Ýktidar partisi kongreleri her zaman için ‘önemli hadise’ olarak görülür, gündemi meþgul edecek þekilde yakýndan mercek altýna alýnýr. AK Parti’nin 30 Eylül’de yapacaðý Büyük Kongre de bu meyanda önemli bir siyasi geliþmedir. Baþbakan Erdoðan’ýn tüzük sýnýrlamasý gereði son kez aday olmasý bile baþlý baþýna bu kongreyi önemli hale getirmektedir.
Kongreyi ‘vedalaþma’ yaþanacak bir ‘son’ gibi görmek ise çok yanlýþ olur. AK Parti için bu kongre bir ‘son’ deðil, yeni bir ‘baþlangýç’týr... Geleceðin Türkiyesi’ni þekillendirecek siyasi hareket yine AK Parti’dir. Bu yüzden AK Parti Türkiye’nin geleceðine yönelik bir siyasi vizyon ve tasavvurla yeni bir süreç baþlatacaktýr.
2001’de hazýrlanan parti programý, krizlerle ve darboðazlarla anýlan Türkiye’yi güven ve istikrara kavuþturma, sýkýntýlarýndan kurtararak büyüme trendine sokma amacý taþýyordu. Nitekim AK Parti iktidarýyla saðlanan güven ve istikrar neticesinde Türkiye büyüme rekorlarý kýrarak, her alanda adýndan söz ettiren bir performans ortaya koymuþtur. Vesayetçi anlayýþ kýrýlmýþ, karanlýk odaklar tasfiye edilmiþ, Avrupa Birliði ile katýlým müzakereleri baþlatýlmýþ, siyasi ve ekonomik krizler nihayete erdirilmiþtir.
2012’nin Türkiyesi’nden geleceðe bakýldýðýnda ise yepyeni bir Türkiye vizyonu ortaya koymak gerekmektedir. Deðiþen ve dönüþen Türkiye’nin yeni hedeflere yelken açmasý, kendisine yeni misyonlar tanýmlamasý gerekiyor. Bölgesel güç haline gelen Türkiye’nin daha ileri hedeflere gidebilmesi yapýsal dönüþümünü tamamlanmasýndan, reformcu anlayýþla kendisini dönüþtürmeye devam etmesinden geçiyor. 12 Haziran seçimlerinde ortaya konan 2023 vizyonu, proje ve icraat aðýrlýklýyken, 30 Eylül’deki kongrede Türkiye’yi bu hedefe ulaþtýracak siyasi vizyon ve tasavvur ele alýnacaktýr. AK Parti, yerel yönetimlerden AB’ye, Kürt meselesinden terörle mücadeleye, dýþ politikadan ekonomiye, seçim sisteminden azýnlýk meselelerine kadar temel konu baþlýklarýnda siyasi tasavvurunu güncelleyecek, Türk siyasetinin geleceðinde yine ‘ben varým’ diyecektir.
2000’li yýllarda kendi içine kapanan ve kendi krizleriyle uðraþan bir Türkiye varken, bugün bölgesel aktörlüðe soyunmuþ ve ürettiði ‘baþarý hikayesi’ ile adýndan söz ettiren bir Türkiye var. Taleplerin, beklentilerin, önceliklerin deðiþtiði bir dönemde siyaset kurumu da önceliklerini, hassasiyetlerini, hedeflerini gözden geçirerek yoluna devam etmek durumundadýr. AK Parti’nin Türkiye’yi deðiþtirebilmesi, kendisini de deðiþtirebilmesinden, yenileyebilmesinden geçmektedir. Türkiye’ye ilkleri yaþatan Erdoðan, büyük Türkiye’yi kuracak yapý taþlarýný da döþeyecek, daha ileri hedefleri tanýmlayacaktýr.
Partiye katýlýmlarýn olmasý, üç dönem þartý sebebiyle yaþanan bir kadro sorunundan kaynaklanmamaktadýr. AK Parti 10 yýlda büyük bir deneyim kazanan birikim sahibi siyasetçiler yetiþtirmiþtir. Bu katýlýmlarý dinamizmi artýracak bir ‘taze kan’ ve demokratikleþme mücadelesinde farklý kesimlerin enerjisini sürece katmak olarak görmek gerekir. AK Parti, Türkiye’nin demokratikleþme ve kalkýnma sürecinde farklý kesimleri mobilize eden bir lokomotif harekettir.
Kongre, restorasyonu ve revizyonu bir arada yaparak geleceði þekillendirecek þekilde AK Parti’yi yapýlandýracaktýr.
Özellikle son dönemde kasýtlý olarak estirilen karamsarlýk, yýlgýnlýk, týkanýklýk rüzgarlarý, Baþbakan Erdoðan’ýn yapacaðý tarihi konuþmayla yerini ümide, heyecan ve motivasyona býrakacaktýr.
Siyaset mühendisliðine kapalýyýz