Arþivlerdeki sadece mönü kartlarýna dahi bakarak Türkiye’nin içinden geçtiði aþamalarý görebilir bir Türkiye okumasý yapabilirsiniz. Örneðin 30’lu 40’lý yýllarda köþkün mönü kartlarý o kadar estetik o kadar özenli hazýrlanmýþ ki ayný özeni 50 ve 60’lý yýllarda da görüyorsunuz. Sonra birden 60’tan sonraki kartlara bakýyorsunuz ve bir tuhaflýk olduðunu görüyorsunuz. Düþündüðünüzde evet diyorsunuz 1960 darbesi ve sonrasý. Türkiye’yi görüyorsunuz aslýnda. Paralel gitmiþ, ülke ne durumdaysa köþke de yansýyan o olmuþ.”
Bu sözler first leydi Hayrunisa Gül’e ait. Türkiye’nin darbeci geçmiþiyle yüzleþtiði, darbeler tarihini araþtýrdýðý ve darbelerin ülkeye yansýmalarýný konuþtuðu ve yaþayan darbecilerin yargý önüne çýktýðý bir dönemde bu sözlerin önemi büyük.
***
Biliyorsunuz first leydi Gül’ün himayesinde gerçekleþen özellikle de gençlere yönelik sosyal içerikli projeler var. Bunlardan birisi de Türkiye’de kitap okurlarýnýn artmasýna ve gençlere yeniden kitap okuma alýþkanlýðý edindirilmesine yönelik olarak farklý þehirlerde gerçekleþtirilen “Kitap Okuma Þenliði” projesi. Bu kapsamda Cuma günü gerçekleþtirilen programý yakýndan izlemek için Ýzmir’e geldim. First leydinin davetini benim için daha cazip hale getiren ise program sonrasýnda ya da uçakta daha özelde sohbet etme imkanýnýn olmasý ve sorulan tüm sorularý samimiyetle cevaplamýþ olmasý.
Önceki gözlemlerimi de yazmýþtým, kiþilik olarak sürprizlerle dolu birisi, bir taraftan oldukça dominant her þeyi kontrol edeyim diyen bir yapýsý var, diðer taraftan oldukça duygusal bir yapýya sahip. Misal, geçen yýl Ordu’da program sonrasýnda sohbet ederken, yýllarýn ihmalinin olduðu köþkte bir first leydi gibi durmadýðýný, elini kolunu sývayýp adeta bir hizmetçi gibi çalýþtýðýný ve bunun karþýlýðýnda kendisine yapýlan haksýzlýklara üzüldüðünü sesi titreyerek anlatýrken, “Pembe Köþk yýkýlýyor ama yemin ettim, yapmayacaðým” diyordu. Ama belli ki rahat edememiþ, sorumluluk yakasýný býrakmamýþ bir torba içine atýlan kýrk parçaya bölünmüþ kýymetli bir vazoyu aylarca uðraþarak orijinaline uygun bir biçimde nasýl tamir ettirdiðini anlatýrken gözleri gülüyordu mutluluktan. Biz kadýnlar böyleyiz, duygusalýz küsüveririz ama arkamýzý dönüp de gidemeyiz, sonrasýnda gözümüzdeki yaþý siler hemen kollarý sývarýz. First leydinin geçen yýl “yemin ettim artýk biþeye dokunmam” deyiþini unutup dört elle hala “yarýn býrakýp gideceði” köþke kazýk çakmýþ gibi çalýþmasýný anlatmasý bu duygularý uyandýrdý bende. Ne demek istediðimi, Hayrunnisa Gül’ün bir objenin restoresine iliþkin olarak anlattýðý “Ýngiltere gezimizi biliyorsunuz. Oraya gittiðimde bir baktým Prens Charles’in evinde bir obje. A ayný objeden bizde de var ama harap durumdaydý. Özel bir obje olduðunu da biliyorum. Hemen “Bizde de ayný objeden olduðunu ve bu objeyi nasýl koruduðunu sordurdum”. Türkiye’ye döndükten sonra o obje konusunda daha kapsamlý bir araþtýrma yaptým. 1860’lý yýllarda özel olarak üretilmiþ ve dönemin padiþahýna hediye edilmiþ. Ýrtibat kurup hemen Ýngiltere’ye gönderdik ve objeyi restore ettirdim” sözlerinden anlayabilirsiniz.
Hayrunnisa Haným ile projelerinden, yoðun çalýþma temposuna, yakýnda açýlacak olan Abdullah Gül Üniversitesi’ne yönelik birçok konuda konuþma fýrsatý yakaladýk. Bu özel sohbetten önemli kesitler ise þöyle:
- Yaptýðýmýz çalýþmalara iliþkin olarak bizden sonraki kuþaða rehber olsun diye de iyi bir arþiv býrakmak istiyorum. Yakýnda köþkteki tablolarla ilgili çalýþmamýz bir kitap olarak çýkacak. Köþkte de her tablo için birer kitapçýk hazýrlýyoruz.
- Dýþiþleri Bakanlýðýndan bu yana, seyahat notlarýmý tutuyorum, önemli bulduðum olaylarý yazýyorum. Tam bir günlük gibi deðil ama olaylar ve hissettiklerimi yazýyorum elbette bazen de teybe kayýt alýyorum.
- Köþkte hala ciddi bir restorasyona ihtiyaç var, özellikle cam ve porselen objeler ve tablolar var. Uzunca zamandýr araþtýrma yapýyorduk. Hollanda’yla prensipte anlaþtýk önümüzdeki hafta sözleþme imzalýyoruz. Bir buçuk yýl sürecek bir restorasyon çalýþmasýný Hollanda ile yapacaðýz.
- Abdullah Gül Üniversitesi’nin açýlmasýný heyecanla bekliyorum. Köþkün restorasyon iþinde gördüm ki Türkiye’de yeterince restorasyon sanatçýlarýmýz ve ustalarýmýz yok. Abdullah Bey’e “Sizden bugüne kadar bir þey istemedim ancak özellikle restorasyon konusunda bir bölüm açýlmasýný istiyorum” dedim, inþallah bu bölüm olacak.
- Ciddi bir kütüphanemiz var evlerin alamayacaðý kadar çok hem de. Abdullah Gül Üniversitesi açýldýðýnda tüm kitaplarý oraya baðýþlayacaðýz.
- Abdullah Bey’le aramýzda kitap okuma konusunda “hýmm sen onu daha okumadýn mý?” gibi tatlý rekabetler yaþýyoruz.
- Þu sýralar biyografiye merak saldým. Steve Jobs’un biyografisini Ýngilizce olarak okuyorum, Abdullah Bey Ýskender Pala’nýn Od isimli kitabýný okuyor.
- Hayrunnisa Gül, programda Ziya Baran’ýn ‘Hýzlý okuma ve Hafýza Teknikleri” konulu konferansýný çok beðendiðini “Kendisinin iki üç günlük bir eðitim almayý” düþündüðünü söyledi.
Ýzmir’de gerçekleþen Kitap Okuma Þenliði sonrasýnda Hayrunnisa Gül ile sohbetimiz böyleydi. O bütün kýrýlganlýklarý arkasýna atmýþ, “yemin ettim” dese de çalýþmaya devam ediyor bir anne þefkatiyle...