Kreþ meselesi, hatta belki de sorunu ülkemiz Türkiye’de yeterince iyi anlaþýlmýþ bir konu pek deðil.
2002 öncesi mesele çok daha vahim boyutlarda idi, özellikle Hüseyin Çelik’in Milli Eðitim Bakanlýðý döneminde kreþ meselesinde belirli bir mesafe aldýk ama hem oransal açýdan (nicelik) hem de nitelik bakýmýndan hala olmamýz gereken noktanýn çok gerisindeyiz.
Eþitsizlik meselesi her toplumun meselesi ama bizim ülkemizde durum belki biraz daha da belirgin.
Toplumsal eþitsizliklerle mücadelede çok yöntem var ama bunlarýn muhtemelen en baþýnda da kreþ adý verilen kurumun toplumsal eþitsizliklerle mücadelede etkinliðinin iyi deðerlendirilmesi geliyor.
Kreþ kurumunu iyi düzenleyen, etkin çalýþtýran ülkelerin küresel rekabette çok belirgin bir öne çýkma durumu var.
Baþka bir ifadeyle 2010’lu senelerde daha çok çocuðunu, daha nitelikli kreþlere gönderebilen ülkeler 21. Yüzyýlda çok daha rekabetçi yani daha zengin, daha müreffeh ülkeler olacaklar.
Fransa’da yapýlan bir araþtýrmaya göre (Terra Nova grubu) zengin ya da daha az fakir bir aileden gelip kreþe de gidebilen bir çocuk dört yaþýna kadar fakir ve kreþe gitmeyen bir ailenin çocuðuna oranla tam otuz milyon daha çok kelime duyuyor; bu otuz milyon kelimeye mükerrerler de dahil doðal olarak.
Daha çok kelime, daha çok dýþ uyaran çocuk için daha yüksek bir genetik olmayan zeka demek, bu biliniyor.
ABD’de 1962 senesinde Ypsilanti kentinde yapýlan bir çalýþmada 3-5 yaþ arasý ve nispeten fakir ailelerden, mahallelerden gelen çocuklar üzerinde bir araþtýrma yapýlýyor, bu çocuklara çok özel bir kreþ programý uygulanýyor ve ayný çocuklar, fakir ailelerin bu çocuklarý kýrk sene izleniyorlar ve bu çocuklarýn yaþam baþarýlarý, geldikleri yerler 1962’de ayný kötü koþullarda yetiþen çocuklara oranla, ortalama olarak, mukayese edilemeyecek kadar yüksek oluyor.
Benzer bir çalýþma 1972’de yine ABD’de Carolina’da Abecedarian kentinde fakir çocuklarla ilgili yapýlmýþ, kendilerine çok özel bir kreþ programý uygulanmýþ, bu çocuklar da kýrk sene izlenmiþler, sonuçlar açýklanýyor, bu çocuklar da hayatta, yaþama beraber baþladýklarý ayný fakir çevre çocuklarýna oranla yine mukayese edilemeyecek ölçüde baþarýlýlar.
2000 senesinde ekonomi Nobel ödülüne layýk görülen James Heckman (Chicago Üniversitesi) en rantabl ekonomik yatýrýmýn eðitim ve özellikle de kreþ eðitimi olduðunu gösteriyor.
Daha iyi, daha hakkaniyetli bir ülkede yaþamak istiyorsanýz, kalýcý bir hakkaniyet hedefi için ilk yapýlmasý gereken iþ muhtemelen fakir ailelerin çocuklarýna bir pozitif diskriminasyon-ayrýmcýlýk yapýp onlarý en iyi kreþlere, en iyi öðretmenlerin ellerine teslim etmek.
Fransa’da en fakir yüzde yirmilik nüfus kesiminin çocuklarýnýn kreþlerde bulunma oraný yüzde sekiz; Türkiye’de bu veriye de sahip deðiliz.
Üstelik bu kreþlerin niteliði daha zengin ailelerin çocuklarýný gönderdikleri kreþlere oranla çok daha kötü muhtemelen.
Böylece yine muhtemelen müstakbel eþitsizlikler yeniden, biteviye üretiliyorlar.
Kreþ herkes, her çocuk için þart ama kaliteli kreþler fakir ailelerin çocuklarý için çok daha fazla þart.
Kreþ meselesi çok büyük ölçüde bir yerel yönetim meselesi.
Bu konu bu günlerde Fransa’da çok konuþuluyor çünkü Fransa’da da bugün ve 30 Mart’ta iki turlu yerel seçimler yapýlýyor.
Fransa yerel seçimlere giderken kreþ meselesini tartýþýyor.
Biz neleri tartýþýyoruz!
Bu tartýþma düzeyi ve konularý farkýnýn faturasýný gelecek kuþaklar çok aðýr ödeyecek bizde.