Geçtiðimiz haftasonu Ýstanbul Dünya Forumu’na katýldým. Türkiye’deki atmosfer beni þaþýrttý: Fýrýncýsýndan gazete yazarýna, herkese göre mesele Suriye ile savaþa girilip girilmeyeceði deðil, ne zaman girileceði.
900 kilometrelik Türkiye-Suriye sýnýrýnda tansiyon yükseliyor. Recep Tayyip Erdoðan için yalnýz Esad rejiminin deðil; ABD, Suudi Arabistan ve Esad’ýn devrilmesini isteyen fakat savaþmaya isteksiz olan ülkelerin de baskýlarýyla, kendini ön cephede bulma riski söz konusu.
Karþýlýklý sýnýr ötesi atýþmalardan sonra Türk ordusu bölgeye tank ve uçaksavar füze rampalarý gönderdi. Öncesinde Türkiye, bir Suriye helikopterinin Suriye’deki bir sýnýr köyüne ateþ açmasýnýn ardýndan iki F16 görevlendirmiþti. Suriye ise hava sahasýný Türk uçaklarýna kapadý.
Türk parlamentosu askeri operasyon izni verdi fakat Erdoðan’ýn Suriye ile gerçek bir karþýlaþmadan siyasi olarak kazanabileceði pek bir þey yok. Ana muhalefet partisi CHP, Türk halkýnýn çoðunluðu gibi buna kati surette karþý. Savaþ ülkenin dikkat çekici baþarýsýna zarar verebilir ve 2050’de dünyanýn en iyi 10. ekonomisi olmayý hedefleyen Türk ekonomisini yýpratabilir.
***
Erdoðan, Suriye konusunda harekete geçmeyi “baþaramadýðý” için BM’yi azarladý ve durumu, Srebrenitsa katliamýyla karþýlaþtýrdý. BM barýþ gücünün binlerce Boþnak Müslüman’ý Sýrp askerlerinin eline býrakmasý, 8 binden fazla çocuk ve erkeðin katledilmesiyle sonuçlanmýþtý.
Çin ve Rusya, Esad’ý durdurma amacý taþýyan üç Güvenlik konseyi kararýný veto etti ve rejimi kararlýlýkla destekliyorlar. Moskova geçtiðimiz yýl Suriye’ye 1 milyar dolarlýk silah sattý fakat Türk diplomatlar yine de Rusya’nýn tutumunu yumuþatmaya ikna etmeyi umuyorlardý. Fakat önceki hafta Türkiye, Þam’a giderken hava sahasýna giren bir Rus yolcu uçaðýný rejime silah taþýdýðý gerekçesiyle indirdi ve iliþkiler gerildi.
Öte yandan kendi halkýna karþý uyguladýðý pervasýz þiddet ile en inatçýlarý dýþýnda tüm müttefiklerini kendinden uzaklaþtýran Esad’ýn kaybedecek bir þeyi yok. Dikkati ülkesindeki iç çatýþmadan uzaklaþtýrmak için, bölgeye yayýlacak bir savaþýn fitilini ateþlemenin peþinde bile olabilir. Eðer Esad, Sünni-Þii ayrýmýný körüklemek yerine Pan-Arap milliyetçiliði kartýný oynarsa, Türkiye’nin yalnýz kalma riski var.
Þam Þeytaný halen tehlikeli derecede akýllý bir strateji uzmaný. Temmuz’da Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerine fiili özerklik verdi ve Iraklý PKK savaþçýlarýnýn Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerine geçmelerine ve Türkiye sýnýrý boyunca üs kurmalarýna olanak saðladý. Bu hamle, Suriye Kürtleri’nin rejime destek vermesini garantiledi ve Türkiye için yeni bir tehdit yarattý.
Esad PKK’ya, uçaksavar silahlar ve 250 km menzilli, Ýran’ýn Fatih-110’unun kopyalarý olan M-600 balistik füzeleri saðladý. Suriye 2006’da da Ýsrail ile çatýþan Hizbullah’a M-600 füzeleri saðlamýþtý.
