Birleþik Krallýk’ýn AB’den ayrýlma kararý almýþ olmasý, Suriye’de Rusya’nýn yeni bir model devreye koymasý, Türkiye-Rusya iliþkilerinin normalleþmesi, ama bu sýrada Doðu Avrupa-Rusya iliþkilerinin gerilmesi gibi bir dizi deðiþim yaþanýyor. Üstelik bu arada ABD’de de baþkanlýk seçimleri yaklaþýyor.
Her þey deðiþirken AB ya da ABD’nin deðiþmez bir dýþ politika uygulamalarý düþünülemez. Ancak anlaþýldýðý kadarýyla adý geçen ülkeler 15 Temmuz’a kadar, politikalarýnda radikal deðiþiklikler yapmak yerine Türkiye’deki iktidarýn deðiþmesiyle bir deðiþim yaþanmasýný tercih etmiþler. Diðer bir ifadeyle, ABD ve AB ülkelerindeki bazý karar alýcýlar Rusya, Suriye, Ýran ve Kafkasya politikalarýný yeniden gözden geçirme maliyetine katlanmak yerine, Türkiye’yi deðiþtirerek eski politikaya devam edebilmeyi ummuþlar.
Beklenen olmayýp Türkiye’de darbe püskürtülünce, söz konusu karar alýcýlarýn Türkiye’de ayný siyasi kadrolarla muhatap olmaya devam edecekleri gerçeði ortaya çýktý. Bu da onlar açýsýndan epeyce zor bir durum olmalý.
Bir yandan “gideydi iyiydi” diye baktýklarý kiþilerle yeniden konuþmak zorunda kalmak, öte yandan da Türkiye deðiþmediðine göre kendilerinin bir miktar deðiþmesi gerektiðini düþünmek kolay olmasa gerek.
Kilit bölge Suriye
Suriye krizinin en baþýnda, Türkiye’yi bataða askeri olarak sokmaya çalýþan bir siyaset uygulanmýþ, çok sayýda tahrikle davetler yapýlmýþtý. Bu davetleri yapan esas oyuncu DAEÞ olmuþ, Türkiye, “sen önden git, biz geliyoruz” mealindeki telkinlere onay vermemiþ, bunun üzerine de Türkiye DAEÞ’i desteklemekle suçlanmýþtý.
Türkiye DAEÞ davetiyle Suriye’ye bulaþmayýnca, bu sefer Suriyeli Kürtler üzerinden bir “davet” yapýlmýþ; Türkiye buna da icabet etmemiþ ve sonunda PKK-PYD marifetiyle Türkiye oyun dýþýna çýkarýlmýþtý. Tabi bu arada Türkiye-AB iliþkilerinde krizler yaþandýðýndan, hazýr Rusya ile de iliþkiler bozulmuþken, yalnýz kalan bir Türkiye olsun diye de epeyce çaba harcanmýþtý.
Kim bilir belki darbe gerçekleþseydi, bu oyuncular seve seve Türkiye’nin bu yalnýzlýðýna son vereceklerdi.
Darbe gerçekleþmediði gibi, Türkiye-Rusya küslüðü de sonlandý. Üstelik Rusya, Türkiye’nin yanýna Ýran’ý da çaðýrarak Suriye konusunun öncelikle bu ülkelerle çözüleceðini ilan etti. Bu sýrada Türkiye sýnýrýnda yeniden patlamalar baþladýysa da, bu kez yapýlan davetlere Türkiye’nin direnmesine gerek olmayan bir ortam söz konusu.
Kilit açacak Türkiye
Türkiye’nin Rusya normalleþtirmesi vesilesiyle yeniden Suriye konusuna geri dönmüþ olmasý “Batý”nýn Ortadoðu, Kafkasya ve hatta Rusya politikalarýný Rusya-Türkiye iliþkileri üzerinden yeniden deðerlendirmesine neden oldu.
AB için bir öngörüde bulunmak kolay deðil; zira tüm üyelerin ayný ölçüde küresel sistem kavrayýþlarý yok. Ancak ABD’de durum farklý.
Türkiye’nin içindeki ve dýþýndaki geliþmelere oldukça mesafeli yaklaþan ABD, ani bir kararla bu mesafeyi kýsaltmaya karar vermiþ gözüküyor. Daha önce dýþiþleri bakaný Türkiye’ye gelecekken þimdi Baþkan yardýmcýsýnýn geleceðinin açýklanmasý, meselelere verilen önemi gösteriyor. Muhtemelen Suriye’de bir “yapý” kurulacaksa ABD çýkarlarýnýn da gözetilmesi mealinde mesajlar verilecek. Dolayýsýyla ABD ile de iliþkileri normalleþtirmek için bir fýrsat söz konusu. Zira ABD, yerinde kalmayý baþaran iktidara razý oluyor; Türkiye’deki iktidar da kendilerinden baþkasýnýn muhatap alýnmamasýný istiyor.
O zaman, Türkiye’nin küresel düzeyde muhatap alýnmasýný saðlayacak yapýyý kurarak ve reformlarýna hýz vererek deðiþmesi gerekiyor. Darýsý AB’nin baþýna.