"Kek kuantumu yendi" diye sitem etmiþti, Memleket Partisi Genel Baþkaný Muharrem Ýnce. Cumhurbaþkanlýðý seçimini kaybetmesinin sebeplerinden birinin bu olduðunu söylemiþti. Ya da daha hakkaniyetli bir tespitle, "Kek kuantumu yendi" diye sitem etmiþ, bir anlamda millet bizim deðerimizi anlayamýyor mesajý vermiþti.
Benzer bir durum CHP'de çok yaygýn aslýnda. Millete "Bidon kafalý, makarnacý, göbeðini kaþýyan adam" yaklaþýmýyla bakanlar hep ayný hatalarý yaparak farklý sonuçlar almaya çalýþýyor. Oysa Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn vizyonunu "Kek"e indirmek gerçek anlamda bir haksýzlýk.
Zira kek daðýtýlan millet Kütüphaneleri çocuklar, gençler için önemli bir buluþma noktasý oldu. Ders çalýþýyorlar, sýnavlara hazýrlanýyorlar, molalarda sosyalleþiyorlar. Sadece Fatih Kütüphanesine üye olan genç sayýsý 250 bin kiþi.
Neyse sözü çok uzatmadan asýl meseleye gelelim.
Zira bu süreçte kek daðýtan Türkiye'nin kuantumu da ihmal etmediði ortaya çýktý. Üstelik de sessiz sedasýz bir haber yapýldý geçti gitti. Çoðumuz farkýna bile varmadýk. Ýtiraf edeyim ben de tesadüfen fark ettim. Zira kýsýr tartýþmalarýn içinde boðuluyoruz bazen.
Oysa ASELSAN'ýn kuantum laboratuvarýnda yürüttüðü çalýþmalar kapsamýnda ilk kuantum entegre devreler ortaya çýktý. Yani uzun lafýn kýsasý, Türkiye kek de daðýttý, kuantum da çalýþtý, çalýþmaya da devam ediyor. KUANTAL, dünyanýn farklý yerlerinden davet alan Türkiye'den kuantum araþtýrmacýlarýnýn ülkede kalmasýný saðladý. Laboratuvar sayesinde yurt dýþýnda bu alanda çalýþma yürüten bazý Türk bilim insanlarý da ülkeye dönüþü gündemine aldý.
Muhalefetin esas göremediði mesele de bu.
PARÇALANAN YOLLAR
Asrýn Felaketi yaþandýðýnda havalimaný pisti yarýldýðý için, bazý yollar parçalandýðý için hükümeti yerden yere vuranlar olmuþtu. Hatta 'fay hattý geçen yere yol yapmasaydýnýz" diye akýl dýþý eleþtiriler de oldu. Ýþin ilginç yaný daha düne kadar muhalefetin eleþtirdiði Niðde otoyolu ekiplerin bölgeye ulaþýmý için can damarý oldu. Neyse depremde yollar parçalanýr mý parçalanmaz mý?
Fotoðrafta da görüldüðü gibi Japonya'nýn batýsýndaki Ýþikawa eyaletinde ve bu bölgedeki Noto Yarýmadasý kýyýsýnda meydana gelen depremlerde yollar paramparça olabiliyor. Yani mesele depreme dayanýklý yol yapmak deðil, deprem sonrasý ulaþýmý sürdürebilecek alternatifler üretmek... Burada dikkat çekici olan 7,6 büyüklüðündeki depreme raðmen can kaybýnýn bizimle kýyaslanamayacak kadar az olmasý. Yani "deprem deðil bina öldürür" gerçeði bir kez daha görüldü. Bu yüzden yerel seçimde herkesin tek gündemi olmalý "Kentsel Dönüþüm"...
Apartman tabutlardan bir an önce kurtulmalýyýz.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn açýkladýðý "Yüzyýlýn Dönüþümü Ýstanbul" projesi bu anlamda çok kýymetli. Umarým tez zamanda çok mesafe almak mümkün olur.
DÝREKSÝYONDA MAKYAJ
Bu fotoðrafý geçenlerde sabah trafiðinde çektim. Arkamdaki araçta bulunan hanýmefendi yolda tüm makyajýný yaptý. En azýndan zamanýný faydalý kullandý. Biz de o sýrada trafikte çýldýrmamaya çalýþýyorduk. Siz de farkýndasýnýz. Artýk emniyet þeridi ihlali, þeritlere kaynak yapmak, ters yoldan gelmek kentin rutini oldu. Yol verilmez alýnýr anlayýþý yaygýnlaþtý. Zira kenttin ana yollarýnda ortalama hýz 32 kilometre civarýnda, sabah-akþam iþ saatlerinde 20 kilometreye kadar düþüyor. Yani neredeyse tempolu bir yürüme hýzýndayýz. Yol gösteren akýllý cihazlar sayesinde daldýðýmý ara sokaklar da dahi artýk dur kalk gidiyoruz.
Ömrümüz trafikte geçiyor. Sinirler geriliyor. Sabýrlar zorlanýyor. Ve Ýstanbul bizi yýpratmaya devam ediyor.
Net olarak söyleyeyim; Ýstanbul'u yönetmeye aday olacaklarýn çantasýnda trafiðe çözüm planýyla gelmesi þart.
Elbette trafiði yüzde yüz çözmek mümkün deðil ama en azýndan akýcý bir trafik için çaba vermek mümkün. Ve tabii bir de otopark meselesi var. Onu da bir baþka yazýda kaleme alalým... Kalýn saðlýcakla...