50. Antalya Altýn Portakal Film Festivali’nde En Ýyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Hakan Yufkacýgil kötü adamý oynamayý jön olmaktan daha çok sevdiðini söyledi...
Türk sinemasýnnda birçok eksiklik var ama özellikle son dönemde erkek oyuncu olarak iyi performas gösteren isimlerde azalma olduðunu görüyoruz. 50. Antalya Altýn Portakal Film Festivali’nde En Ýyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan Hakan Yufkacýgil bu anlamda önem verdiðimiz bir isim. Sadece festivalde ödül almasý yüzünden deðil. Sergilediði performanslarýn çeþitliliði, gerektiðinde kötü gerektiðinde iyi karakteri canlandýrmadaki baþarýsý onu farklý bir isim haline getiriyor. Aldýðý ödül ve dizilerde gösterdiði performans yüzünden onu daha çok beyazperdede ve televizyonda seyredeceðiz sanýyorum. Ýþte yeni bir isim ve onun hakkýnda bilinmeyenler...
-Senaryoyu okuduðunuzda filmde yer almayý kabul etmenizde ne etkili oldu?
Karakter çok katmanlýydý. Çok dik baþlayan bir adamýn çöküþünü anlatýyordu, çok zordu, o zorluk beni çekti. Bir de uyuþturucu, kumar, alkol baðýmlýsý ve seks baðýmlýsýna yakýn bir baðýmlýlýðý var. Bütün hepsini bir adamda toplamak, bunu nefret ettirmeden, baþta sempati toplayýp onu haklý çýkarmaya çalýþma fikri beni çok çekti.
-Karakter çift taraflý, dediðiniz gibi yaptýklarýndan belki nefret etmek gerekir ama kendi içinde de bir doðallýðý ve zayýflýðý var. Zayýflýðý olduðu için yaptýklarýný bir þeye baðlayabiliyor, kötü bir karakter olarak algýlamýyorsunuz. Çift yönlü karakteri canlandýrýrken herhangi bir hazýrlýðýnýz oldu mu?
Bir buçuk ay boyunca tamamen asosyal oldum. Hiç çýkmadým dýþarýya diyebilirim, bir iki kamyoncu ile tanýþtým. Onlarla yola gittim, yollarda neler yaþanýyor, araba bozulduðu zaman, bir þeye sinirlendiði zaman, trafikte nasýl tepki veriyor? Bizim normalde trafikte sinirlendiðimiz þeyler onlara çok komik geliyor mesela. Hiç onlara takýlmýyorlar, duyarsýz demeyeyim de sinirleri aldýrýlmýþ olur ya biraz öyle adamlar. Bir de kadýna yönelik fiziksel þiddetin üzerinde çok duruluyor ama senaryoda biraz psikolojik þiddet vardý. O da senaryonun bütününde beni çok etkiledi. Melek Seven yazdý senaryoyu yönetmenimiz Nihat Seven'le birlikte. Derdi olan bir iþ oldu, böyle olduðundan içinde olmak istedim.
-Filmde kadýn da odakta yer alýyor, sizin karakterin yaptýklarý kadýn üzerinden okunuyor ama yine de kadýn erkeðin yaptýðý hatalara kurban gidiyor, hatalarý yapansa erkek...
O þekilde algýlanmasý normal çünkü ben biraz fazla ön planda oldum herhalde iþin içerisinde ama aslýnda bir kadýn filmi bir taraftan da. Ahlak konusunda çok tutucu bir ülkeyiz biz ama en fazla tecavüzün, en fazla cinsel tacizin yaþandýðý beþ ülkenin baþýndayýz. Burada bir tutarsýzlýk var. Filmin altýnda yatan þeylerden biri de bu. Ahlak konusundaki ikiyüzlülük.
-Cast'taki diðer oyuncularla nasýl bir çalýþma ortamý oldu? Senaryo üzerinde beraber çalýþmanýz oldu mu?
Oldu. Prova dönemimiz oldu. Üç haftaya yakýn prova yaptýk. Ne yaptýðýný, ne istediðini bilen bir yönetmen vardý karþýmýzda. "Abi, burasý Türkiye, ben sarýþýným, “baby face” abartý olur ama benim yüzüm kamyoncu için biraz abartý olur; sence doðru mu bu" dedim o da "Diðer türlü yaparsak iþte o zaman kliþeye düþeriz. Ben farklý bir þey istiyorum. Herhangi bir kesimi anlatmasýn, tamamýyla bu hikayenin altýný dolduralým. Türkiye'de bunlara çok takýlýnýyor ama ben sana güveniyorum" dedi. Sað olsun, ben de mahcup etmedim galiba.
-Film festivale katýlmýþ bir film, festival filmlerinin durumu belli, çok rahat kategorize edilebiliyor. Fakat bu o kadar rahat kategorize edilecek bir film deðil. Hazmetmesi, anlaþýlmasý kolay bir film, konu ve iþleniþi itibarýyla giþe filmine de yakýn duruyor olabilir. Siz bunu nasýl yorumluyorsunuz?
Ben bu noktada çok tedirginim. Giþe filmine karþý mýyým, hayýr tabii ki. Onun da seyircisi var, onu da seven var. Ben tercih ediyor muyum, etmiyorum. Baþtan zaten bunu konuþtuk hocayla. Ayný þekilde ben de sordum. Giþe filmine çok yakýndý, bu sefer derdi olan filmden uzaklaþabilirdi. Festival filmi yapacaðýz diye bir iddiam yok ama bir derdi olan filmin içerisinde olmak gibi bir derdim vardý. Kliþe bir hikayesi var ama kliþe olmamasý için çok uðraþtýk. Þöyle bir talihsizlik yaþadýk. Kubrick'in kurgucusu yaptý bizim filmin kurgusunu, Nigel Galt, fakat festivale hatalý kopya geldi, kurguda biraz sýkýntý yaþandý ama çok fazla etkiledi mi bilmiyorum.
