Dilinizin dolaþtýðý, daha açýk ifadesiyle söylemekten korktuðunuz gerçekler vardýr hayatýn her alanýnda. Dýþ politika, yalan söylemenin, süslü sözler üzerinden gerçeði gizlemenin en güvenli yollarýndan birisi olduðu için, her zaman çekicidir. Gazeteci için serbest atýþ alanýdýr, uzmaný için yuvarlak sözler meydaný. Siyasetçi için ucu bucaðý olmayan verimli bir tarla. Bilen bilmeyen herkesin söz söyleyebileceði tuhaf bir alandýr kýsacasý.
Türk dýþ politikasýnýn yaklaþýk iki asýrlýk döneminin temkin ve maslahat üzerine kurulu olduðunu dile getirmiþtim bir önceki yazýmda. Az söylemiþim, esasen korkularýn ve korkaklarýn tarihidir. Denge adýna verilen tavizlerin; makam, güç ve pozisyon korumak için masaya sürülen ve hep kaybedilenlerin tarihidir ayný zamanda.
Bu korkudur ve korkaklarýn oluþturduðu baskýdýr Lozan’ý konuþturmayan. Bu atmosferdir sahte zaferleri çocuklarýn zihnine kazýmak için okul kitaplarýna taþýyan. Sinmiþ, hafýzasý silinmiþ zavallýlar yetiþtirmek için.
Þimdi yine ayný zihniyetin, ayný zavallý duruþun, ‘el alem ne der’ ürkekliðinin uzantýsý olan birtakým sözler, tezler ve iddialar uçuþuyor havada. Bunlarýn hiçbirinde Türkiye’nin adýna, tarihine, deðerlerine, dinamiklerine ve gelecek tasavvuruna rastlamak mümkün deðildir. Herbiri bir diðerini, falanca güç merkezini, filanca odaðý hesaba katan, yaþadýðý ülkeyi yok sayan anlayýþlardýr.
***
Hanýmlar, beyler! Memleketimizde bir þekilde söz sahibi olan herkes þunu bilmeli ki, artýk tarih sahnesinde yeni bir Türkiye var. Attýðý adýmlar, yaptýðý hamleler sizi korkutabilir. Dünün alýþkanlýklarý, geçmiþin ezberleri üzerinden nereye gidiyoruz endiþesine kapýlabilirsiniz. Korkmayýn. Size her kim bu gidiþ iyiye deðil diyorsa, ya olup biteni anlamýyordur ya da baþka bir tezgahýn parçasýdýr.
Nedir iyiye gitmek? Gözünü, gönlünü, kulaðýný ve yüreðini kardeþlerine, yol arkadaþlarýna, mazlumlara kapatmak mýdýr iyiye gidiþ? Yoksa size sýðananlara saldýracak kadar alçalmak mý? Siz hiç aç kaldýnýz mý? Siz hiç evinizi yuvanýzý terkedip yollara düþtünüz mü? Sizin karnýnda bebeði ile sýðanacak yer arayan bir anneniz, eþiniz ya da kýz kardeþiniz oldu mu? Sizin hiç ateþ altýnda, tanklarýn ezdiði evlerde soðuk cesedine bile sarýlamadýðýnz evlatlarýnýz oldu mu?
Bunlar duygusal sözler mi, sömürü mü? Ne oldu daha düne kadar Ensar-Muhacir kardeþliðini dilinden düþürmeyenler, þimdi konforunuz bozulur diye mi susuyorsunuz? Yeryüzünün size mescid kýlýnmasýný, pahalý otellerde, lüks bahçelerde namaz kýlmak olarak mý anladýnýz sadece? Yoksa Allah’ýn arzýnda nerede ve kim varsa omuz omuza durabilme sorumluluðu olarak mý?
***
Temkin, teenni, itidal, aman dikkat, o kýzar, bu öfkelenir diyerek yol almaktan býkmadýnýz mý? Söyleyin, bunlarý gözeterek yaþamaktan yorulmadýnýz mý? Bu korkuyla, korkaklýkla mý mý devam edeceðiz yolumuza? Çocuklarýmýza mirasýmýz bunlar mý olacak?
Kim ne derse desin, ‘Allah’ýn yardýmý ve zafer yakýndýr’ diyenle beraberim. Gerisi de boþ ve deðersiz zaten.