Türkiye þiddetten kaçan 100 binden fazla Suriyeli mülteciye sýðýnma verdi ve sýnýr boyunca BM kontrolünde bir ‘güvenlik koridoru’ oluþturulmasý fikrini ortaya attý. Benzer þekilde düþünen BM Özel Temsilcisi Lakhdar Brahimi, 3 bin kiþilik bir uluslararasý barýþ gücü kurulmasýný planlýyor fakat bunun için, Rusya ve Çin’in neredeyse kesinlikle veto edeceði bir Güvenlik Konseyi kararý gerekli.
Brahimi bölgenin baþlýca oyuncularý arasýnda gidip geliyor fakat baþarýya ulaþma þansý, Aðustos’ta istifa eden Kofi Annan’ýnkinden yüksek deðil.
***
Türkiye þiddet düþkünü komþusuna karþý gelirken, Suriye’nin sabýk müttefikleri göze batmamaya çalýþýyor. 100 ülkeli ‘Suriye’nin Dostlarý’ grubu, Temmuz’dan beri toplanmadý. Mýsýr Cumhurbaþkaný Mursi’nin oluþturduðu ve Türkiye, Mýsýr, Suudi Arabistan ve Ýran’ýn da dahil olduðu, ‘temas grubu’nun çalýþmalarý, Riyad ve Tahran arasýndaki anlaþmazlýklardan dolayý sekteye uðradý.
Türkiye, ‘kolektif savunma’ prensibine baðlý NATO’nun üye ülkelerinden. Anlaþmanýn 5. maddesine göre ‘eðer bir NATO müttefiki silahlý saldýrýya uðrarsa, ittifakýn tüm diðer üyeleri, bu þiddeti tüm üyelere karþý saldýrý olarak deðerlendirecektir.” Pratikte 5. madde sadece bir kez, 11 Eylül’den sonra uygulamaya geçirildi.
Suriye’nin Türkiye’ye saldýrmasýna karþý NATO’nun tepkisi henüz tam þekil almýþ deðil. NATO Genel Sekreteri General Anders Fogh Rasmussen geçen haftalarda, Ankara’nýn NATO’nun ‘birliði’ne güvenebileceðini söyledi. Fakat detaylar belli olmadýðý sürece, bu destek büyük ölçüde simgesel kalacaktýr. Rasmussen’in bahsettiði ‘mevcut planlar’, bu kriz için özel olarak hazýrlanan stratejilerden ziyade, genel ihtimaller üzerine.
Geçtiðimiz aylarda, Türkiye’nin bir baþka olasý silah arkadaþýna yaklaþtýðýna tanýk olduk: Mýsýr. Ankara, devrim sonrasýnda mücadele eden ülkeye iki milyar dolar borç verdi. Fakat Cumhurbaþkaný Mursi, ülkede büyüyen çalkantýlarla karþý karþýya ve þu anda dýþ politika ile ilgili önemli bir karar verecekmiþ gibi görünmüyor.
Aklýma eski bir Arap fýkrasý geliyor: Cesur bir adamýn liderlik ettiði kýzgýn bir kalabalýk, taþkýnlýklarýyla halký rahatsýz eden Kral’ýn evcil filini þikayet etmek için saraya yürür. Saraya yaklaþtýkça sayýlarý azalýr. Korkunç muhafýzlarýyla birlikte gelen kral neden öðlen uykusundan uyandýrýldýðýný öðrenmek istediðinde, devam edenler ölüm tehdidi karþýsýnda korkuya kapýlýrlar. Lider, korkak yoldaþlarýný cezalandýrmak ve onlara korkunun bedelini göstermek için Kral’a filin yalnýz olduðunu düþündüklerini söyler ve kraldan filine bir eþ bulmasýný rica eder. Ki fil tüm ülkeyi yavrularýyla doldursun.
-Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.