Kovboylar günah çıkarıyor

Hepimizin çocukluğunun unutulmaz filmlerinden bir kaçı kovboy filmleridir. O  çocuk aklımızla vahşi kızılderililerin kovboylar tarafından teker teker avlanmalarını alkışlardık. Tek biz mi bütün dünya bu filmleri alkışladı. Hatta İtalya gibi ülkeler Spagetti Westernler yaptılar ve dünyaca ünlendiler. Hollywood 1940’lardan itibaren hem kendi izleyicisine hem de dünya pazarına bu filmleri seyrettirdi. John Wayne’den Clint Eastwood’a, Lee Van Cleef’e kadar birçok isim kovboy filmleriyle ünlendiler. Tabii Hollywood yine Amerikan günahlarını örtmek için sinemayı bir silah gibi kullanıyordu. O vahşi kızılderililer Amerika’nın gerçek sahipleriydi. Üstelik hiç de beyazperdede seyrettiğimiz gibi vahşi değillerdi. 

Amerikalıların yerlilerin topraklarını, yiyeceklerini yok ettikleri gerçeği gibi. Bir de sesini çıkaranı katlediyorlardı. Göçmenlerin yaptığı katliamları bir yere koyalım, asıl ordu bu işin başındaydı. Ünlü ABD’li generallerin çoluk çocuk demeden katlettiği sivil yerlilerin kanları üzerinden taktıkları madalyalar ve ünlenen isimleri bizim seyrettiğimiz filmlere konu oldu. Bu hafta vizyona giren Vahşiler-Hostiles bu konu üzerinden gidiyor. Fakat yine iki yüzlülüğü elden bırakmıyor. İlk önce filmin konusunu kısaca yazalım. Film kendi halinde bir çiftçinin bahçesinde çalıştığı sahneyle başlıyor. Sonra uzaktan atlı bir grubun geldiğini görüyoruz. Çiftçi gelenlerin Comanchi olduğunu anlayıp hemen silahına davranıyor. Eşi ve üç çocuğunu kurtarmak için neredeyse intihar eder bir şekilde gelen kızılderililere saldırıyor. Yerliler ilk önce adamı öldürüp kafaderisini yüzüyor. Sonra da kaçmakta olan ailenin peşine düşüyorlar. Hemen iki kız oracıkta öldürülüyor. Anne kucağındaki bebekle yakındaki ormana dalıyor ama o sırada bebek de kurşunlara hedef oluyor. Rosalie elinde ölü bebeği bir kayanın altına saklanıp katliamdan kurtuluyor. Kamera bu katliam görüntülerinden sonra New Mexico’daki süvari kalesine dönüyor. Burada yüzbaşı Blocker ile tanışıyoruz. Azılı bir kızılderili avcısı olan Blocker’ın böyle davranmasının sebepleri hemen önümüze sürülüyor. Efendim zamanında kızılderililer ile savaşta midesinden bıçaklanmış, bir dolu arkadaşı da ölmüş onun için böyle kızılderilileri avlar hale gelmiş. Bir nevi savaş travması yaşayan bir adam. 1800’lerin sonunda zaten neredeyse bütün büyük kızılderili direnişi bitirilip halklar yok edildiği için Blocker gibi adamların da kullanım süresi dolmuş oluyor. 

ABD başkanı büyük bir alicenaplık göstererek kalan son birkaç esir reisin Montana’da yaşamalarına izin veriyor. Blocker’ın kalesinde yer alan eski şef Sarı Tüy ve ailesinin Montana’ya gönderilmeleri gerekiyor. Komutan biraz da Blocker’dan kurtulmak için bu görevi ona veriyor. Blocker can düşmanını serbest bırakma görevini kabul etmiyor ama emekliliği de yanmasın diye göreve çıkmak zorunda kalıyor. Yolculuk esnasında ailesi katledilen Rosalie grup tarafından bulunuyor. 

Yüzbaşı Blocker, çocukları ölen Rosalie ve anavatanlarına gönderilen eski şefle ailesi yolculuk sırasında dönüşüm yaşıyorlar. Vahşi Comanchilerden kurtulmak için birbirlerine tutunuyor ve insanlıkla tanışıyorlar. Yani Amerikan soykırımına bu kadar taraflı bakıp da güya günah çıkaran bir film seyretmedim. Filmdeki katliamları yapan Comanchiler bir grup sadist olarak gösteriliyor. Beyazların artıklarıyla beslenen ve yenilgiyi kabul eden şef ise bilge bir adam. Yalanlar sıra sıra...