Krizleri yönetmek zordur

Sosyal bilimler anlatýsýnda “kriz” genellikle bir ya da birden çok kiþiyi, grubu ya da ülkeyi varlýðý açýsýndan tehlike arz eden bir duruma sürükleyen olaya verilen addýr. Türkiye’de hemen her türlü siyasi, soysal tartýþma kriz olarak adlandýrýlsa da krizler ciddi eþiklerdir. Kalp krizi gibi ölümcül olabilirler ya da 1962 Küba Füzeleri krizi gibi ülkeleri yok oluþun eþiðine sürükleyebilirler.

Krizlerin en büyük özelliði içinde yaþayanlarý, özellikle de karar verip krizi kendi çýkarlarý doðrultusunda yönetmeye çalýþanlarý baský altýna almasý, akýlcý kararlar vermelerini zorlaþtýrmasýdýr. Krizler sýrasýnda grup düþüncesi güçlenir, alternatif fikirlerin duyulmasý ve tartýþýlmasý zorlaþýr. Dayanýþma dürtüsü aklýn önüne geçer, hata yapýlmasý kolaylaþýr.

***

Krizlerde hýzlý karar verilmesi gerektiðinden hata payý daha da artar. Krizleri yönetmeye çalýþanlar bazen yakýn çevrelerinin kendilerine zemindeki gerçekleri doðru bir þekilde aktarmamasýndan, bazen ellerindeki imkanlarý abartmasýndan, bazen de salt varoluþsal dürtülerden ulaþmaya çalýþtýklarý sonuçlar açýsýndan yanlýþ kararlar verebilirler. Yapýlan araþtýrmalar zaman baskýsýnýn bu eðilimi güçlendirdiðini göstermiþtir. 

Krizleri yönetmek zorunda olanlarý bekleyen en büyük tehlikelerden biri de saflarýný sýklaþtýrmak amacýyla kullandýklarý dilin akýllarýný rehin almasý, stratejilerini belirlemesidir. Seferberlik ruhuyla ortaya atýlan iddialar belki kendi saflarýnýn bir süre için sýklaþmasýna yol açar ama bu iddialar ispatlanamazsa, daha sonra iddia sahibini yorar, üstüne ek külfet olarak kalýr.

Böylesi iddialar karþýlarýndaki cephenin geniþlemesine ve ayný zamanda krizin derinleþmesine yol açar. Sorunlarýna müdahil olan aktörlerin sayýsý ve müdahalelerinin niteliði deðiþir. Krizin özünü oluþturan güven bunalýmý derinleþir. Cenahta yeni kýrýlmalara ve kopmalar olur. Kriz siyasi olmaktan çýkar, sistemsel hale gelir. Sokaða taþar. Sorunun yönetilmesi imkansýzlaþýr. Üçüncü taraflarýn müdahalesine ya da hakemliðine ihtiyaç doðar. 

Unutmayalým ki, bugün Türkiye’nin yaþadýðý krizin kriz olmasýnýn nedeni ortaya atýlan iddialarýn kimin tarafýndan atýldýðý deðil iddialarýn doðurduðu güven bunalýmýdýr. Bu güven bunalýmý aþýlamadýðý, ortaya atýlan suçlamalar cevapsýz kaldýðý sürece ortaya atanlarýn kimliði ve niteliði üstünden yapýlan tartýþma krizin aþýlmasýna yardýmcý olmayacaktýr.

Yapýlmasý gereken yöneltilen tüm suçlamalarýn doðru olmadýðýnýn makul açýklamalarla ispatlanmasý ya da yargý süreci bitene kadar sabýrla beklenmesidir.

AK Parti iktidarý güven bunalýmýný aþmak için kendini yenilemek ve hukuka her zamankinden daha çok dayanmak zorundadýr.

Gerekçesi ne olursa olsun aksi yönde atýlacak her adým krizin derinleþmesine, güven bunalýmýnýn kökleþmesine, istikrarýn ve hatta iktidarýn korunmasýnýn zorlaþmasýna yol açacaktýr. Yolsuzlukla itham edilen bakanlarýn geç de olsa istifa etmesi, neredeyse yeni bir hükümetin kurulmasý demokratik teamüllere uygundur, ancak belli ki krizin aþýlmasýna yetmeyecektir.

***

Umarýz krizin aþýlmasý için akýl ve saðduyu hakim olur, kriz yönetimi tekniklerinden ve diðer demokratik ülkelerdeki emsallerden dersler çýkartýlýr. Devlet içinde paralel yapýlara iliþkin tedbirler hukuk içinde alýnýr. Çünkü Türkiye’nin de iktidarýn da istikrara, birikmiþ sorunlarýna çözüm üretmeye ihtiyacý var. Kürt sorununun, Suriye sorununun, Kýbrýs sorununun, ekonominin daha fazla gerilime ve krize tahammülü yok.

Bizim Amerika’yla, Ýsrail’le iliþkilerimizi germemiz deðil var olan sorunlarýmýzý çözmemiz gerekiyor. Hukukun sýnýrlarýný zorlayan müdahalelerle, sorunlara koyduðumuz yanlýþ teþhislerle, baþka ülkeleri hedef alan açýklamalarla krizimizi derinleþtirsek, bu sorunlardan hiç biri çözülemez. Türkiye istikrarýný, dünya siyaset sahnesindeki aðýrlýðýný kaybeder. Böylesi bir kaybýn sonuçlarý da hepimiz için aðýr olur.