Kötülük meselesi

Kelam alimleri ve felsefeciler, "Ýyilik" ve "kötülük" meselesi etrafýndaki tartýþmalarýn, düþünce tarihinin baþlarýndan beri insanlarý meþgul ettiðini belirtirler. Doðal olarak Ýslam kelamýnýn da ana konularýndan biri, "iyilik" ve "kötülük", literal ifadesiyle "Hüsün" ve "Kubuh" meselesidir. Genellikle bu kavramlarýn kaynaklarý, mahiyetleri, anlamlarý, insan hayatýndaki yerleri etrafýnda dönmüþ tartýþmalar. Tabi bizim amacýmýz, bu baðlamda serdedilen görüþleri etraflýca anlatmak deðil. Maksadýmýz, özellikle "kötülük" baðlamýnda insanlarýn bireysel ve toplumsal davranýþ kalýplarýný belli bir olay, daha doðrusu Diyarbekir'de Narin adlý çocuðun katledilmesi ile birlikte olayýn yaþandýðý köyün-ailenin, medyanýn ve genel olarak siyaset kurumunun þahsýnda sergilenen üç farklý tutum üzerinden gözler önüne sermektir.

Baþta belirtelim, Ýslam dini, bireysel ve toplumsal düzeyde, kötülüðü tamamen ortadan kaldýrmayý, kötülüðün hiçbir þekline rastlanmayan bir toplumsal düzen kurmayý vadetmez. Ýslam, "kötülük" hakikatini kabul eder, ama lokal kalmasýný, kendi objektif koþullarý içinde ortaya çýkarýlýp, yine o koþullar çerçevesinde ahlaki, cezaî ve siyasî müeyyidelerle etkisiz hale getirilmesini salýk verir. Mesela bir günah iþleyen (kötülük yapan) kiþinin, þayet baþkalarý tarafýndan görülmemiþse, baþkalarý ondan etkilenmemiþse, rabbine itirafta bulunup tövbe etmesini, eðer iþlediði kötülük baþkalarýný da etkilemiþse, o zaman da adil bir cezayla karþýlýk bulmasýný tavsiye eder. Buna karþýlýk kötülüðü, objektif koþullarýndan taþýrýp bütün toplum içinde þüyu bulmasýna çalýþanlarý sert bir þekilde eleþtirir: "Müminler (toplum) arasýnda ahlaksýzlýðýn (kötülüðün) yaygýnlaþmasýný isteyenlere dünyada ve ahirette can yakýcý bir ceza vardýr" (Nur, 19). Ýslam medeniyeti, deyim yerindeyse kötülüðün cürmü kadar yer yakmasýný öngören ve bunun ötesinin peþinde olanlarý ahlaksýz olarak nitelendiren bir davranýþ kalýbýna sahiptir. Ýnsanýn fýtratý (yaratýlýþý) da bu yönde bir eðilime sahiptir.

Bu açýdan Narin'in ailesinin ve köylülerinin küçücük bir çocuðun katledilmesi þeklindeki kötülüðü örtbas etme çabasý, Ýslam'ýn ahlaki, cezaî, siyasî kriterlerinden yoksun býrakýlmýþ, rehbersiz, yol göstericisiz, islamsýz, þaþkýn fýtratýn çaresizce ve acýnasý bir çýrpýnýþýdýr. Fýtratýn, Ýslam ahlaký tarafýndan rafine edilmemiþ ham halinin göstergesidir.

Bilindiði gibi Ýslam'ýn öngördüðü tövbe müessesinin Hristiyanlýktaki karþýlýðý "günah çýkarma"dýr. Tövbede kötülük ne kadar gizli, sýnýrlý, kendi çapýnda ve Allah ile kul arasýnda kalmasý amaçlanýyorsa, "günah çýkarma" da kötülüðün o kadar açýk olmasýný, sýnýrlarýný aþmasýný, "papaz"ýn þahsýnda bütün bir topluma mal edilmesini teþvik edici bir etkiye sahiptir. Bu yüzden Hristiyanlýk temellerine dayanan batý medeniyeti, "kötülük" baðlamýnda ifþacý, teþhirci, fýtratýn zoruyla örtük kalan kötülükleri kurcalayan röntgenci bir davranýþ kalýbýna sahiptir. Nitekim hepimizin zevkle okuduðu klasik batý edebiyatýnýn ürünleri, kötülük olgusunun yaratýlýþ düzeni içindeki yerinden taþýrýlýp olanca çýplaklýðýyla teþhir edilmesinin þaheserleridir (!). Batý medeniyeti, kötülüðün yayýlmasýndan, yaygýnlaþtýrýlmasýndan deyim yerindeyse edebî-pornografik bir haz alýr. Batý medeniyetinin bir kurumu olan medyanýn davranýþ kalýbý da bu yönde þekillenmiþtir.

Batý medyasýnýn doðal bir uzantýsý olan bizim medyanýn, Narin'in katledilmesi þeklindeki kötülüðün faillerinin ortaya çýkarýlmasýndan çok, bununla irtibatlýymýþ gibi göstererek baþka kötülükleri afiþe eden, günlerce teþhir eden, bütün bir aileyi, bütün bir köyü, bütün bir toplumu ilzam eden bir tutum içinde olmasý da sözünü ettiðimiz Batý medeniyetinin kötülüðün ifþasýndan zevk alan davranýþ kalýbýnýn bir yansýmasýdýr. Medya, iþlenen kötülüðün faillerini ortaya çýkarmadý, çýkarýlmasýna yardýmcý olmadý, tam tersine ilgili ilgisiz kötülükleri de fýrsattan istifade gözlerimize, zihinlerimize, ailelerimizin mahremiyetine boca etmekle meþgul oldu, oluyor.

Siyaset kurumu ise, bu toplumda insanýn fýtrî özelliklerini dikkate alan, onu Ýslami kriterlerle arýndýran bir yönetim sergilemeyi terk edeli yüzyýllarý buluyor. Medyanýn, özellikle sosyal medyanýn siyaset kurumu üzerindeki etkisini hepimiz biliyoruz. Bu yüzden Narin hadisesi baðlamýnda siyaset iyi bir sýnav veremedi. Bazý siyasal hareketler ise, müftülü, imamlý, namazlý, Kur'an kurslu söylemlerle kötülüðü Ýslam'a, Ýslami camialara mal etmeye çalýþýyorlar üstelik.

Kötülüðün yayýlmasý, Batý ve Batýcý taþeronlarýn varoluþ gayesidir.