Fenerbahçe ligdeki Konya maçýný kazanýrken de kötüydü. Ama skora bakýp gaz verdiklerinde, gerçekler su yüzüne çýkamadý. Gizlendi... Bu yüzden olacak, Zagrep karþýsýna sürülen kadro; ne Konya maçýnýn aynýsýydý, ne de farklý versiyonu... Hem öyle, hem böyle; ne öyle ne böyle! Anlayacaðýnýz kadro, kafa karýþýklýðý yaratan bir Cocu dizaynýydý.
Slimani’nin yedeðe çekilip, yedekteki Frey’in cepheye sürülüþü... Jailson’un týrpan yiyip Alper Potuk’un vizyona sokuluþu; ne yapacaðýný þaþýrmýþ bir teknik adamýn kaotik iç dünyasýný ortaya seriyordu. Yapýlanlarýn niçin yapýldýðý konusunda, temel öngörü ya da anlaþýlabilir bir hedef yok gibiydi.
***
Dinamo Zagrep, kararlýlýk/bütünlük/inanç göstermeyen ve üstüne üstlük (Yürüye yürüye bile deðil) sürüne sürüne denilecek kadar aðýr oynayan bir rakibi karþýsýnda bulunca; sýkýntý çekmeden goller attý.
F.Bahçe ilkel bile deðil, neredeyse utanýlacak bir futbol örgüsü içindeydi. Kafa tutacak hali/mecali/dermaný yoktu. Sadece Aatýf’la Benzai, birþeyler yapabilmek için didiniyor; öbürleri maçý pek fazla dert edinmiyordu.
Skorun 2-0’a dayanmasýndan sonra, Dinamo Zagrep hafifçe el frenini çekince; F.Bahçe boþ býrakýlan alanlarda daha fazla görünmeðe baþladý ama, tempo arttýrmadýðý için boþ gezenin boþ kalfasý gibi göründü.
***
Bu takýmdan bir þey olmaz kanýsýna varmýþken, ikinci yarý Neustadter’in þok golüyle baþladý. Ama iki futbolcumuzun çarpýþmasý, kalecimizin yanlýþ çýkýþý; umut anlarýný çabuk söndürdü. Basit, kötü ve amatör bir gol yedik. Sonrasý gene bittik.
Cocu için, “Yolcudur Abbas” demeðe dilim varmýyor.