10 yýldýr Türkiye televizyonlarýnda bir giriþimcilik programý yapýlýyor.
Bir fikrin mi var?
Bu programý yapan adam hem bir giriþimci, hem yatýrýmcý, hem de mentör. Giriþimciliðe ayný dönemlerde baþladýðým, tüm serüvenine tanýklýk ettiðim genç bir insan: Fuat Sami
Programda konuk ettikleri giriþimlerden büyüyenler, þubeleþenler, markalaþanlar, koca koca þirketlere dönüþenler oldu.
Programda Türkiye’nin en önemli iþ adamlarý iþ fikirlerini yorumlayarak satýr arasýnda izleyenlere iþletme okullarýnýn veremeyeceði dersleri verdiler.
Kalkýnma, geliþim, giriþimcilik gibi konularda Türkiye’nin ekmek, su gibi ihtiyaç duyduðu programlardan. Daha da fazla olmalý, sayýsý artmalý...
Ama konumuz bunlar deðil.
“Bir Fikrin mi var?” programýný 2 gündür duymayan kalmadý. Sebebi yarýþmanýn final bölümüyle ilgili çýkan bir haber.
Yalan bir haber.
Kuyruklu yalan bir haber...
“TRT'nin bilim yarýþmasýnda "organik hoþaf" adý verilen düz komposto, alzheimer çipini geride býrakarak birinci oldu.”
Meþhur fýkradaki gibi.
Ben bu haberin neresini düzelteyim?
- Bilim yarýþmasý deðil, giriþimcilik yarýþmasý.
- Düz komposto deðil ambalajlanmýþ, uzun ömürlü ve raflarda satýlmaya uygun organik içecek…
- Alzheimer Çipini geride býrakmýþ deðil, yani birinci deðil
- Ama ödülü alan da Alzheimer çipi deðil.
Ben bu yalan habere, bu ahlaksýz itibarsýzlaþtýrmaya maruz kalýp sosyal medyada paylaþým yapmýþ olsam, veyahut sadece inanmýþ olsam bile gider bu haberi yapan birGün, Sözcü, Diken gibi gazetelerin yakasýna yapýþýrým ve þöyle derim:
“Utanmýyor musunuz siz bizi kandýrmaktan, aptal yerine koymaktan, lazerle oynatýlan kedi gibi oynatmaktan”
***
AL GÜLÜM VER GÜLÜM
Ama kimse, o gazetelerin okuru olan hiç kimse gidip hesap sormayacak. Çünkü böyle, gizli, adý konmamýþ bir anlaþma var arada sanki...
“Ben sana yalan da olsa muhalif damarýný rahatlatacak, tatmin edecek haberler sunayým, sen de yalan da olsa paylaþ, çevrendeki insanlara ulaþtýr ki onlar da rahatlasýn.”
Bu çok tehlikeli bir anlaþma. Kandýrýlmak doðal olmamalý, aldatýlmak, yanlýþ yönlendirilmek utandýrmalý insanlarý.
***
NE YAPTINIZ?
Ben size söyleyeyim BirGün, Diken, T24, Sözcü ve diðer birkaç gazetenin editörü arkadaþ.
Ne yaptýðýnýzý söyleyeyim.
- 10 yýlýný bu ülkenin kalkýnmasý, giriþimciliðin geliþmesine adamýþ bir genç giriþimciyi yaptýðýna-yapacaðýna piþman ettiniz. Ya da buna azmettiniz.
- Televizyon kanallarýna “Aman abi boþver, giriþimcilik programlarýnda çýkan fikre çok saldýrý oluyor, biz liseli aþýk dizisinden þaþmayalým” dedirttiniz. Ya da buna azmettiniz.
- 23 yaþýnda gencecik bir gýda mühendisine, sýrf baþý örtülü diye milyonlarýn gözünün önünde linç çaðrýsý yaptýnýz. Kendi kitlenizi doyurmak için bu ülkenin pýrýl pýrýl bir gencine kýymaktan çekinmediniz.
Soruyorum!
Allah korusun, gencecik gýda mühendisi Kübra kardeþimiz bu toplumsal baskýdan bunalýp da intihar etse, yastýða baþýnýzý nasýl koyacaksýnýz?
Siyasi týrtýklamalar uðruna insanlarýn hayatlarýyla oynamayý, gerçeði eðip bükmeyi býrakýn.
Maðlup ama onurlu olmak çok daha saygýn, çok daha erdemli…
***
Organik , Ambalajlý Hoþaf fikri nasýl bir fikir?
Bir de hoþaf fikrini giriþimci olarak yorumlayalým.
Mükemmel bir iþ.
Dünyanýn doðal, organik ürünlere müthiþ paralar harcadýðý günümüzde hem serin, hem doðal, hem organik hem de ambalajlanmýþ ve marketlerde satýlabilecek bir hoþaf fikri gerçekten iyi.
Dibinde meyvenin katý tanelerinin olmasý müþteriyi fena halde cezbedecek bir detay. Düþünün, kimyasal meyve sularýný bile meyve þeklinde ambalajlara koyup satarken üreticiler, bu ürünün dibinde ürünün kendisi var. Gerçekten mükemmel.
29 Ocak 1892’de kurulan, 125 yýllýk bir içecek markasýný düþünelim. Hani en büyük olaný.
Bir formülle, gazlý, fazlasýyla zararlý bir içecek oluþturmuþ, 125 yýldýr bütün dünyaya milyarlarca þiþe satýyor.
Ne olur bizim hoþafýmýzý, bizim demirhindi þerbetimizi de giriþimciler çýksa ve dünyaca ünlü hale getirse?
Gurur duymaz mýsýnýz New York’da, Toronto’da, Viyana’da, Paris’te, Budapeþte’de, Brüksel’de markete girip orada Türk geleneksel içeceklerini ambalajlanmýþ olarak görsek, alsak, içsek?
Düne kadar yüzüne bakýlmayan sokak simitini bir Türk giriþimcisi alýp da ona bakarak hayaller kurmasaydý bugün yüzlerce þubesi olan bir dünya markasý çýkabilir miydi?
Kendimizden, bizden olandan, bize benzeyenden utanma kompleksimizi býrakalým.
“Onlar yapabilir, onlar Avrupalý, onlar Amerikalý, biz yapamayýz” hastalýðýný atalým.
Ha bir de…
Hoþaf deyince de önce bir durup düþünün.
Dalga geçmeden önce iyice bir düþünün.
Çanakkale savaþýnda varoluþ mücadelesi veren bu milletin evladý olan mehmetçiði unutmayýn.
Ve o kýnalý kuzularýn savaþ sýrasýnda aç uyumadýðý nadir günlerde karavanadan çýkan tek menüyü…
Kuru ekmek ve hoþaf…
Dalga geçmeden önce bir daha düþünün.
Memleketin gencecik, pýrýl pýrýl evlatlarýnýn hatrý yoksa sizde, bari hoþafýn olsun...