Avrupa Konseyi Baþkaný Tusk, Twitter’dan “7 Mart’ta Türkiye ile özel bir toplantý ayarlayacaðýz” dedi.
“Ayarlanacak” toplantýnýn gündemi göçmenler ve AB beklentilerinin karþýlanmadýðýný savunuyor. Beklenti, göçmenlerin Türkiye’ye gelmesinin önlenmesi ama gelirlerse de Avrupa’ya geçmelerine engel olunmasý. Nasýl olacak bu diye sorulduðunda ise hala Türkiye’nin geçiþlere izin vermemesi ile sorunun halledileceði ifade ediliyor.
Bu arada, Avrupa’ya gelen göçmenlerin sadece Suriyeli olmadýklarý, giderek Afganistan, Pakistan, Ýran gibi farklý ülkelerden gelenlerin Suriyelilerin kullandýklarý koridorlara sýzdýklarý ifade ediliyor. Kýsacasý AB, kendilerinin Suriye’deki insanlýk dramý karþýsýnda bir þeyler yapmaya hazýr olduðunu ama Suriyeli göçmen görüntüsünde radikal Ýslami teröristlerin ülkelerine sýzmaya çalýþtýðýný ima ediyor.
Olabilir. Ancak durum böyleyse Türkiye neden bu insanlarýn kendisinde yýðýlmasýný istesin ki? Ayrýca kimse Türkiye’nin beklentilerinin karþýlanýp karþýlanmadýðýný kamuoyu önünde sormuyor. Bir yandan AB’nin Türkiye raportörü yaptýðý ziyaretle önceliðin Ankara deðil Diyarbakýr’da olduðunu gösteriyor, öte yandan çok büyük bir paraymýþ gibi hala 3 milyar Euro’nun pazarlýðý yapýlýyor.
Kasap et derdinde
Öte yandan Rusya, ABD ile ortak kararlarý doðrultusunda ilan edilen ateþkes hayata geçsin diye çabalýyor. Demek ki o kadar emin olmadan bir karar alýnmýþ. Rusya, sýrayla bir dizi ülkeyle görüþüp onaylarýný alýyor. Suudi Arabistan, Ýran ve Esad rejimi ile görüþüp ateþkes konusunda olumlu görüþlerini alan Rusya, Ýsrail ile de görüþmüþ.
Kamuoyuna yansýmadý, galiba Rusya bu konuda Türkiye’nin görüþünü merak etmiyor.
Ortada tuhaf durumlar var. Rusya, Ýran ve Suudi Arabistan ile görüþüyor; ama bunlar doðrudan savaþan devletler deðil ki ateþkes kararý onlarý baðlasýn. Demek ki Rusya aslýnda bu iki devletin vekalet savaþýný sonlandýrma amacýnda ve “uzantýlarýnýn” ateþkes yapmalarý için bu iki devletin talimat vermesini istiyor. Öte yandan, vekalet savaþýnýn doðrudan tarafý olmayan, Suriye krizinde “aktif” olarak ismi geçmeyen Ýsrail ile de görüþülüyor; ama Türkiye’nin ateþkes konusunda alacaðý tavýr konu edilmiyor.
Ýsrail’in görüþü önemli, zira bu ateþkes saðlanamazsa Suriye’de iþler tamamen çýðýrýndan çýkýp bölgeye yayýlabilir. Dolayýsýyla bir ucu Ýsrail’e sýçrar. Türkiye’ye sýçrayacak ayaðý da belli. Rusya, bu olasýlýðý yönetemez ve bugün iþbirliði yaptýðý ABD ile açýkça karþý karþýya gelir. Görüþme trafiðinin nedeni bu korku gibi.
‘B Planlarý’
AB ve Rusya-ABD ortaklýðýnýn beklentileri ortada; ancak gerçekleþme olasýlýklarý açýk deðil. Bu nedenle AB göç konusunda, diðerleri de Suriye konusunda birer B planý hazýrlamýþlar.
AB, göçmenler için Balkanlar’da bir göç yolu oluþturmayý planlýyor. Bu, göçmenlerin Balkanlar’da durdurulmasý ve geçiþ yoluna “kýyýsý olan” devletlerin dar bir koridor ve kamplar oluþturarak insanlarý burada tutmasý demek. Bu yolla hem Türkiye’ye para verilmesi, hem zirveler yapýlmasý, hem de müzakere baþlýklarýný görüþmeye gerek kalmaz. Balkanlardaki ülkeler AB’den sayýlmýyor ya da razý olacaklarý düþünülüyor herhalde. Ama mesele bu deðil; mesele Türkiye’yi beklentilerine razý etmekte.
Öte yandan ABD ise ateþkes saðlanamaz ise Suriye’nin bölüneceðini ve bunu da bizzat kendilerinin dizayn edeceðini açýklýyor. B planý bu. Yani ABD, Rusya’ya “istikrarý saðladýn saðladýn, olmadý ben gelir baþka türlü saðlarým” diyor.
Rusya ile ABD dünya haritasýný tartýþýrken AB’nin Balkanlarý öncelemesi, AB’nin ne denli küresel bir vizyonu olduðunu göstermeye yetiyor.