Kosova’nın göklere açılan ‘Muradı’

Başbakan RecepTayyip Erdoğan; Kosova Başbakanı Haşim Thaçi ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile birlikte Prişitne Havaalanı açılışına katıldı. Haşim Thaçi, Kosova’yı bağımsızlığına taşıyan azimli mücadelesinden bahsederken, gençliğinde siyasi baskılar yüzünden yürüyerek Arnavutluk’a geçtiği günleri anlattı. “Şu dağları tek tek tanırım, çok zor şartlarda üzerlerinden defalarca yürüyerek geçmişimdir, bir gün Kosova’dan Dünya’ya uçaklar kaldıracağımızı o zamanlarda hayal etmek zordu” dedi. Terminali Limak Grubu inşa etmiş.

Şehirlerin ruhu vardır, insan kalbini Kosova’da niçin bırakabilirmiş anlıyorsunuz burada. Priştina’daki herkes bizi evlerine buyur ediyor, çocuklar yollara akmış, esnaf hoşgeldiniz diyor, camiler, dergahlar, şadırvanlar, kivi ağaçları, menekşeler, çeşmeleriyle bize çok aşina bir ruhaniyeti var Kosova’nın... Başbakan’ın Kosova’da kendisine coşkuyla sarılan insanlarla samimi ve özgüvenli ilişkisini görünce, insan ister istemez Murat Hüdavendigar’ın Kosova’da bıraktığı kalbini hatırlıyor. TİKA, burada da tarihi medeni mühürlerimize sahip çıkmış. Kırk yıldır Hüdavendigar Türbesi’nin türbedarlığını yapmış 64 yaşındaki hanım, Başbakanıma; “sizi çok bekledik biz, hoşgelmişsiniz” diyor Erdoğan’a. O anda genç bir serdara dönüşüyor sanki Erdoğan, 1389’dan 2013’e kadar hiç durmadan atmış bir kalbin sesi gibi... Kalabalığın içinden dönüp; “Muhakkak ziyaret et Murat Hüdavendigar’ı, TİKA türbeyi ihya etti, muhakkak görmelisin” diye bir cümleyi kayıt düşürüyor not defterime... Çıkılmış yolda niyet halis ise yolcu istikametin kendisi olur diye yazıyor kalemim...

***

Ayrıntılarını haberlerimizde okuyacağınız uçak mülakatımızda iç ve dış siyaseti iç içe harmoniler şeklinde dizayn eden yönetim tarzını izledik Başbakan’ın. İç ve dış arasındaki eski duvarları kaldırmış, partisinden söz ederken “Dünya Partisi” olmanın kompetanlığıyla konuşan bir lider. Güçlenen ekonomisiyle dünya silah endüstrisine has tekelleşmeleri Çin’le gerçekleştirdiği füze müzakereleri aracılığıyla kıran bir ülke elbette ezber bozar. Lakin bu ezber bozuş, uluslararası imzalanmış süreçleri de iptal etmiyor. Kopartıcı ve imha edici değil, müzakereci ve yeni ilişkilere açık bir yol yürüyüşü bu. Nitekim Irak’la ilişkiler yarından itibaren pozitif ve yoğun bir şekilde artma eğilimine girecek, Maliki’nin Türkiye’ye gelebileceği haberini aldık. Çözüm süreci ise sadece toplumsal iç barış anlamıyla değil hem içerdeki demokratikleşme adımlarıyla hem de bölgesel barışa katkısı anlamlarıyla emekle sürdürülecek bir yol haritası Erdoğan’a göre. “Biz ihlal eden taraf olmayacağız, lakin çözüm sürecini engelleyen bunun bedelini de öder” dedi. Basında kasıtlı olarak çizilmeye çalışılan “Tek Adam” portresinin gerçeğe tekabül eden yanı yok. Yerel seçimlerdeki adaylarını ısrarla sorduğumuzda, parti teşkilatlarının temayül yoklamalarını hatırlattı.

Kendisini çözüm süreci boyunca yakından izleyen birisiyim. Süreç içersinde hem kurmaylarını, hem ihtisas sahiplerini, hem de sivil aktörleri dikkate alarak gerçekleştirdiği geniş katmanlı ve çoksesli müzakerelerden çıkarttığı yol haritası var... Diyebilirim ki konuşmaktan çok yapmaya, buyurmaktan çok işitmeye yaslanıyor. Seçim barajları konusunda verdiği tekliflere hala bir cevap gelmiş değil. Muhalefetin tez çıkaramamasından canı sıkkın bir portresi var: “Seçimleri kazanıp Yürütme’nin başına geçmek gibi bir derdi olmayan Kılıçdaroğlu’na artık cevap vermeyeceğim” dedi.

Geziye Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da eşi Semiha Hanım ile katıldı. Başarılı adamların eşleri satranç tahtasındaki Vezir’leri andırıyorlar. Emine Erdoğan Hanımefendi, peşinden çok koşsak da gazetecilere pek pas vermedi. Sabaha karşı Ankara’ya indiğimizde gözlerini bir an olsun ayırmadığı eşinin koluna girerek bize el sallayıverdi. “Aşk imiş her ne varsa dünyada gerisi kıyl u kaal imiş” yazdık biz de defterimize.