Kötü olmak için kaç para alýyorsun?

Bir tarihlerde, Selçuk Dereli diye bir futbol hakemi vardý. Parlak bir hakem olduðunu hatýrlýyorum. Doðru mu hatýrlýyorum bilmiyorum ama en azýndan “skandallarýn hakemi” deðildi... Skandal kararlara imza atmýþsa da, ben bilmiyorum.

Selçuk Dereli kardeþimiz, þimdi, CHP Çankaya Ýlçe Baþkanlýðý görevini yapýyor.

Hayýrlý olsun.

Fakat bir alanda iyi olmanýz, bu baþarýyý her alanda tekrarlayacaðýnýz anlamýna gelmiyor.

Ýyi futbol hakemi Selçuk Dereli “kötü bir siyasetçi” olmuþ.

Kötülüðü sadece siyasetçiliðiyle sýnýrlý kalsaydý, bu yazýyý yazmayacaktým.

Kötü bir insanmýþ ayný zamanda...

Bildiðimiz “kötü...”

Hadi bunu da tolere edelim, “kötülüðün” görelilikle ilgili bir durum olduðunu ve bize kötü görünen bir þeyin (ya da bir “halet”in), baþka zaviyelerden (baþka kýstaslar çerçevesinde) “iyi” olarak telakki edilebileceðini düþünelim...

Ýyi de birader, hem baþarýsýz bir siyasetçi olacaksýn, hem insanlarda “ne kötü, ne kalitesiz bir adammýþ bu” duygusu uyandýracaksýn, hem de sergilediðin cehaletten dolayý utanmayacaksýn.

Selçuk Dereli böyle bir adammýþ maalesef...

Baþarýsýz, kötü ve cahil...

Konu þu:

Cumhuriyet muhabiri Kemal Göktaþ, CHP Çankaya Ýlçe Baþkaný Selçuk Dereli’yle bir röportaj yapýyor. Röportaj, doðal olarak, referandum üzerine kurgulanmýþ.

Konuþuyor Selçuk Dereli...

Bilip bilmeden atýp tutuyor...

Mesela, referandumda “evet” oyu kullanacaðýný açýklayan ünlüleri yadýrgýyor. Kötü bir fiil iþlediklerini söylüyor. Sonra da, ünlülerin para için, çýkar için, makam mevki için böyle bir tercihte bulunduklarýný ima ediyor.

Rýdvan Dilmen, TFF Baþkaný olmak istiyormuþ.

Bu nedenle “evet” kampanyasýnýn bayraktarlýðýný yapýyormuþ.

Burak Yýlmazve Arda Turan öyle adamlar deðillermiþ... Selçuk Dereli’nin tanýdýðý kadarýyla (“tanýdýðým kadarýyla” diyor), ilk fýrsatta kaçacak tiplermiþ. Referandumdan “hayýr” çýkarsa, anýnda görüþ deðiþtirirlermiþ.

Hele o Rýdvan yok mu, o Rýdvan!

Rýdvan’a niye “þeytan” deniyormuþ? Çünkü çok kývrak zekâlý bir adammýþ. Hemen “U dönüþü” yapar, durumu telafi etmeye çalýþýrmýþ.

Bu þekilde devam edip giden bir röportaj... Selçuk Dereli’yi dinledikçe, ister istemez “evet” tercihiyle “kiþisel çýkar” arasýnda bir iliþki kuruyoruz ve bu kez bütün bir toplumu suçlamaya baþlýyoruz. Kötücül cümleler kuran ve çirkin ithamlarýyla insanda “kötü biri” izlenimi uyandýran bu hakem eskisi, kendisi gibi düþünmeyen neredeyse herkesi para için bir yerlere yamanmakla suçluyor.

Öyle çirkin ithamlar ki, insanýn, “Sen bu kadar kötü olmak için kaç para aldýn?” diyesi geliyor.

Kötü bir insan olan Selçuk Dereli, ayný zamanda konusunun cahili...

Mesela, þöyle laflar edebiliyor (“cehaletimi yüzüme vururlar, rezil olurum, insan içine çýkamam” diye düþünmeden bol keseden sallayabiliyor): “Türkiye büyük bir girdabýn içerisine girmiþ, bir Kurtuluþ Savaþý vermiþ. Atatürk bunu derleyip toparlamýþ, oradan da tek partili sistemden çok partili sisteme getirmiþ bu süreci. Atatürk bu ülkede çok partili sistemi kapatýp da tek parti sistemi getirmiyor ki. Sýfýrdan alýyor, tek partili sistemden çok partili sisteme getiriyor.”

Selçuk Dereli’ye þunlarý söylemek isterim:

Sana yanlýþ öðretmiþler çocuðum...

Bir kere Atatürk sýfýrdan almýyor.

Ne sýfýrý?

1925 yýlýna kadar bu ülkede “çok partili sistem” vardý. Cumhuriyet kurulmadan önce de (yani Osmanlý döneminde de) çok partili sistem vardý. Atatürk bunu almýþ, tek partili sisteme çevirmiþ.

Olan bu!

Önce doðrusunu öðren, sonra çýk ahkâm kes.

Baþkalarýný “çýkarcýlýkla” suçlamadan önce de iki dakika düþün, empati yap. Hiç deðilse, insana saygýn olsun!

DÜZELTME

Dünkü yazým gazetenin basýlý nüshasýnda eksik dizilmiþ. Doðrusu þöyle olacak:

Özkök, “Cumhurbaþkanýna fesih yetkisi verilmelidir” diyor ama bunu Demirel gibi, Sezer gibi, hatta Fahri Korutürk gibi kokmaz-bulaþmaz (ve ülkeye zarar vermiþ) cumhurbaþkanlarý için istiyor... “Fesih yetkisi Özal ve Erdoðan gibilere de verilmeli mi?” diye sorsanýz, “Hayýr” diyecek.

Daha da utanç verici olaný þu:

Ertuðrul Özkök’ümüz, Demirel’in patronajýnda bir askeri darbeyle düþürülen Refahyol hükümetinin baþbakanýna “diktatör” diyor. Darbe yapanlara ise (niyeyse) lafý yok.

Niye acaba?

DÜNKÜ YAZININ TAMAMI ÝÇÝN TIKLAYINIZ!