-Üçüncü uzun metraj filminiz. 2012'de son olarak dizide oynamýþsýnýz. Bir dizi geçmiþiniz var ama 2012’den 2013’e kadar üç tane Türk filmini sýðdýrmýþsýnýz. Kariyer planlarýnýz nedir?
Ben oyunculuk yapýyorum, bu bütün bir þey. Tiyatroda da oyunculuk yapýyorum, dizide de oyunculuk yapýyorum, sinemada da oyunculuk yapýyorum. Benim mesleðim bu. "Ah keþke imkan olsa da dizide oynamasam" düþüncesine katýlmýyorum. O da benim iþimin bir kolu ve olabildiðince ona da sahip çýkmaya çalýþýyorum. Çünkü orada da farklý bir þey yapmýyorum ben, mesleðimi icra ediyorum, o yüzden sinema kadar önemli dizi. Ama dizide olan popülerliðin tabii ki artýlarý var. Olmalý mý onu sormak lazým. O popülerliðin sinemada daha fazladan bir þeyler yapabilme þansý getirmesi olmalý mý? O galiba yapýmcýlara sorulmasý gereken bir soru.
-Kötü adamý oynadýðýnýz için tepki almaktan korkuyor musunuz?
Eve Düþen Yýldýrým diye bir dizide oynuyordum orada da kötü karakterdim. O yüzden sokakta alýþýðým o tepkilere. Kötü adamý oynamayý çok seviyorum çünkü çalýþtýðýmý hissediyorum. Düz, jön, dur, bak ve konuþ... Bana bir þey yapmýyormuþum gibi geliyor. O yüzden kötü adamý seviyorum.
-Kategorize edilmekten çekinmiyor musunuz? Oyuncular bir karakterde baþarýlý olduklarýnda o karakterin benzeri senaryolar gelmesinden þikayet eder...
Bu konuda son dönemde çekincelerim olmaya baþladý, aslýnda hiç yoktu. Akasya Duraðý diye bir iþte çalýþýyordum. Orada da ustalarýn yanýna gittim. Kayhan Yýldýzoðlu, Zeki Alasya vardý. Orada abartýlý bir eþcinseli oynuyordum. Annemi aradým "Günlere giden sensin, benim iþim bu, tepkiyi alacak olan sensin, ben gideceðim, oynayacaðým sonra evime gideceðim, o orada kalacak. Sen ne diyorsun?" dedim. "Bu senin ekmek paran" dedi. Ben de "Tamam o zaman" dedim. Dediðim gibi bu benim iþim. Sadece iyi yapabileceðim bir iþin içinde olmak isterim, beceremeyeceksem, iyi olmayacaksa oynamam.
-Son zamanlarda komedi sinemada hem çok iþ yapýyor, hem de çok üretiliyor. Fakat komedi oyunculuðu da aslýnda farklý kabiliyet gerektiren bir iþ. Komedide olmaya nasýl bakarsýnýz?
Sýrf o yüzden Gazanfer Özcan'ýn yanýna gittim ben. Okulda klasik eðitim aldýðýmýz için komedi üzerine çok fazla çalýþma þansýmýz olmadý.Þimdi gerçi Yasemin Yalçýn gelmiþ Ýstanbul Üniversitesi'ne… Komedi oynamak istiyorum tabii ki. Çünkü komedi oynamak çok zor. Bunu en iyi yapanlardan biri Sadri Alýþýk; hem insaný üzüp hem güldürebilen bir oyuncu. Seyirci de komedi olmayan bir þeye gitmeme eðilimi oluþtu artýk, bu biraz beni korkutuyor. Bu tiyatro da olur, film de olur. Kliþe olsun istemiyorum ama çocuk yetiþirken beðeni seviyesini yukarý çekmek gerekiyor galiba. Toplumumuzun en büyük eksiði bu. Okumuyoruz, tiyatroya gitmiyoruz ve tabii ki o zaman beðenilerimizin çapý da düþüyor.
-Antalya’da En Ýyi Erkek Oyuncu ödülünü aldýnýz. Neler hissettiniz?
Büyük heyecan duydum. Beklemiyordum. Yaptýðýnýz iþin ödüllendirilmesi çok önemli birþey. Hele ki böyle önemli ve ünlü bir jürinin beni ödüle layýk görmesi baþka oluyor.
-Peki Antalya çok önemli bir festival. Böyle bir ödül aldýktan sonra size gelen projelerde bir artma olmadý mý?
Açýkçasý beklediðim kadar etkilemedi. Bu bizim endüstrimizin tartýþýlacak bir tarafý.
-Anadolu'da üniversite öðrencileri Türk filmlerine ulaþamadýklarýndan yakýnýyor, hatta sinema bölümü öðrencileri bile. Anadolu'da eski sinemalar yýkýlmýþ, yerine AVM sinemalarý geçmiþ. AVM sinemalarý büyük þirketlerin sinemalarý olduðu için baðýmsýz filmleri deðil, Amerikan filmlerini oynatýyor. Yeni Sinemacýlar, Sender, Film-Yön ya da Kültür Bakanlýðý'nýn ön ayak olmasýyla Anadolu'da seçilecek pilot üniversitelerde her yönetmenin bir kopyasýnýn gösterilmesi fikrini nasýl deðerlendirirsiniz?
Böyle bir þey varsa elimden ne gelirse yaparým. Bunu duyduðuma çok sevindim. Kendi oynadýðým filmi söylediðiniz üniversitelerden birine göndermeyi çok isterim.