Ýnþaat sektörü ülkemiz ekonomisi için son derece önemli bir yere sahip. Ekonominin lokomotifi olarak da görülen inþaat sektöründe, son dönemlerde balon tartýþmasý önemli gündem maddelerinden birisi haline geldi. Sektörde konut satýþlarýnýn geçen yýlýn gerisinde kalmasý da bu tartýþmalarý tetikleyen unsurlardan birisidir. Sektöre baktýðýmýzda 2014 yýlýnýn ilk 6 ayýnda konut satýþlarý geçen yýlýn ayný dönemine göre 7.8 oranýnda azaldý. Geçen yýl 568 bin 985 konut satýlýrken bu yýl ayný dönemde bu rakam 524 bin 776 konut sýnýrýnda kalmýþ görünüyor. Elbette böylesine büyük bir sektöre tek bir gösterge üzerinden bakamayýz. Sektörü etkileyen birçok bileþenler var.
Konuya biraz daha farklý pencereden bakmak istiyorum. Gerçekten konut sektöründe balon mu var, köpük mü?
Son dönemlerde konutta “Balon” uyarýlarýný daha sýk duymaya baþladýk. Ýçinde bulunduðumuz þartlarda Türkiye ekonomisinin en dinamik gücünü oluþturan inþaat sektörü nereye gidiyor? Konutta balon uyarýlarý gerçekleri ne kadar yansýtýyor?
Tartýþmalar Nouriel Roubini’nin Türkiye’yi de dahil ederek; “Geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerde konut balonu olabilir” uyarýsý ile baþladý. Bu uyarýnýn sonrasýnda geçtiðimiz günlerde Türkiye Müteahhitler Birliði, konutta balon tehlikesine dikkat çeken ve Roubini’nin görüþlerini de destekler nitelikte bir rapor yayýnladý.
Türkiye Müteahhitler Birliði, Temmuz ayýnda yayýnladýðý “Ýnþaat Sektörü Analiz Raporu”nda konutta balon uyarýlarýnýn dikkatle deðerlendirilmesi gerektiði konusunda uyarýlarda bulunuyor. Raporda yer verilen görüþlere göre mevcut konut stoklarýnda 2013 yýlýnda üretilmiþ olan ve satýlamadýðý için 2014 yýlýna devredilmiþ konut arzýna dikkat çekilerek, talebi baskýlayan siyasi ve ekonomik faktörler dikkate alýndýðýnda balon tehlikesinin deðerlendirilmesi ve þimdiden gerekli önlemlerin alýnmasý isteniyor. Raporda konut arzýndaki hýzlý artýþa karþýn konut satýþlarýnýn yýlýn 6 ayýnda geçen yýlýn ayný dönemine göre yüzde 7.8 gerilemesinin de kaygý verici olduðu dile getiriliyor.
Bu uyarýlarýn tamamen yersiz bir düþünceye dayanmadýðýný, haklý noktalar olduðunu kabul etmekle birlikte balon uyarýlarýna da katýlmadýðýmý belirtmek istiyorum.
Burada asýl tehlikeyi ve tehdidi orta gelir tuzaðýndan kalmak olarak görüyorum. Orta gelir tuzaðýnda kalan orta sýnýfýn, istenilen artýþý gösteremeyen hane halký gelirine göre orantýsýz artan maliyetler nedeniyle alým gücünün olumsuz etkilenmesinin sektöre yansýmalarýnýn doðuracaðý sonuçlarý daha önemli buluyorum. Ortalama 250 bin TL’ye aldýðýnýz bir konutun aylýk kredi maliyetlerinin orta gelir tuzaðýna yani kiþi baþý 10 bin dolar olan bir ailenin ödeme ihtimallerini düþünürseniz iç talepte yaþanan daralmalarý daha iyi analiz etme imkanýna sahip oluruz.
Diðer taraftan orta gelir kuþaðýnda sýkýþmýþlýðýn sektörde bir “Balon” tehdidinden çok “Köpük” riskinin sektörü daha fazla etkilediðini düþünüyorum. Bu nedenle de eðer konutta bir balon oluþacaksa bunun artan maliyet köpüðüne baðlý olacaðý inancýný taþýyorum. Konutta ‘Balon mu, köpük mü var’ sorularýnýn cevabýný aramaya bir sonraki yazýmýzda gelecek hafta devam edeceðiz.