Ülkeler ‘hak ettikleri’ için mi krize girerler, yoksa ‘sonradan yapýlan yanlýþlarla’ mý? Sorunun genelde yapýsal olduðu kabul görür. Yani taa kökte-temelde bir arýza vardýr ve onun üzerine inþa edilen binada zamanla çatlaklar oluþur ya da daha kötüsü olur.
Euro Bölgesi’nde kalýcý, sistemik ve trajik bir kriz olduðunda ýsrarlýyýz. Bu krizin bu sýralar yatýþmýþ gibi görünmesi, çölde seraptýr. Kriz belki bono faizinde ya da borsada görülmüyor, ama toplumda ve canlý olan herþeyde kriz var. Euro Bölgesi’nin en yaralý ülkeleri, Akdeniz kýyýsýndakiler. Yunanistan’dan Ýspanya’ya uzanýyorlar. Güneyliler’de iþsizlik can yakýyor. Genç iþsizlik ise yüzde 50-60’ý bulmuþ... Genç iþsizliðin ‘düþük’ oraný yoktur ve her oraný zararlýdýr. Ýþsizlik yanýnda, sosyal koruma sistemleri de yok oldu. Ýþsizlik maaþý, yoksulluk yardýmý hak getire. Herkes yoksul. Finansal kriz para basarak ve muhtelif hokkabazlýkla belki aþýlýr, ama insani krizi aþýlmaz.
Güneydeki ülkelerin daha ne kadar Euro iþkencesine katlanacaklarýný ibretle izliyoruz. Bu saate bile iyi dayandýlar. WSJ gazetesi geçen gün Arjantin’in dolardan nasýl çýktýðýný hatýrlayýp, Portekiz, Ýspanya, Ýtalya’ya bakýyor... Arjantin örneðine bakýnca, bu ülkelerin ekonomik daralmasý Euro’dan çýkma noktasýna ya geldi ya da gelmek üzere. Yunanistan çoktan geldi, geçti. Ve çýkýþ kimsenin beklemediði anda, rahatladýðý anda oluyor. Çünkü vaziyet, sürdürülemez...
Euro faktörünü, Yunanistan’da fuhuþun krizle son iki yýlda yüzde 150 arttýðýný gösteren New York Times yazýsýnda görüyoruz. Orada aç kalmamak için ‘5 Euro’ fiyat koyan bir kadýnýn trajedisi var. Fiyat 10-15 Euro’dan baþlýyor, ancak gece ilerledikçe düþüyor. Müþterilerin de krizden etkilendikleri yazýlmakta. Fuhuþla birlikte en ucuz ve en tehlikeli uyuþturucu maddeler de kullanýma açýlmýþ... Durum kötü. Ýntiharlar yüzde 26 yükselmiþ.
Yukarýdaki yapýsal soruna dönünce: Ýspanya siyasi hatalarla krizini derinleþtirdi. Ekonominin iþleyiþine devlet ya fazla müdahale etti ya da emlak balonunun yaratýlmasýný teþvik etti.
Devlet müdahalesinin maliyeti konusunda ilginç bir olay var: Ýspanya ‘dünyanýn en modern, en ileri denizaltýlarýný yapayým’ diye yola çýkýyor. Tanesi 530 milyon Euro’dan dört baba denizaltý yapýlýyor. Ama þimdi ufak bir sorun var: Denizaltýlarýn suya indikten sonra yüzmedikleri anlaþýldý.
‘Kardeþim adý üstünde, denizin altýnda dolaþacak zaten’ demenin bir faydasý yok: Gövdeler o kadar aðýr ki, suya inse, doðrudan deniz tabanýna oturacak. Yüzemeyecak kadar aðýr. Tuðla gibi denizin dibine gidecekler.
Meðer gövdelerde fazladan 100 ton aðýrlýk varmýþ. Bir fil ortalama 6 ton çekiyor... Denizaltýnýn mürettebatý, fil sürüsü... Yükü azaltmanýn yolu yok. Denizaltýlar tamamlanmak üzere. Bir çaresi, boylarýný uzatmak. Onun da metresi 7.5 milyon Euro... Aleti yüzdüreceðim diye 10 metre eklesen, gitti 75 milyon... Ve zaten boylarý 70 metre, daha da uzatýnca deniz altýnda deðil radar, çýplak gözle görülecekler. Yani rezalet kere rezalet... Ýmalatçý þirket, ‘Savunma Bakanlýðý’ndan gelen müdahalelerle projelerin sürekli deðiþtiðini’ söylüyor. Yani iþe dýþarýdan müdahale var. Þu da olsun, bu da olsun diye abartýnca, yüzemeyecek kadar aðýr denizaltýlar çýkýyor. Halbuki Ýspanya sikletine ve konumuna yakýþan iþlere girse, mesela turist aðýrlama iþine yoðunlaþsa daha baþarýlý olurdu. Üstelik bu denizaltý sevdasý 10 küsur yýllýk mesele... O zaman kriz yoktu ve Ýspanya para daðýtacak yer arýyordu: Ne yapalým? Çok þahane bir denizaltý yapalým... Evet eksiðiniz oydu!
Zamanýn nasýl deðiþtiðine son bir örnek: Ýspanya hükümeti Brezilya’dan rica etti, ‘Mühendislerimize iþ verin. Bizde iþsizlik fazla...’ Brezilya da önce -Arkadaþ sizin mühendisler Ýspanyolca bilir, biz malum, Portekizce konuþuruz- dedi... Ortam buz... Neyse sonra dil sorunu aþýlsa bile bu kez Brezilya -Kimde ne diploma var, denkliðe bakmamýz lazým- dedi... Yani o iþ de yaþ...