Krizin dış boyutu

17 Aralık’ta yolsuzluk operasyonuyla başlayan, kısa sürede dallanıp budaklanarak sistemik hale gelen kriz derinleşerek büyüyor. Bir kaç hafta içinde yolsuzluk, cemaat boyutlarına yenileri eklendi. Yakında dış boyutu da oluşacağa benzer. Görünen o ki HSYK’nın revizyonu da dahil krizi yönetmek için atılacak adımlar sorunun daha da derinleşmesine, yönetilemez hale gelmesine neden olacak.

Umarız yanlış varsayımlardan hareketle yanlış adımlar atılmaz, HSYK için yapılacak revizyon demokratikleşme, güç dengelerinin gerçek anlamda korunması, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi standartlarına uyulması yolunda olur. İlerleme Raporları’nın 23’üncü fasla ilişkin sayfaları iktidara yol gösterir de dünyada yargının yürütmenin kontrolüne girdiğine dair bir kanaat oluşmaz.

Unutmayalım ki küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz, her türlü etkiye ve tepkiye açığız. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü en az ne olduğunuz kadar önemli. Türkiye demokrasiden uzaklaşmış, otoriterleşmiş bir görüntü verecek olursa çok şey kaybeder, etkisi azalır, pazarlık gücü kalmaz. Çıkarlarını korumakta zorlanır.

***

Çünkü Türkiye’nin son 10 küsur yıldır gücü yarattığı emsalden kaynaklanıyordu. İslami referansları kuvvetli bir iktidar demokratikleşme yolunda adımlar atmakta, Avrupa Birliği’ne üye olmak için çaba harcamakta, sorunlarını çözmek için formüller geliştirmekte, çevresindeki sorunlar için çareler üretmekte, ekonomisini de iyi yönetmekteydi.

1 Mart 2003’de Amerika’yı hayal kırıklığına uğratmasına, 2008 sonundan başlayarak İsrail’le olan ilişkilerini germesine, Ermenistan ile bir türlü barışamamasına, AB’ye Kıbrıs konusunda diklenmesine, İran’a karşı otonom bir politika izlemesine, Mısır’da ve Suriye’de BM Güvenlik Konseyi’nin neredeyse tüm üyelerini karşısına almasına rağmen çıkarlarını koruyabildiyse bu emsal yüzündendi.

Eğer emsal yıkılırsa, Türkiye örnek gösterildiği ülkeler haline dönüşürse, sıradanlaşır ve yaptığı, yapmaya çalıştığı pek çok şeyin önemi kalmaz. Başkalarının aklını ve davranışlarını kontrol etmesi zorlaşır. O zaman da hakkında çok laf söylediğimiz “dış güçler” devreye girer, Türkiye’nin iç işlerine farklı biçimlerde karışmaya başladıklarını görürüz.

Yolsuzluk, mücadele edildiği ve önlemek için gerekli tedbirler alındığı sürece Türkiye’ye bakışı fazla etkilemez. Cemaat-AK Parti kutuplaşması da sıradan sosyolojik bir olay gibi görülebilir. Hatta bu olayların tartışmalı siyasi davalarda yeniden yargılanmaya yol açması demokratikleşme yolunda sıçrama vesilesi olarak bile yorumlanabilir.

Ama yargının hükümet tarafından kontrol edilmesi ve/veya kontrol ediliyor şeklinde algılanması, Türkiye’ye ve o Türkiye’yi yöneten AK Parti’ye bakışı köklü bir şekilde değiştirir. Ne de olsa demokrasinin olmazsa olmazlarından biri güçler ayrılığı ilkesidir. Bu ilkenin ihlali “milli irade” kavramıyla açıklanamaz. İki dünya savaşı sırasında Avrupa’nın yaşadığı tatsız deneyimleri akıllara getirir.

***

AB şimdiden endişelerini ifade etmeye başladı. İfade edilen endişeler ciddiye alınmazsa Gezi Parkı hatıraları, tarihten ve kimliğimizden kaynaklanan ön yargılar AB ile olan ilişkilerde çarpan etkisi yaratabilir, Türkiye akıllarda Rusya ve Ukrayna’dan bile daha farklı bir kategoriye indirgenebilir. Bu durum Kıbrıs sorununun Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak şekilde çözümünü dahi etkiler.

Kriz yanlış yönetilirse, yargı-yürütme dengesi bozulursa, Amerika ile olan ilişkilerin seyrinin değişmesi de kaçınılmaz hale gelir. Obama yönetimi biraz Noel mahmurluğundan, biraz da ne olup bittiğini tam olarak anlamak istediğinden Türkiye’de yaşananlara karşı mesafeli durmuş, büyükelçisine yöneltilen eleştirilere rağmen sessiz kalmayı seçmiştir. Ancak bu sessizliğin sonsuza dek süreceğini düşünmek gerçekçi olamaz.

Türkiye’nin köklü bir şekilde değiştiğine, farklılaştığına, demokrasiden uzaklaştığına dair bir algı oluşursa Amerika tepki gösterecek, Türkiye’nin bu dünya devi ile olan ilişkilerini yönetmesi zorlaşacaktır. HSYK düzenlemeleri bu anlamda bir eşiktir. Yönetim sessiz kalsa dahi yakında Senato ve Temsilciler Meclisi Türkiye konusundaki endişelerini ifade etmeye başlayacak, lobilerin de etkisiyle tedbir almaya kalkışacaktır...