Türk aydýný/Türk solu, “þiddet”e iþlev yüklemiþtir hep... Bizi hedefe götüren araç olarak “þiddet”, meþru siyasal enstrümanlardan biridir.
Hatta baþlýcasýdýr...
Bu baðlamda, PKK terörü “meþru þiddet” çerçevesinde görülmüþ ve sürekli toleransla karþýlanmýþtýr.
Çünkü “faþizm” (!) üreten bir aygýt olarak devlete yöneltilmiþ þiddet, asla “suç” deðildir. Þiddeti savunmak ve araçsallaþtýrmak, ayrýca “devrimci bir zorunluluk”tur.
Bebek öldürdüðünüzde faþizm üreten aygýtý dize getirmiþ, dolayýsýyla “devrime giden yolu” açmýþ oluyorsunuz.
Ne yazýk ki Türk aydýný/Türk solu, ancak “psikiyatri”nin konusu olabilecek bu yaklaþýmla ödeþmedi henüz.
Dünkü yazýmda, isim zikrederek, “Fetullah kapatmasý” liberallerin ve bazý sol aydýnlarýn, niçin PKK terörünü kýnamadýklarýný sormuþtum.
Ýsmi geçenlerden biri, Oya Baydar, T24’teki köþesinde bir eleþtiri yazýsý yazmýþ. Yazýnýn giriþ bölümünü aktarýyorum: “Vicdan sahibi kimsenin kabul edemeyeceði bir cinayet daha iþlendi. On bir aylýk bebeðiyle birlikte Yüksekova üssündeki astsubay eþini ziyarete giden Nurcan Karakaya yola döþenmiþ mayýnýn patlatýlmasý sonucu, minicik oðluyla birlikte hayatýný kaybetti. Cinayet PKK’ya atfedildi. Þu ana kadar bu örgütten ses çýkmadýðýna, en azýndan ‘Bizim kontrolümüzde olmayan gruplar’türünden bir açýklama gelmediðine göre olayýn PKK iþi olduðunu kabul etmek durumundayýz.”
Dikkatinizi çekerim:
Baydar, “Cinayet PKK’ya atfedildi” diyor... Ve “Þu ana kadar örgütten bir ses çýkmadýðýna göre...” þerhini düþerek, son ana kadar umudunu koruyor.
PKK’dan ses çýkmazsa, huzura erecek... En azýndan, açýktan PKK’yý suçlamak zorunda kalmayacak. Ama þimdilik cinayeti PKK’nýn iþlediðini “kabul etmek durumunda...”
Ne acý!
Kabul etmek durumunda kaldýðý bu cinayet (yani anne ve bebeðinin katledilmesi) Oya Baydar hemþiremizi “birazcýk” rahatsýz etmiþ...
Hayýr, giriþteki “Vicdan sahibi kimsenin kabul edemeyeceði bir cinayet daha iþlendi” sözlerine takýlmayýn... Oya Baydar’ý rahatsýz eden baþka bir “þey...”
Sadece giriþ bölümünü alýntýladýðým yazýnýn tamamýný okuduðunuzda daha net göreceksiniz.
PKK cinayetini “kýnýyormuþ gibi” yapan (buna mecbur býrakýldýðý için de gizliden gizliye öfkelenen) Oya Baydar’ýn rahatsýzlýðý, daha çok örgütün “zamanlamasýyla” ilgili... Yazý boyunca, “Ýyi mi oldu?” demeye getiren cümleler kurarak, vaki zamanlama hatasýndan “fayda devþirecek” odaklarý/siyasetçileri sýralýyor ve bu cinayetin (zamanlama açýsýndan) iyi olmadýðýna hem bizleri, hem örgütü inandýrmaya çalýþýyor. Bu noktada “örgüte” kýzýyor. “Bu cinayet kime yaradý?” sorusunu da ihmal etmiyor tabii...
Kime yaramýþ?
Erdoðan’a yaramýþ... (Oya Baydar öyle söylüyor.)
Kime yaramýþ?
Ýçiþleri Bakaný Süleyman Soylu’ya yaramýþ... (Oya Baydar öyle söylüyor.)
Kime yaramýþ?
Ýdam isteyenlere yaramýþ. (Oya Baydar öyle söylüyor.)
Gördüðünüz gibi, Oya Baydar, meseleye, önce “fayda/zarar” baðlamýnda bakýyor. Sonra da, insanýn tüylerini diken diken eden bir soðukkanlýlýkla, cinayetten fayda devþiren/devþirecek odaklarý hatýrlatýyor...
PKK’ya da, bu cinayeti iþlediði için deðil, Erdoðan’ýn elini güçlendirecek bir eylem sergilediði için (daha doðrusu, “zamanlama hatasý” yaptýðý için) kýzýyor.
Bu haným bir sanatçý...
Bir romancý...
Romanlarýnda erguvanlardan, aþktan, tutkudan, insan sevgisinden söz eden bu haným, kendisine benzemeyenlerin ölümüne nasýl bu kadar “nesnel”, “soðukkanlý” ve “taktiksel” bakabiliyor?
Bu nasýl oluyor?
Sütun komþusu Murat Belge’nin buna bir cevabý var mý?