Ýktisadi krizlerin dibine doðru indikçe tablo netleþir. Karmaþýk analiz ve dolambaçlý, teorik yorumlardan uzaklaþýrsýnýz, zaten bunlar para da etmez. Örneðin þu an Avrupa’daki hatta dünyadaki durumu þu tek cümleyle açýklayabilirsiniz: Zenginler fakirlere -zorunlu olarak- kaynak aktarýyor. Kriz dengelerin bozulmasý ve yeni dengelerin tesis edilmesi sürecidir de.
Bu denge durumunu en uyanýkça anlatan Ýtalyan iktisatçý Vilfredo Pareto’dur (1848-1923). Uyanýkça diyorum, çünkü aslýnda bir aristokrat olan Pareto, tam rekabetçi dengenin, 20. yüzyýla gidilirken, kendiliðinden kurulamayacaðýný görmüþ, bu denge halinin, sonunda bozulacaðýný da aslýnda üstü örtülü biçimde anlatmýþtýr. Aristokrasi, hýzla yayýlan burjuvazi ve giderek yoksullaþan kitleler arasýnda kalan Pareto, ‘refah, hiç kimsenin durumunu kötüleþtirmeden bazý kiþilerin durumunu iyileþtirebiliyorsak -ancak- artmýþ sayýlýr ve þayet kimsenin durumunu kötüleþtirmeden bir kiþinin dahi durumunu iyileþtirme imkâný yoksa refah maksimuma ulaþmýþ sayýlýr’ diyerek sýnýflar arasýndaki haldeki -bozuk- denge halinin her zaman tercih edilmesi gereken en iyi durum olduðunu söylemiþtir. Bu Pareto’nun baþka marifetleri vardýr. Örneðin Mussolini faþizmine ilham kaynaðý olan seçkinci bir siyaset sosyolojisini de geliþtirmiþtir. Aslanlarýn iktidarý, eðer mutlak ve sürekli olacaksa, Aslanlar, muhalefetteki tilkilere ödün vermemelidirler. Esnek tilkiler, dengeyi bozmak pahasýna, baþka sýnýf ve katmanlara ödünler vererek iktidarý ele geçirebilirler. Bu, genel dengenin birilerinin refahýnýn azalarak bozulmasý anlamýna gelir ki, tabii ki istenmeyen bir durumdur. Ýþte yolculuðunun baþýnda bir liberal olan aristokrat Pareto’nun geldiði yer seçkinci bir faþizmin bataðýdýr. Þimdi burada aristokrattan liberal olur mu diye sormayýn, çok açýk, olmuyor, olmaz...
Aslýnda bu Pareto örneðini kapitalist sistem içinde dengenin var olan statükoyu korumak anlamýna geldiðini vurgulamak için verdik. Çünkü gelir daðýlýmýnýn alabildiðince bozuk olan bir ekonomide bir kiþinin durumunu düzeltmeniz halinde bile bina (denge) olduðu gibi çökebilir. O zaman yapmanýz gereken bir þey yok; var olar durum genel anlamda dengesiz bir durumdur ama dengesizliðin de bir dengesi vardýr bunu da sürdürmek gerekir. Bu krize kadar olan buydu. Zenginlerden yoksullara, zenginlerin durumunu bozmayacak, yoksullarýn da ölmemesini saðlayacak kadar kaynak aktarýldý ancak. Bu, Paretocu bir dengeydi ve býçak kemiðe dayanana kadar devam etti. Kriz denilen þey, zenginlerin yoksullara, kendi durumlarýný bozacak kadar, kaynak aktarmak zorunda kalmalarý durumudur. Þimdi bunu yapmamak için direniyorlar ve kriz bunun için uzuyor. Almanya bunun için Ýspanya’nýn kurtarma fonlarýndan yararlanýp ayaða kalkmasýný istemiyor. Çünkü kendi durumu bozulacak. Türkiye’de, geleneksel tekelci sermaye ve onun askeri oligarþisi, bunun için yýllardýr, kendilerine raðmen palazlanan yeni sanayici kesimlere ve onlarýn oluþturduðu yeni orta sýnýfa karþý çýktýlar, bu kesimleri, yaþam kaliteleri için tehdit saydýlar, haklýydýlar.
Ancak görüyorsunuz ki, öyle bir ana geldik ki, birileri kaybederken diðerleri kazanacak. Yani dengesizliðin dengesini de sürdüremiyorsunuz. Tabii ki bunu sürdürmek için faþizm bir yoldur ve bu yola baþvurulmuþtur. Ancak þu Avrupa’nýn haline bakýn, Ýspanya’da iþsizlik yüzde otuzlara gidiyor, özerk bölgeler tam baðýmsýzlýk diye ayaklanmak üzere. Almanya ise hala var olan dengeyi korumaya çalýþýyor. Çünkü tam Paretocu bir denge halini savunuyor. Güney Avrupa’nýn refahý artacak ama kendi refahý bozulacak. Peki, Almanya gibi ülkelerin, daha doðrusu bütün kuzeyin þu anki refahý güneyin yoksulluðunun üzerinde inþa edilmedi mi, þüphesiz evet... O zaman...
Hangi denge, hangi uygarlýk?
Avrupa’da kuzeyden güneye gelir aktarýlacak. Dünyada batýdan doðuya gelir aktarýlýyor. Bu çok açýk olarak, þu sýralar bir savaþa dönüþmeden var olan finansal kriz ve sistemin dinamikleri ile oluyor. Dünyanýn bütün üretim dengeleri deðiþiyor daha da deðiþecek. Þimdi bakýyorum da, bütün bu dengenin deðiþtiði, Ýhvan hareketinin, Hamas’ýn gelip de, Türkiye’de iktidar partisinin kongresinde, Ortadoðu için, Türkiye önderliðinde yeni bir yol haritasý çizdiði, ABD’nin, Ýsrail’e otur yerine dediði, Çin-ABD dehþet dengesinin, Çin halký lehine, neoconlar ve Çinli seçkinci bürokratlar aleyhine bozulduðu bir dünyada siz bütün dengeleri alt-üst ederek gelen bu doðunun, batýnýn demokrasi standartlarýnýn gerisinde bir uygarlýða adým atacaðýný söyleyebilir misiniz? Bunu gerçekten soruyorum, bu sorudan devam edeceðim. E. J. Hobsbawm’a da baþvurarak. Büyük tarihçiyi, insanlýk 95 yaþýnda yitirdi. Saygýyla anýyorum.