Kaþýkçý muammasý, dünkü gazetelerin birinci sayfasýndaydý.
Akýbetiyle ilgili resmi olmayan açýklamalarýn içeriði insanýn tüylerini diken diken ediyor.
Resmi açýklamalara ise teenni hâkim.
En son Baþkan Erdoðan konuyu bizzat takip ettiðini söylerken, öldürüldüðünü söylemedi ‘kaybolma’ kelimesini kullandý.
Ýnþallah ölmemiþtir/öldürülmemiþtir.
***
Kaþýkçý, konsolosluða girmeden önce baþýna bir hal gelirse iki kiþiye bildirilmesini istiyor.
O iki kiþiden biri olan Türk Arap Medya Derneði Baþkaný Turan Kýþlakçý, Kaþýkçý’nýn öldürülmüþ olmasýný kabullenmiþ görünüyor.
Diðeri AK Parti Genel Baþkan Danýþmaný Yasin Aktay. O da öldürüldü kelimesini kullanmýyor ama açýklamalarýndan öldürüldüðünü kabullendiði anlaþýlýyor.
Bu yazýyý kaleme aldýðým saatlerde henüz resmi bir açýklama yoktu.
Ýnþallah bu iki kardeþimize verilen bilgiler yanlýþtýr, inþallah Kaþýkçý hayattadýr.
***
Konsolosluða girdiði ama çýkmadýðý kesinlikle bilinen Kaþýkçý, Suud yetkililerinin ve basýnýnýn öldürülmediði ýsrarý da göz önünde bulundurulursa, en zayýf ihtimalle kaçýrýlmýþtýr.
Bunun sorumlusu elbette ki konsolosluktur.
Bu en zayýf ihtimalin dahi Türkiye’nin itibarýna gölge düþüreceði kesindir. Hele öldürüldüðü iddiasý doðrulanýrsa bundan en çok zarar gören taraf ise konsolosun baðlý olduðu ülke olacaktýr.
Her iki takdirde de eðer Suudiler iki ülke arasýndaki iliþkilerin zarar görmemesini istiyorlarsa bu istikamette adým atmalýdýrlar.
Aksi takdirde Türkiye gereðini yapmak zorunda kalacaktýr.
***
Kaçýrýlmýþ ya da öldürülmüþ olsun, olaya basit mantýkla baktýðýmýzda, olaya sevinenleri ve üzülenleri, faydalananlarý ve zarar görenleri göz önünde bulundurduðumuzda þüpheleneceðimiz odaklarý tahmin edebiliriz.
Ben Pazar günü ‘ABD bu olayýn neresinde?’ diye yazmýþtým.
Dünkü analizlerde görüyorum ki sadece ABD’yi deðil, baþta Ýsrail ve Ýsrail’in kuklasý Mýsýr ve BAE gibi kukla yönetimler de þüpheliler arasýna girmiþ.
***
Olay, Türkiye’nin itibarýný zedeleyen, Kaþýkçý’nýn konsolosluktan çýktýðýný ispat etmediði sürece Suudi Arabistan’ý da töhmet altýnda býrakan çok âdi, çirkin ve barbarca bir olaydýr.
Çok geçmez detaylar ortaya çýkar.
Bence gerçekler ortaya çýkmadan Suud yönetimi konsolosu bu görevden almalý ve ülkesinde soruþturma açmalý ve yargýlamalýdýr.
***
‘Viyana Konvansiyonu’na göre diplomatik personelin ceza yargý baðýþýklýðý tamdýr. Görevde bulunduðu ülkede iþlediði suçtan ötürü yargýlama yapýlamaz, cezalandýrýlamaz, tutuklanamaz. Ýfadesine baþvurulamadýðý gibi þahitlik konusunda da zorlanamaz.
Evet Türkiye konsolosu yargýlayamaz ama 'persona non grata’ yani ‘istenmeyen adam’ ilan edip 48 saat içinde ülkeyi terk etmesini isteyebilir!
Bu durumda Türkiye-Suud iliþkilerinin bir baþka boyuta geçeceði de muhakkak.
Türkiye yol geçen haný deðildir!