Koray Aydın’ın “dramı”

Çocukluğundan beri hiç ayrılmadığını söylediği MHP’den ayrılıp, olmayan bir partide Meral Akşener’in yanında duracağını açıklamak için tam evden çıkacakken büyük bir “dram” yaşanmış Koray Aydın’ın evinde.

Koray Bey ağlamış...

“Evde dram yaşandı... Ağladım”diye anlatmış Cumhuriyet’e.

Vurgulara, üç nokta ile ifade edilen suskunluklara, yutkunmalara bakılırsa, hıçkırıklarla ve uzun uzun ağlamış Koray Bey. 

Muhabirin aktarımına göre, bunları anlatırken de zaman zaman gözleri dolmuş.

Doğrusu o uzun röportajını dikkatle okuduğumda ben de üzüldüm.

Koray Bey için üzüldüm.

MHP’den ayrılıp Akşener’i destekleme kararını mutmain bir kalple ve kafayla almış, yeni durumu içine sindirmiş gibi de gelmedi bana. İkircikli buldum.

Kendisi şöyle anlatıyor zaten:

“Aslında çok zorlandım. Hani derler ya insanın ayakları geri geri gidiyor, diye. Öyle bir durumla karşı karşıya kaldım. Günlerdir ızdırap içindeyim. Hayatımın en zor kararını verdim.”

Ama sanki hâlâ kararsız.

Kararını nasıl aldığı tam anlaşılamıyor çünkü Koray Bey’in.

Önce bir buçuk aylık bir serüvenden bahsediyor ve “aslında bu konuda bir baskı vardı ama ben karar vereli herhalde 15 gün filan oldu” diyor.

Sonra da “Ben aslında iki karar arasında kaldım. Birincisi Devlet Bey’le siyaset yapmama kararını almıştım artık. Bu yeni değil, epey oldu” diye anlatıyor ama araya sabah evde yaşanan dram ve dramın artçıları girince, arasında kalınan o iki karardan ikincisinin ne olduğu arada kaynayıp gidiyor.

Muhabir de ikincisi neydi diye sormuyor.

**

Akşener’e destek olmak için partisinden kopma kısmı muğlaklığını korusa da iddialı Meral Hanım kadar iddialı konuşuyor Koray Aydın da.

Siyasi olasılıklar arasında baş döndüren bir sörf yaparak henüz olmayan ve ama hakkında FETÖ ile ilişkisine dair güçlü şüpheler bulunan, kendisinin de daha bir yıl önce güçlü cümlelerle Akşener=FETÖ dediği arşivlerde tazeliğini koruyan bir projeye güvenerek “yüzde 50+1 bizimdir” diyor.

Yine de konuşmanın bütünündeki o kesif kararsızlık ortadan kalkmıyor.

Bütün o masa başı siyasi hesap kitaplar, yeni merkez parti iddiaları ne kadar pişirilse pişirilsin, “araştırma yaptırdık kesin birinciyiz”, “Akşener karşısında Erdoğan’ın hiç şansı yok” tarzı ölçüsüz özgüven halleri sergilendikçe, işin çiğliği de ele veriliyor.

Hele hele “Meral Hanımın kadın olması büyük avantaj” açıklaması…

İster istemez “o avantaj MHP’de Bahçeli’ye karşı niye işe yaramadı o zaman” diye müstehzi müstehzi sordurtuyor.

Tasarım halindeki bir siyasi proje için erken elbette yaratılan bunca hava.

Akşener ismi etrafında sarf edilen o sözler, o var olduğu söylenen ve doldurmaya talip olunan boşluğun üzerinde salınıp duruyor nihayetinde. Yerine oturmuyor.

2019’a kadar oturur mu, siyasi iddialar bir ağırlık, bir saygınlık kazanır mı yoksa hepten buharlaşır mı; FETÖ şüphesi berhava olur mu yoksa Akşener=FETÖ kesinleşir mi göreceğiz.

Öte yandan Koray Bey için anlaşılır bir hal tabii bu.

Bir insanın kimliğini, kişiliğini, kariyerini bulduğu, ideallerini hayallerini gerçekleştirdiği ve geleceğini orada gördüğü bir yapının içinden çıkma kararı alması kolay olmasa gerek.

Sonuçta Meral Akşener gibi değil Koray Aydın.

Akşener söz konusu olduğunda MHP Genel Başkanlığı’na adaylığını koyup istediğini alamayınca muhalif olan, TBMM'ye DYP ile girdikten sonraki altı yıl içinde Tansu Çiller, Köksal Toptan, Mehmet Ağar ve Recep Tayyip Erdoğan isimleri etrafında siyasi hamleler yapan; ülkücü olmadığını kendisi deklare ettiği halde ülkücülerin liderliğine soyunan; 15 Temmuz’un faili işgalci Gülenist teröristlere arka çıkan ve şimdi de siyasi merkez olacağını iddia eden zikzaklı bir siyasi profilden bahsediyoruz.

Ama Koray Aydın öyle değil. MHP geçmişi ve ikircikli kararı onu hep takip edecek. Belli ki MHP’li olmayı kendisi de hep özleyecek ve yoksunluğunu hissedecek.