Korkulardan kurtuluyoruz -galiba-

Türkiye korkularýn siyasete hakim olduðu bir ülke; ‘vesayet sistemi’ denilen sistem zaten korkulara dayanan bir sistemdir. Herkes birbirinden korkar öyle bir sistemde; iktidarýn eli-ayaðý da bu yüzden baðlýdýr...

Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn dün açýkladýðý ‘reform paketi’ korkulardan biraz daha uzaklaþtýðýmýzý göstermesi bakýmýndan müthiþ önemli bir adým. Pakette öngörülenler yasalaþtýrýlýp hayata geçirilebilirse, siyasetin önü biraz daha açýlacak, daha demokratik, daha özgür bir ülke haline gelebileceðiz.

Korkular yasaklarý getirir; korkulardan ancak yasaklarý yasaklayarak kurtulabiliriz.

Yasaklý eksik demokrasi aslýnda herkesi maðdur eder; bir bölümümüz maðduriyetleri ciddi biçimde hayatýmýzda yaþýyoruz, bir bölümümüz ise fark etmeden... ‘Kimlik’ üzerindeki kýsýtlamalar var ve onlarýn varlýðý yüzünden insanlar kendi öz yurtlarýnda kendilerini ‘dýþlanmýþ’ hissediyorlar... Bir de ‘dýþlananlara’ dönük hak eksikliði politikalarýný tasvip ettikleri için razý olduklarý ayýplý demokrasi yüzünden gönüllü maðdurlar var...

Yeni paket, bütün eksiklerine raðmen, gelecekten daha umutlu olmamýzý saðlýyor...

En temel eksik, Alevi kesimin beklentileriyle ruhban okulu düzenlemesinin paketin dýþýnda býrakýlmýþ olmasýdýr... Pakette yer alan vaadler Meclis’te yasalaþtýrýlýrken eksiklerin giderilmesi saðlanabilir.

Aslýnda, özellikle bu iki konuda, yasa gerekmeden, idari tasarruflarla da iyileþtirmeye gitmek mümkündür.

Baþörtüsü yasaklarý makul bir seküler düzenin ölçüleri getirilerek kaldýrýlýyor. Ýnkarcý ve asimilasyonu öngören bir anlayýþýn bütünüyle yok edildiði de paketle dýþa vuruluyor. Resmi dil dýþý dillerle eðitimi —özel okullarla sýnýrlý olsa da— kabul etmek, ‘andýmýz’ yanlýþlýðýndan ilkokullarda da vazgeçmek buna iþaret ediyor...

Türk devleti, bu yoldaki adýmlarla, etnik farklýlýklarý zenginlik sayan anlayýþa nihayet eriþecektir.

Siyaseti sistemin merkezine oturtan deðiþiklikler ise, iktidar partisinin artýk kendisinden iyice emin olduðunu gösteriyor. Her iki seçmeden birinin oyunu alan bir partinin ‘yönetimde istikrar’ adýna ‘temsilde adalet’ten çekinmesi, dolayýsýyla yüzde 10 seçim barajý ile partilere devlet yardýmýnda askerlerin öngördüðü kýsýtlamalarda ýsrarý olaðanüstü garip kaçýyordu. Ýki turlu dar bölge sistemini amaçlayan bir seçim sistemi deðiþikliði yolunda ilk adýmý, sadece bu seçimde mevcut sistemi koruyup barajý yüzde beþ veya daha aþaðýya çekerek atabilir hükümet...

Pakete yönelik eleþtirileri teþvik eden bir konuþmayla reform giriþimini açýklamasý da çok yerindeydi Baþbakan Erdoðan’ýn; muhalefete ve geniþ kamuoyuna düzenlemelere katkýda bulunma imkaný sunmasý bakýmýndan...

Öngörülen düzenlemelerin, ülkemizde halen hüküm süren siyasi, sosyal, ekonomik ve medyayla ilgili sistemin 27 Mayýs (1960) darbesinin eseri olduðu tespiti üzerine oturmasý, reform paketine, ayrýca tarihi bir deðer kazandýrýyor. 1960 darbesine en keskin sivil cevap, Ak Parti’nin 11 yýlý bulan iktidarýnda gerçekleþtirdiði reformlarla verilmiþ oldu.

Biraz daha geniþletilerek yasalaþtýrýlýrsa, Ak Parti, 2001 yýlýnda kurulurken yayýmladýðý ‘Parti Beyannamesi’ ile topluma verdiði sözleri tutan ilk siyasi kuruluþumuz olacak...

Diðerleri, korku daðlarý beklerken, topluma verdikleri sözleri unutmak zorunda kalmýþlardý çünkü.