Kötülük pâyidâr olmaz, merak etmeyin

Pandora’nýn kutusu’ açýldý mý ne? Bir milletvekili hanýmefendi; Boþnak kökenliymiþ... Nereden gerektiyse, Meclis kürsüsünden, ‘Türk ulusu’ ile ‘Kürt milliyeti’ni karþýlaþtýrdý, ikisinin eþit olmadýðýný söyledi... Buradan “Türk ile Kürt eþit deðildir” sonucu çýktý.

Yaralandýk.

Daha sonra, Kürt kökenli olduðu bilinen bir milletvekili beyefendi, yine Meclis kürsüsünden, þunlarý söyledi: “Bu ülkeyi kendisine sonradan vatan edenler, Kafkaslar’dan, Balkanlar’dan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri deðilsiniz, haddinizi bileceksiniz. Bu coðrafyada mücadele edenler buranýn sahipleridir.”

Buradan da ülke sahipliði için yeni bir ölçü çýkarýldý: Önce gelmiþ olmak...

Yaramýz daha derinleþti.

Haritalar farklý bir öykü anlatýyormuþ oysa, bunu da bir meslektaþýn köþesinden öðrendi halkýmýz: Ýslâm öncesi Anadolu’ya (7. yüzyýl) Türkler de

Kürtler de gelmemiþ... Kürtler Van gölünün epey aþaðýsýndaymýþ; yukarýsýnda Ermeniler varmýþ... Sonra Araplar mekân tutmuþ Anadolu’yu; Kürtler ile

Türkler onlarý izlemiþ...

Ne yapacaðýz þimdi? 7. yüzyýl haritasýný esas alarak, Kürtler ile Türklere “Haydi yallah” mý diyeceðiz? Kürt milletvekilinin mantýðýný benimseyerek “Kafkasya’dan, Balkanlar’dan gelenler sýðýntýdýr; bu topraklar daha önce kimler yaþýyorsa onlarýndýr” mý? Yoksa Boþnak asýllý olduðunu öðrendiðimiz milletvekilinin yanýnda yer alýp “Türk ulusundan olmayanlar olanlarla eþit deðildir” diye baþa mý kakacaðýz?

Sahi, ne yapacaðýz?

Grek mitolojisine göre yeryüzündeki ilk kadýndýr Pandora. Baba tanrý Zeus onu ustalýk tanrýsý Hefastus’a ýsmarlamýþ, o da Pandora’yý su ve topraktan üretmiþtir. Diðer tanrýlardan

Atena onu giydirmiþ, Afrodit güzelliðini vermiþ, Hermes de güzel konuþma yetisini... Güzeller güzeli Pandora’ya içini asla açmamasý þartýyla bir de kutu sunulmuþ...

Merak kediyi öldürür derler; Pandora da dayanamayýp kutuyu açmýþ ve bütün kötülükler oradan dünyaya saçýlmýþ...  

CHP milletvekili hanýmefendinin açtýðý kutudan çýkanlar da Pandora’nýn kutusundan etrafa saçýlanlardan daha az þer deðil...

Ülkemiz insanlarýnýn ezici çoðunluðu yaþadýklarý muhitlere baþka yerlerden geldi. Bir bölümü gelinen yeri bilse ve ziyaret etse de, azýmsanmayacak bir kitle için köken ziyareti ancak pasaportla yapýlabilir. Bir zamanlar beþ milyon kilometre karesi Avrupa topraklarýnda bulunan bir imparatorluk kaybedilip 800 bin kilometre kareden küçük bir ulus devlete dönüþüldüðü hatýrlanýrsa, bunda þaþýlacak bir þey olmadýðýný anlarýz.

Kýsacasý, önceliðin fazla önem taþýmadýðý bir coðrafyadýr Anadolu... Týpký, “Esas biziz, siz bizimle eþit deðilsiniz” demenin anlamsýz kaçtýðý gibi... ‘Eþitlikçi’ bir demokratik sistemde ‘kastlar’ varmýþ gibi davrananýn aklýndan kuþku duyarlar; isminin önünde akademik unvan bulunsa bile...

Pandora“Açmayacaðým” sözünü verdiði kutuyu açarak kötülüklerin yayýlmasýna yol açmýþtý Grek mitolojisine göre; buna sebep olduðu için üzüldüðü gibi sözünü dinlemediði Zeus’tan korkuyordu da. “Korkma” dedi Zeus ve kutunun altýnda takýlý kalmýþ ‘Elpis’i çýkarýp Pandora’ya uzattý. ‘Elpis’i, yani ‘umut’u...

Ýki milletvekilinin Meclis kürsüsünden yaptýðý konuþmalardan sonra meydana gelen tepkisel ortam umutlanmamýz için yeterli.