Türkiye seçimini yaptý ama bu seçim, emperyalizmi tatmin etmiþ deðil, iki yönlü bir strateji ile karþý karþýyayýz. 1- Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý, ellerindeki bütün mekanizmalarý kullanarak kendi seçmeninden sert tepki toplayabilecek bir takým tercih tercihlere zorlamak, 2- Ýnce üzerinden yakalanan siyasi rüzgarý yükselterek Ýstanbul-Ankara belediye baþkanlýklarýný CHP’ye taþýmak.
Bunlarý “gelecek okuma” gayretkeþliði içinde söylemiyorum, neo-con/Siyonist lobinin Türkiye’ye karþý karargah olarak kullandýðý Washington’daki Demokrasileri Savunma Vakfý (Ýng:FDD)’de seçimden hemen sonra yapýlan paneldeki konuþmalardan çýkarýmla ifade ediyorum.
FDD, Ýsrail-BAE-Suudi Arabistan ittifakýnýn ete-kemiðe büründüðü bir vakýf, Katar hariç, Körfez emirliklerinin paralarýyla Siyonist stratejinin buluþtuðu bir yer, tabii ki, 17-25 Aralýk kumpasýyla, 15 Temmuz kanlý ihanetinin de planlandýðý bir vakýf...
Vakfýn Türkiye araþtýrmalarý biriminin baþýnda, dava arkadaþý Morton Abromowitz’ birlikte iki de bir “öyle ya da böyle Erdoðan gitmeli” yazýlarý döktüren Siyonist eski Ankara büyükelçisi Eric S. Edelman var. Edelman bu iþleri, FETÖ kaçaðý, CHP’nin Bursa eski milletvekili Aykan Erdemir ve Merve Tahiroðlu isimli þahýslarla yürütüyor. Derdim, paneldeki tüm konuþmacýlarla deðil, biri dikkate deðer.
Oklahoma Senatörü, James Lankford, kendini, dindar bir Amerikalý olarak tanýtýyor. Ülkesiyle ilgili bir yorumu dikkatimi çekti. Bizim anayasamýz bize özgürlüklerimizi vermez, bizim anayasamýz Tanrý’nýn bize verdiði özgürlükleri tanýmakla yetinir, diyor.
Bir evanjelik ve kendisi hakkýnda söylediklerinden anladýðýmýz kadarýyla, tipik bir “radikal Ýsevi”, yani bir tür “radikal Hristiyancý” olarak tanýmlanmasýnda bir hata olmayacaktýr.
Haliyle, Ýsrail hayraný… Amerikan-Ýsrail ittifakýnýn ortak güvenlik için yeterli olduðuna inanýyor, Trump’ýn Kudüs kararýný sonuna kadar destekliyor…
Türk savcýlarýn tutukladýðý Papaz Brunson’u ise, “rehine” kabul ediyor.
Yaptýðý konuþmaya göre, 24 Haziran’da demokratik bir seçim gerçekleþtirmedik, partisinin oylarý yüzde 42’ye düþmüþ, Meclis’teki çoðunluðunu da kaybetmiþ Erdoðan buna raðmen bir diktatör, Türkiye’nin de yeri geldiðinde NATO’dan atýlmasý gerekiyor!.. (Dünyada hangi diktatör, yüzde 52’yle foto-finiþ kaygýsý içinde seçim kazanmýþ, partisi de Meclis çoðunluðunu kaybetmiþ, bu þahýslara göre bunlar önemli deðil.)
Ýsrail’in kampanya ve talebi doðrultusunda F-35’lerin de Türkiye’ye verilmemesini, isteyen Lankford’un þu sözleri zaten her þeyi anlatýyor:
Bizim artýk gerçek kimliðini tanýmadýðýmýz, anlayamadýðýmýz bir müttefikimiz var, Türkiye. Orada tanýmlamakta güçlük çektiðimiz bir hükümet var. Onlarýn savrulup gitmesini istemeyiz, ama kiminle kalýcý dost olacaklarýna karar vermeleri konusunda zorlamalýyýz.”
Bu zorlamanýn merkezinde S-400 alýmýnýn iptal edilmesi var!..
Panelde yapýlan konuþmalardan Erdoðan’ýn Türkiye’yi yeniden NATO’nun sýradan uydusu haline getirecek adýmý atmamasý halinde kampanyanýn hýz kesmeden süreceði çok açýk. Aðýr abluka anlayýþý özellikle 2019 yerel seçimi öncesinde devreye girebilir.
ÝKÝ SALDIRIYA DÝKKAT: 1- Kýlýçdaroðlu gidici gözüküyor, “üst akýl” Ýnce ile yeni bir kurgu peþinde, hedef, Ýstanbul’u CHP’ye almak, 2- AK Parti-MHP ittifakýndan çok rahatsýzlar, bozmak için yeni kýþkýrtmalara hazýr olun.
Panelin tamamý için: http://www.defenddemocracy.org/events/results-of-erdogans-snap-election-gambit-implications-for-us-turkey-relat/