Sizin de kulaðýnýza geliyor mu, bilmem, ama savaþ tamtamlarý hafiften çalýnmaya baþladý. Keþif için uçarken kaybolan askeri uçaðýn Suriye tarafýndan düþürüldüðünün anlaþýlmasýyla ortaya çýkan tepkisel tabloya bakýldýðýnda savaþa bir adým kaldýðý hissine kapýlmamak elde deðil...
Yakýnda‘’Artar cihatla þanýmýz’’marþlarýnýn ortalýðý kaplamasýný da bekleyebiliriz.
Umarým, bu konuda kanaatleri önem taþýyan, karar verme mevkiinde bulunanlar, tamtam meraklýlarýndan daha saðduyuludur. Þu aþamada güvenebileceðimiz bir tek onlarýn saðduyusu kaldý çünkü.
Güneydeki komþularýmýzýn hemen hepsiyle ciddi sorunlar yaþýyoruz: Irak’ta iyi geçinme derdi bulunmayan bir hükümet iþbaþýnda... Kendi halkýnýn özgürlük taleplerine ateþ açarak cevap veriyor Suriye’deki yönetim...‘’Biraz makul davransanýz’’taleplerine sinirlenen Ýran’dan hasmane açýklamalar geliyor...
Kýsa süre öncesine kadar hepsiyle samimiyet-ötesi iliþkilerimiz bulunan ülkeler bunlar... Çoðunlukla bizden kaynaklanmayan sebeplerle herbiriyle kavgalý hale geliverdik.
Tek bir kývýlcým yeterli; uluslararasý arenada komþularýn kavgasý kolayca savaþa dönüþebiliyor...
Alman ordusunun birbiri ardýna yenilgiler tatmaya baþladýðý bir ortamda Ýstanbul’a sýðýnan -sonradan Yavuz ve Midilli adlarýný alacak- Goeben ve Braslau adlý iki geminin göndere bayraðýmýzý çekip mürettebatýna fes taktýrarak Karadeniz’e çýkmasý sonrasýnda Birinci Dünya Savaþý’na oldu-bittiyle girdiðimizi unutmayalým.
Uçaðýmýzý düþüren komþumuz Suriye’ye þiddetle haddini bildirmeye kalkarsak yeni dostlarýmýzdan hiçbir itiraz gelmeyecektir.
Yeni dostlarýmýz Türkiye’nin komþularýyla‘sýfýr sorun’politikasýndan pek mutlu deðillerdi; o politikanýn coðrafyamýzda sürdürülebilir bir yaklaþým olmadýðý iddiasýndaydýlar. Þartlar deðiþti, sorunlar avdet etti, onlar açýsýndan haklý olduklarýný hatýrlatma zamaný þimdi. Sýrtýmýzý sývazlýyor, cesaretlendiriyorlarsa beklentileri olduðu için... Beklentilerinin ne olduðu ise belli.
Türkiye son on yýlýn büyük bir bölümünde bize benzeyen insanlarýn yaþadýðý ülkelerde sevgi ve itibar kazandý.‘Örnek’veya‘model’ gibi kavramlarla ifade edilen bir konuma kavuþtuðumuz bir gerçek. Bunu tek kurþun sýkmadan, ülkeleri tehdit etmeden, kimseye haksýzlýk yapmadan saðladý Türkiye...
Acaba yeni dostlarýmýz bundan mutluluk mu duydular? Sanmýyorum. Türkiye’nin hem yönetimler hem de halklar tarafýndan ilgi ve saygý gören bir ülke olmasýný saðlayan tavrýný deðiþtirmesini getiren geliþmeler‘yeni dostlarýmýz’dediðim bazý Batýlý ülkelerin zorlamasýyla yaþandý.
Libya’ya askeri müdahaleye direnmekten vazgeçmemizle birlikte... Sonrasý çorap söküðü gibi geldi.
Önce yönetimler Türkiye’ye karþý kuþku duymaya baþladý, sonra da sokaklar... Genelleme yanlýþ olsa da dikkat talep etmek için yazacaðým: Coðrafyamýzda yer alan ülkelerin yönetimleri de halklarý da bugün ülkemize dünden daha farklý bakýyorlar. Kuþkuyla ve biraz da korkuyla...
Giderek sevildiði ve beðenildiði için deðil, korkulduðu için iliþki kurulan bir ülke haline dönüþebiliriz.
Allah korusun...
Uçaðýmýzýn düþmesi Suriye’ye ve oradan da bütün dünyaya‘maço’bir görüntü vereceðimiz bir tutum benimsememizi de doðurabilir; yeniden sevgiyle, beðenilerek örnek alýnan bir ülke görüntüsü kazanmamýzý da getirebilir.
Fýrsat bu; keþke iyi deðerlendirebilsek...