Kredi çetelerine dikkat!

Gün geçmiyor ki ülkemizde yeni bir dolandırıcılık hikâyesi basına yansımasın.

Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen Çiftlikbank türevli çok sayıdaki ‘Saadet Zinciri’, ‘Ponzi’ ve ‘Piramit Sistemler’ dolandırıcılığın boyutlarını gösterdi.

Bugün ben de farklı bir dolandırıcılık yöntemini yazayım istedim. Esasında çok daha yeni ve farklı bir dolandırıcılık yöntemi, gazetelerde kısacık yer aldı ama gündemin yoğunluğunda kayboldu. Son zamanlarda sosyal medyada, otobüs duraklarında, cadde ve sokaklarda velhasıl neredeyse tüm yaşam alanlarımızda “hızlı kredi çıkarılır, kefil yok” gibi çok sayıda reklama maruz kalmaktayız.

İşin aslını araştırdığımızda ortaya çok vahim bir tablonun çıktığını görüyoruz. Kredi çetelerinin işsizlere, hırsızlara, uyuşturucu bağımlılarına, dilencilere ve sabıkalı olan kişilere sahte Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) hizmet belgesi düzenledikleri ve ihtiyaç kredisi kullandırıldığını gazetelerde okuduk. İşin detaylarına baktığımızda, dolandırıcılık çetesinin bazı kamu görevlileri ve banka çalışanları ile işbirliği yaparak kredi çıkarttıkları görülüyor.

SGK Müfettişleri tarafından yapılan inceleme ve soruşturmalarda; sahte tanzim edilen belgelerle bankalardan milyonlarca TL krediler çekildiği, kredilerin işsiz güçsüz kişiler adına çekilmesi nedeniyle neredeyse tamamının batık durumda olduğu, adlarına kredi çektirilen vatandaşların ise büyük bir borç altına girmekle kalmayıp, bankalar tarafından hacze ve yargı aşamalarında takibata uğruyorlar.

Başta İstanbul olmak üzere Adana-Mersin-Alanya-Eskişehir-Alanya-Bursa-Tekirdağ gibi büyük illerde bu kredi çetelerinin yoğun olarak faaliyet gösterdikleri anlaşılıyor.

Dolandırıcılık yöntemi araştırıldığında sahte belge hazırlama işlemlerinin büyük bir profesyonellik içinde yapıldığı, çoğunlukla tesadüfi hatalara bağlı olarak ortaya çıkarıldıkları görülüyor.

 

Sistem nasıl çalışıyor?

Peki bu dolandırıcılık sistemi nasıl çalışıyor?

Örgütler yurdun değişik illerinden genellikle işsiz, parasız ve kredibilitesi olmayan kişileri tespit edip, onları kolay banka kredisi çıkartma vaadiyle ikna ettikleri, anlaştıkları bu kişilerden önce nüfus kağıdı fotokopisi ve e-devlet şifrelerini alarak banka kredisi için gerekli SGK-Maliye evraklarını tanzim ettikleri, hatta çoğu durumlarda kişiler bizzat olmadıkları halde MERNİS adreslerinin İstanbul’a nakledildikleri görülüyor.

Örgütün mali müşavir üyeleri vasıtasıyla hazırlanan sahte SGK aylık prim ve hizmet belgelerinin bu Kurumlarda anlaştıkları memur personel vasıtasıyla yasal prosedürlere sokulmadan SGK sistemine yüklendiği, bu şekilde esasında bir çalışmaları olmamasına rağmen geçmiş tarihli olarak bu kişiler adına 6-15 ay gibi sürelerle yüksek ücretlerle SGK sisteminde çalışmış gibi gösterildikleri ve bu şekilde elde edilen hizmet belgeleriyle yüksek ücretle çalışan gibi maaş bordrosu verildiği, SGK hizmet dökümleri ile bu kişilerin çalıştığının bir ispat vesikası olarak bankalara yapılan kredi başvurularında uzun süredir çalışıyor görünmeleri ve ücretlerinin de yüksek olması nedeniyle bankalardan kolayca kredi çıkartılabiliyor.

Kredilerin bankalardan onaylanmasından sonra çete üyeleri çıkan kredinin yüzde 40-80 arasında bir kısmına el koydukları ve kalanını da kredi çıkartılan kişilere ödedikleri görülüyor.

Bu aşamadan sonra çete üyesi SGK memurları daha önce sisteme kaydettikleri kredi başvurusunda kullanılan çalışmaları/sahte hizmetleri sistemden sildikleri, dolayısıyla SGK’nın bu sahte işlemleri tespit imkânının ortadan kalktığı görülüyor.

***

 

Sahte hizmete dikkat!

Yapılan incelemelerde adlarına sahte hizmet girilen ve banka kredisi kullanan kişilerin tamamının mali bakımından borçlu, işsiz, uyuşturucu bağımlısı, hırsız ve kredi itibarlarının olmadığı dikkate alındığında, bu kişilerin kolayca ikna edildikleri anlaşılıyor.

Bu işlemler için kredi çetesiyle işbirliği yaptıkları, çetenin kredi temini için aynı zamanda bankalarda çalışan kişilerle, kamu görevlileriyle ve muhtarlarla da işbirliği yapması konunun önemini artırıyor.

Bu olaylardan en büyük zararı kendi istekleri ile bu örgüt ile işbirliği yapan kişiler çekiyor. Bu kişilerin her ne kadar ödeme kabiliyetleri olmasa da bundan sonraki yaşamlarında ciddi risklerle karşı karşıya kalıyorlar. Bu kişiler hem bankalar tarafında mali olarak takip edilmekte ve hem de yargıda ceza davalarına muhatap olabilmektedirler.

Bu işlemlere rüşvet karşılığında tevessül eden başta SGK, Maliye, Nüfus Müdürlükleri gibi kamu kurumlarında çalışan devlet memurları ise hem işlerini kaybetmekte, hem de savcılıklara haklarında suç duyurusunda bulunulduğundan hem de yargıda ceza davaları ile karşılaşmaktadırlar.

Bizden uyarması, aman “hızlı kredi çıkarılır, kefil yok” gibi yeni nesil dolandırıcılıklara itibar etmeyin.