Bugün insanlýk için önemli bir gün: Ýnsan Haklarý Günü. Ýnsan Haklarý Evrensel Beyannamesi'nin 75.yýldönümü...
10 Aralýk 1948 günü, iki büyük cihan harbinin ardýndan yüzbinlerce insanýn ölümü, bir o kadarýnýn yurtsuz kalýþý, ülkelerin periþan oluþu, toplumlarýn psikolojik olarak çöküþü, kutuplaþma, güvensizlik, korku ve yýlgýnlýklar ardýndan gelmiþti... Tüm bu aðýr katmanlarýn altýndan, insana deðer veren böylesine önemli bir metnin çýkýþý, insanlýktan hâlâ umudun kesilmemesi gerektiðini fýsýldar gibiydi, þöyle diyordu beyannamenin ilk maddesi:
'Tüm insanlar özgür, deðer ve hak bakýmýndan eþit olarak doðarlar. Akýl ve vicdana sahiptirler. Birbirilerine karþý, kardeþlik düþünceleriyle davranmalýdýrlar...'' Þu kýsacýk cümledeki insaný tanýmlayan kavramlara bakar mýsýnýz? Özgürlük, deðerlilik, hak sahibi olmak, akýl, vicdan, kardeþlik, düþünmek ve davranmak... Sadece bu tek madde bile insan onurunun ve barýþýn deðerini hatýrlatmýyor mu bize?
75 yýlda neler neler oldu oysa? Çok aðýr bedeller ödediði halde insanlýk, bu beyannamenin anlamýný yitiriverdi çarçabuk. Farklý kýtalarda, farklý zulüm öyküleriyle sürüp gitti ayrýmcýlýk, ýrkçýlýk, ötekicilik; katliamlar, nefretler, yok etme tutkusu... Güney Amerika'da, Cape-Town'da, Ruanda'da, Afganistan'da, Arakan'da, Bosna'da, Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de, 1948'den beri Filistin topraklarýnda ve þimdilerdeyse Gazze'de...
Ýnsan kýyýcýlýðý ile karþý karþýyayýz.
Yeryüzünde süren zulüm, kan ve gözyaþý seli, beyannamenin o parlak ideallerini yakýp, yutup, çer-çöp haline getirip, etkisiz hale getiriyor.
Sadece beyannameyi etkisiz kýlmýyor bu kör gözlü kötülük... Ýnsan onurunu da kýrýp, tuzla buz ediyor. Çýrýlçýplak soyularak koskocaman bir çukurun etrafýna gözleri baðlý þekilde diz çöktürülmüþ Filistinli sivil tutsaklarýn görüntüsü mesela... Birazdan beyinleri Ýsrailli askerlerce patlatýlacak, o koskocaman çukura hep birlikte ve çýrýlçýplak atýlacaklar... Ardýndan þarkýlar söyleyip dans ederek, kutlayacaklar bu toplu cinayeti kailler sürüsü...
Ýsrail'in insanlýðý unutulmuþ, baþ döndüren bu vahþeti, yeryüzünde bir istisna parantezi geniþletiyor... Farkýnda mýsýnýz?
Ýsrail bu kural tanýmazlýðý ile tam anlamýyla bir ''istisna devleti''dir... Çünkü ona dur diyecek hiç bir hukuk kuralý, hiç bir adalet mekanizmasý yok... Ýnsana dair hiçbir þeyi kabul etmiyor Ýsrail...
Hiç bir hukuk kaidesinin baðlayýcýlýðý yok, Ýsrail'in amansýz ýrkçýlýðý ve soykýrýmý karþýsýnda. Hastaneleri bombalýyor, Küvözdeki bebeklerin çýrpýna çýrpýna ölmesini sadist bir zevkle izliyor, 80'lik nineleri keskin niþancýlarýyla vuruyor... Ve tüm bu vahþetler karþýsýnda sus pus olup, hatta katliamý tasdik eden ülkeler, bugün imzalanmýþ o 75 yýllýk insan haklarý beyannamesini, o kirli istisna parantezinin içinde öðütüyor...
Ýsrail'in bu yüzsüzlüðü, bambaþka bir þeye sebep oluyor. ''Batý medeniyeti ve deðerler sistemi'' olarak bizlere ve zihinlerimize dikte edilmiþ, güya o etik kýymetler dünyasýnýn bir paçavra olduðunu, aldatýcý bir fiyasko olduðunu da görüyoruz.
Bunca zulüm, bunca gözyaþý inþallah boþa gitmez ve tüm bu yalanlar sarmalýndan çýkarak yepyeni bir selamet medeniyeti kurabiliriz insanlýk olarak... Dostluðun, kardeþliðin, dayanýþmanýn, saygýnýn ve sevginin sürdüðü bir insanlýk hayali çok mu uzakta?