Soðukkanlý konuþalým, artýk bu analize kamuoyunun ve kendilerini “siyasetin nefret cepheleþmesine” kaptýrmýþ yazar-çizer takýmýnýn ihtiyacý var.
1. Yaþanýlan olaylar, Türkiye’nin, bir “üst akýl” tarafýndan yönlendirilen, devletin “ordu dahil” en hassas noktalarýna yerleþtirilmiþ bir çeteyle karþý karþýya olduðunu gösteriyor. Bu yapý, Balyoz, Ergenekon, devamýnda Ýstanbul ve Ýzmir Casusluk Davalarý’nda aldýðý görevde, siyasete vermeye çalýþtýðý “vesayete son veriyorum” mesajýyla kendini gösterdi.
Oysa, 17-25 Aralýk sonrasý ortaya çýkan tablo, yapýnýn, “üst akýl” tarafýndan esas olarak “meþru siyasi otoriteye” karþý, emir-komuta zinciri içinde gelecek bir “askeri müdahaleyi” tetiklemek amacýyla kullanýldýðýný ortaya koydu.
Erdoðan, Davos’ta, 4 Þubat 2009 günü Peres’e “one minute” dedi. TSK’nýn “Kozmik Odasý”na düzmece bir gerekçeyle 2009 Aralýk ayýnda girildi. “Üst akýl” o odada bulacaðý her þeyin 24 saat içinde yok olacaðýný çok iyi biliyordu. Amaç, meþru siyasi otorite ile Genelkurmay’ý karþý karþýya getirecek bir adýmdý. Siyasi otorite bunu gördü, kurmaylar gördü. “Üst akýl”, TSK’nýn Soðuk Savaþ yýllarýndan gelen refleksine göre planlamasýný yapmýþ, savcýnýn kararýnýn bir “askeri müdahale tetikleyicisi” olacaðýný düþünmüþtü. Olmadý.
Ama plan devam etti. Ýki büyük kýrýlma noktasý daha yaþandý. TSK’nýn gözbebeði bir orgeneralin, dönemin Harp Akademileri Komutaný Bilgin Balanlý’nýn en üst düzey siyasi makamdan gelen uyarýya raðmen tutuklanmasý, siyasi otorite ile bu yapýlanma arasýndaki köprülerin atýldýðý, taraflarýn kendi mevzilerini kazmaya baþladýðý andý. Yapý, siyasi otoritenin savunmasýný düþürmek için bir hamle daha yaptý, Genelkurmay eski Baþkaný Ýlker Baþbuð’u, bu kez kapalý kapýlar ardýnda deðil, kamuoyu önünde gelen uyarýlara raðmen Silivri’ye aldý. “Üst akýl”, þah-mat demiþti, beklediði “müdahale” yine gelmedi. Belki de Baþbuð, Kozmik Oda kýþkýrtmasýnda kendisinden beklenilen refleksi göstermemenin bedelini ödüyordu.
Bütün bu süreçte “üst akýl” doðrultusunda hareket eden yapýnýn en önemli destekçisi, “TSK’yý hareketsiz kalmak, ordu üst yönetimini siyasi otoritenin yandaþý olmakla” suçlayan liberal/sol kanat/ ulusalcý yazarlar oldu. Yazýlanlar, ordu üst yönetimini hedef alýyormuþ gibi gözükse de, esas olarak karargahlardaki subaylarý hedefliyordu. Ordu, disiplinini korudu, içindeki çatlak seslere izin vermedi.
Ayný ekibin son hamlesini Þah-Fýrat Operasyonu sonrasý bir kez daha gördük. Orduyu açýkça, “vatan topraðýný korumaktan aciz” bir görüntüye sürükleyerek, emir-komuta zincirinde kara delik açmaya çalýþýyorlar.
“Ulusal gücün” yeniden þekilleniþi...
2. Yapýyý kullanan emperyalistin birden çok hedefi vardý: Meþru siyasi otoriteye karþý “müdahale” tetiklenmese bile, Doðu Akdeniz’de askeri belirleyici rol oynayan Türk Hava ve Deniz Kuvvetleri’nin kolunu-kanadýný kýrmak. Bunu kýsmen “Kartal’ýn kafasýný kopararak” baþardýlar. Ama TSK’nýn çok güçlü kurumsal kimliðini unuttular. Bu kimliði Kobani ve devamýnda Þah-Fýrat Harekatý’nda gördük. Siyasi otorite-TSK iþbirliði, memleketin baþýna büyük iþ açma potansiyeline sahip þifresi dýþarýdan kurgulu kumpaslarý boþa çýkarmayý baþardý.
“Üst akýl” ve içimizdeki iþ birlikçilerinin ýskaladýklarý bir baþka geliþme 2010-2014 sürecinde yaþandý, “ulusal güç” kavramlamasý yapý deðiþtirdi. Soðuk Savaþ yýllarýnda kavram esas olarak “askeri” kimlik taþýyordu, emperyalist saldýrý ordunun, sýrtýný halkýn yüksek desteðine dayamýþ siyasi otorite ile iþbirliði içinde bu kavramý yapýlandýrmasýna neden oldu. “Dýþ tehdit”i yüksek algýlayan her ordu, meþru siyasi otorite üzerinden sýrtýný ayný desteðe vermek zorundadýr.
Yaþanýlan kýþkýrtmalar zinciri, TSK bünyesinde “TC’nin üst aklýna” çarpýnca, ayný güç bu kez, polis-adalet sistemi üzerinden benzer bir darbeyi gerçekleþtirmeye kalktý. “Nafile” bir giriþim olduðu ilk günden belliydi, çünkü, Türkiye zaten, ulusal güç kavramýný sivilleþtirerek gereken önlemlerini almýþ, bu hamleyi bekliyordu. Devamýnda Silivri boþaldý, boþalan yerlerde þimdi baþkalarý bulunuyor.
“Kozmik Oda” tartýþmasýnýn neden köpürtüldüðünü biliyorum. Genekurmay’a bünyesindeki ayný yapýnýn elemanlarýný 30 Aðustos’ta “temizleme” þansý býrakmamaya çalýþýyorlar. Oysa Gölcük’teki o sahte CD’lerin korumalý odada bulunmasý, davalarda “gizli tanýklýk” edenlerin gerçek kimliklerinin ortaya çýkmasý, örneðin Bilgin Balanlý Harp Akademileri’nden uzaklaþtýrýldýktan sonra oralara kimlerin sýzdýðýnýn belirlenmesi, MÝT TIR’larýna yapýlan operasyonun TSK cephesinin aydýnlatýlmasý, Türkiye’nin “ulusal güvenlik riskleri” açýsýndan hayati önem taþýmaktadýr.