Kraliçe’nin çok zor sorusu

Bu pazar günü yazýlarýný cumartesi günü yazarken doðal olarak bu hafta ne olmuþ diye bakýyorum. Bazen bana çok þaþýrtýcý geliyor; bütün bu olan bitenden sonra yarýn olabilecekleri nasýl göremeyiz diye içimden geçiriyorum.

Ýngiltere Kraliçesi, krizin tüm sarsýntýsýnýn hissedildiði 2008 sonu, Ýngiltere’nin en ciddi iktisat okullarýndan biri olan London School of Economics’i (LSE) ziyaret eder. Kraliçe krizin tam ortasýnda LSE’ye gelirse ne sorabilir? Ve sorar: ‘Nasýl oldu da hiç biriniz bu krizin bu denli derin ve ne zaman geleceðini öngöremediniz?’ Tabii içinde bir ‘azarlama’ tonu da taþýyan bu soru LSE akademisyenlerine ve diðer British Academy mensubu iktisatçýlara çok koyar. Tam altý ay sonra, British Academy imzasýyla cevap verirler; David Harvey’in aktardýðý cevap aynen þöyle:

‘Majesteleri, özet olarak, krizin zamanlamasýný ve kapsamýný ve ciddiyetini öngörme ve ortaya çýkmasýný engelleme konusundaki baþarýsýzlýk, birçok nedeni olmakla birlikte, esas olarak, hem bu ülkede, hem uluslararasý alanda, birçok parlak insanýn kolektif hayal gücünün bir bütün olarak sisteme yönelen riskleri anlama konusundaki baþarýsýzlýðýydý.’

Buradaki ‘kolektif hayal gücü’ tanýmlamasý çok önemli. Hayal gücü, tahayyül þüphesiz bir dünyayý anlama becerisinin sonucudur. Dünyayý anlama becerisi ise bilgi ve ideoloji ayrýmýný yaptýðýnýz zaman sizin olacak bir zihinsel kavrayýþ yeteneðidir. LSE’deki iktisatçýlarýn Kraliçe’den yedikleri fýrçayý ancak altý ay sonra özür dileyerek yanýtlamalarý þüphesiz-itiraf ettikleri gibi- kolektif bir zihinsel kavrayýþ sorunu ile malul olduklarýný gösterir.

Son 50 yýl iktisat teorisi neoliberal saçmalýklarla, Keynes’in devletçiliði arasýnda gidip geldi. Bunlarý anlatan ‘iktisatçýlar’ da bütün bu eskimiþ masala, matematikçilerden çalýp çýrptýklarý modelleri katarak yola devam edeceklerini sandýlar. Ama olmadý iþte; yedikleri fýrçaya ancak altý ay sonra cevap verir hale düþtüler sonunda.

Keynes, Marx’ý okumadýðýný söylemiþ, üstelik bunu bir kaç kere tekrar da etmiþtir; tabii ki burada bir aþaðýlama var. (Bana göre Keynes, kendisinin de dediði gibi, uzun dönemde öldü ama Marx yaþýyor) Ancak Keynes’ten daha ciddi bir Keynesyen iktisatçý olan J.Robinson, Marx’ý çok iyi biliyordu ve Marx’ýn kapitalizmin eleþtirisi olmasýydý Keynes’in pek iþe yarar bir þeyler üretemeyeceðini de anlatmaya çalýþmýþtýr.

Þimdi bu batýlý burjuva iktisatçýlarýnýn ne olduðunu anlatmak için burayý doldurmak istemiyorum tabii; anlatmak istediðim baþka bir þey; bakýn, dünyanýn ortalama yüzde 3-4 aralýðýnda bir büyümeye geri dönebilmesi için 1.6-2 trilyon dolar aralýðýnda kârlý bir yatýrýma ihtiyaç olduðunu söyler Harvey. Bu 2030’da 3 trilyonu geçecek. Peki, þimdi hayal sýnýrlarýnýzý zorlayarak dünyanýn bu kilitlenmiþ haliyle bu kârlý (sürdürülebilir) yatýrým alanlarýný nasýl bulacaðýný düþünün. Hayalim, British Academy üyelerinden kötü bulamadým demeyin çünkü yok.

Dünyanýn 1973 krizini aþmasý için 420 milyar dolarlýk kârlý (sürdürebilir) yeni yatýrým alaný gerekiyordu bunu da ABD, Vietnam savaþý ve sonrasýnda devam eden Ortadoðu ve dünyanýn birçok yerindeki kargaþalarla silah, demir-çelik endüstrilerine aktardýðý petro-dolarlarla saðlamýþtý. Sonra bu, kalpazanlýða dönüþüp ‘future piyasalar’ gibi isimlerle devam etti ve krizden çýkýlýyor gibi oldu. Ancak durumu görüyorsunuz. Peki, þimdi, Ýsrail-Ýran’la baþlayacak savaþla kapitalizm bu iþin içinden çýkabilir mi; kan gövdeyi götürür ama artýk silah sanayinin arkadan itmesiyle dünyanýn paçasýný kimse toplayamaz. Savaþ çýkar mý çýkar ama þimdilerde bunun çözüm olmadýðýný bilen küresel bir akýl oluþtu. Bunun için Ýsrail’in Ýran’a saldýrmasý olasý ama zor.

Peki, nereye bakalým

O zaman þu LSE’li iktisatçýlarýn durumuna düþmemek için nereye bakmalý? 
1- Avrupa’daki zorunlu deðiþimi görmek lazým. Bunun için bu hafta baþlayan Fransa seçim süreci önemli.
2- Doðu Avrupa, Türkiye, Ortadoðu ve Afrika’nýn normalleþmesi ve bu coðrafyalarda bireysel, bölgesel, ülkesel eþitsizliklerin törpülenmesi ve buralarda yeni düzenleyici bir piyasanýn gerekliliðini görmek gerek.
3- Bu ‘yaratýcý yýkýmýn’ merkez ülkelerinden biri olan Türkiye’deki deðiþimi anlamak gerek.
4- Soðuk savaþýn sonuna kadar insanlýðý götüren temel ideolojilerin bittiðini görmek gerek.