Körden şahit, cahilden adam olmaz!

CHP’nin kurulduğu günden bu güne bir göz atın kimler genel başkanlık koltuğuna oturmuş. Herhalde Kılıçdaroğlu Kemal Bey’den daha cahilini” kolay kolay bulamazsınız. Azılı AK Parti düşmanı da olsanız, atadan CHP’li de, Kılıçdaroğlu’nun bir dakika daha ana muhalefeti temsil etmesini isteyemezsiniz. Namus, fazilet, onur gibi sözcükleri dilinden düşürmeyen Kılıçdaroğlu Kemal Bey’in en iyi becerdiği şey yapıcı eleştirilerle gündem değiştirmek değil, dilinin paçasını sıvayıp küfüre bandırmak. Küfür de bildiğiniz ergen sövgüsü; ne bir zeka pırıltısı ne bir mizah kalıntısı var söylediklerinde. Rahmetli Adnan Menderes, rahmetli İsmet İnönü’nün genel başkanı olduğu CHP için “Allah kimseye böyle bir muhalefet vermesin... İşleri güçleri bağırıp çağırmak, sövüp saymak” demiş. Herhalde Kılıçdaroğlu ve günümüz CHP’sini görseydi söyleyecek laf bulamaz, başını sallar, acı acı gülmekle yetinirdi. İnönü’yse Kılıçdaroğlu’na “hadi canım sen de” demekten öte başka laf bulamazdı söyleyecek. Boşuna “Yeni CHP” demiyorlar. Eskisi de akıllara ziyandı ama hiç olmazsa küfürbaz değildi; arada bir de olsa söyleyecek dişe dokunur bir lafı vardı. Yenisi, eskisini mumla aratır oldu!

Tandoğan Meydanı’nda kalabalık toplanmış Kılıçdaroğlu Kemal Bey’i dinleyecek. Niye toplanmış o kalabalık? Cumhuriyet’in 90’ıncı kuruluş yıl dönümünde ağam neler söyleyecek diye merak ettiğinden herhalde! Ne diyor peki?

“Anti demokratik bütün yasaları değiştireceğiz, YÖK’ü kaldıracağız... Tabelalara TC  sığmadığı için çıkarıyorlar... Senin kafana sığmıyor TC... Çok önemli bir gerçek Mustafa Kemal Atatürk, bizim Atatürk’ümüz, onun izinde yürüyeceğiz. Hedefimiz çağdaş uygarlıktır.”

Kaç tane yanlış var bu laf salatasında? Önce Mustafa Kemal’den başlayalım. Mustafa Kemal CHP’den de tek parti diktasından da bıkmış usanmıştı. Yurt gezilerinde toplumun CHP’den nasıl yaka silktiğini açıkça görebiliyordu. Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a şunları söyledi: “...Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içerisinde bunalıyorum. Görüyorsun ya her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikayet dinliyoruz. Her taraf derin bir yokluk, maddi manevi perişanlık içinde.” Bunun üzerine de Fethi Bey’den Serbest Fırkayı kurmasını rica etti. Yani Atatürk kendi kurduğu CHP’den umudunu kesmiş, yeni bir partinin kurmasını en yakın arkadaşından istemişti. Bugünü görseydi, kendi elleriyle kapısına kilit vururdu hiç kuşkusuz. Genel başkanlık makamında oturan Kılıçdaroğlu’na da “Senin ne işin var bu koltukta?” diye sorardı.  TC’nin tabelalardan çıkarılması (Milas Ziraat Bankası, üç valilik ve Sağlık Bakanlığında bir tabela) kimilerinin işgüzarlığı olarak algılanabilir ya da düşüncesizliği. Mal bulmuş mağribi gibi bundan siyasi malzeme çıkarmak için çaresiz olmak gerekir. YÖK’ü kaldırmaya gelince; YÖK 1982 Anayasanın 131. Maddesi gereğince kuruldu. Evet evet Kemal Bey, hani şu değiştirelim diye Başbakanın uğraştığı darbe anayasası var ya? Hani sizin çöpe atılıp yerine yenisinin yapılması çağrılarına kulak tıkadığınız? Hah işte o anayasa kaldırılmadan YÖK’ü değiştiremezsiniz efendim!

Gezi Parkı süreciyle ilgili söylediklerini ciddiye alıp üzerinde tartışmak bile anlamsız. Gezi’yi düzenleyenler Kılıçdaroğlu Kemal Beyimizin “sivil olarak” aralarına katılmasını bile istememiş, ağaç sevgisine CHP’nin gölge etmesine karşı çıkmışlardı hatırlarsanız eğer!

Bunun dışında söyledikleri tam anlamıyla küfür ve saldırıya girdiğinden yinelemek anlamsız hatta suç olur. Sadece Başbakanın kişiliğine yönelik sövgüler manzumesidir ki bu laflar, sür-git sırtı mindere vurulmanın yarattığı duygu sarmalının dışa vurumudur; o kadar! Kılıçdaroğlu Kemal Bey’in hükümete yönelik yolladığı son küfürname, son saldırılarıdır bunlar. Yerel ve Genel seçimler sonrasında yapılacak ilk kurultayda maaşına zam işine son verileceği kesin gibi göründüğünden, bırakalım sövüp sayarak son hevesini alsın!