Bundan bir süre önce Atatürkçülerin, ulusalcýlarýn yayýn organý Aydýnlýk gazetesinde benim hakkýmda bir yazý yayýnlanmýþtý.
Bu yazýda benim eski baþbakan ve cumhurbaþkaný Süleyman Demirel’in manevi evladý olduðum vurgulanmýþtý.
Süleyman Demirel yedi kere baþbakan olmuþ, daha sonra da cumhurbaþkaný olmuþ bir liderdi.
Siyasette Adnan Menderes’in devamýydý, temsilcisiydi.
Süleyman Demirel’in emrindekilerden birkaçý daha sonra baþbakan oldu.
Bir tanesi de hem baþbakan hem cumhurbaþkaný oldu.
Süleyman Demirel’in manevi evladý olan bir insan, istese Süleyman Demirel’e ve daha sonra baþbakan, cumhurbaþkaný olan onun emrindekilere her istediðini yaptýrabilirdi.
Onun karþýsýnda düðmelerini ilikleyip hazýrolda duran ülkenin en büyük iþadamlarýndan her istediðini alabilirdi.
Ýþte Aydýnlýk gazetesi bu gerçeði de dikkate alarak benim için “Allah var; iþbitiricilik, yolsuzluk, hýrsýzlýk yapmadý” diye yazmýþtý.
Bu da bana Süleyman Demirel’le vefatýndan önce yaptýðýmýz son görüþmeyi hatýrlatmýþtý.
O görüþmede anýlar denizinde kulaç atýyorduk.
Anýlardan anýlara atlýyorduk.
Süleyman Demirel bir ara bana “Ýlk baþbakan olduðum zamanlardan beri seni tanýrým. Bir defa bile benden bir þey istemedin. Sana vermek istediðim her þeyi hep reddettin. Diðer baþbakanlarýn, cumhurbaþkanlarýnýn da sana sunduklarýný kabul etmedin. Sana sonsuz saygý duyuyorum” demiþti.
Ardýndan da “Ayrýca hiç kimseye de dalkavukluk etmedin. Ben de dahil cumhurbaþkanlarýný, baþbakanlarý, genelkurmay baþkanlarýný, büyük iþadamlarýný en aðýr þekilde eleþtirmekten hiç çekinmedin” diye de eklemiþti.
Ben de kendisine “Ama sizler dalkavukluk edenlerden hoþlanýrsýnýz; bunu itiraf edin” demiþtim.
Her zaman yaptýðým gibi kendisini iðnelemiþtim.
Gülümsemiþ, “Bizim gibiler kendilerine dalkavukluk edenlerden hoþlansa da onlara saygý duymazlar” diyerek karþýlýk vermiþti.
Tanýdýðým iktidar sahipleri, servet sahipleri de onun bu sözünü doðruluyorlardý.
Kendilerine dalkavukluk edenlerden hoþlansalar da onlara hiç saygý duymuyorlardý.
Yeri gelmiþken þu anýmý anlatmanýn tam zamaný.
Bir gün Sakýp Sabancý’yla, kendisi gibi büyük kapitalistleri çok aðýr eleþtiren bir yazým üzerine konuþuyorduk.
Daha doðrusu telefonda tartýþýyorduk.
Bana “Biliyor musunuz bu eleþtirilerinizle bizim için itici oluyorsunuz; sevimsiz oluyorsunuz” demiþti.
Çok sinirlenmiþti.
Ben de ona “Diðer gazeteciler, yazarlar sizin gibi büyük kapitalistlere hep dalkavukluk ediyorlar; siz buna alýþmýþsýnýz. Sizler eleþtiriden deðil dalkavukluktan hoþlanýyorsunuz. Kendinize dalkavukluk eden gazetecileri, yazarlarý seviyorsunuz” diye çýkýþmýþtým.
Benim bu çýkýþým üzerine tavýr deðiþtirmiþ, yumuþamýþtý.
Biraz önceki öfkeli halinden nispeten uzaklaþmýþtý.
Ve sonra “Bize dalkavukluk edenleri severiz; onlardan hoþlanýrýz; ama onlara saygý duymayýz” demiþti.
Ardýndan da eklemiþti:
“Ýnsan köpeðini sever, ama köpeðine saygý duymaz ki!”
Onun bu sözleri cumhurbaþkanlarýna, baþbakanlara, büyük iþadamlarýna dalkavukluk edenlere gelsin!
Bunlar sevilseler de kendilerine saygý duyulmadýðýný bilsin!