'Kucaklaþalým' diyorlar, 15 Temmuz hainlerinin avukatlýðýný yapýyorlar

Muhalif kesimlerin sürekli olarak toplumdaki kamplaþmadan yakýndýðýný görüyoruz. 

Genellikle toplumu Erdoðan’ýn gerdiðini düþünen bu kesimler, yeni bir hezimet yaþadýklarý 24 Haziran’dan sonra da “Artýk çok yorulduk, huzur istiyoruz. Erdoðan’ýn, bundan sonra 81 milyonun cumhurbaþkaný olmasýný bekliyoruz” diyorlar. 

Öte yandan Cumhurbaþkaný Erdoðan ise daha yeniden AK Parti Genel Baþkaný seçildiði gün “Ben yüzde 50 oy almanýn zorluðunu 2014 cumhurbaþkaný seçiminde ve 16 Nisan referandumunda gördüm. Yüzde 50 oy alabilmek için milletin tamamýný kucaklamamýz gerekir” diyerek, zaten siyasetteki tek rehberi olan “gönüllere hitap etme yöntemi”nin, yeni dönemde bir zorunluluk haline geldiðini ilan etmiþti. 

 

Hep “Kardeþlik Vakti” dedi

Nitekim Erdoðan, 24 Haziran sürecinde (her konuþmasýnda ayrý fitne tohumu eken rakiplerinin aksine), “81 milyonla helalleþmek istiyoruz. Bu topraklarda nefretin boy vermesine izin vermeyeceðiz. Bu yüzden ülkemizin dört bir köþesinde vakit kardeþlik vakti diyoruz” demiþtir. 

24 Haziran zaferinden sonraki “Balkon Konuþmasý”nda ise “Bu seçimin galibi 81 milyon vatandaþýmýzýn her bir ferdidir” ifadesini kullanmýþtýr. 

Yine Külliye'deki törende, “minyatür bir Türkiye” mesabesindeki katýlýmcý ve 50’den fazla ülke temsilcisinin huzurunda, “Sadece bize oy verenlerin deðil, 81 milyonun tamamýnýn cumhurbaþkaný olduðumuzun bilinciyle milletimize layýk olmaya çalýþacaðýz, bugün yeni bir baþlangýç yapýyoruz” demiþtir. 

 

Yine samimiyetsizlik...

Toparlarsak... 

Toplumdaki kamplaþmadan herkes þikâyetçi ve ayrýþmayý körükleyen referandum ve seçim süreçleri de geride kaldý. 

Adres gösterilen Erdoðan da, herkesin baþkaný olacaðýný söylediðine göre, bundan sonra herkesin kucaklaþtýðý; huzurlu bir ülkede yaþamamýzýn önünde hiçbir engel kalmamýþ demektir. 

Bu, Türkiye için büyük bir müjdedir. 

Çünkü birbirimize düþürülerek tökezletmeye çalýþtýklarý ülkemiz, bu fitnelerden kurtulacak ve kýsa süre sonra küresel bir güç olacak demektir. 

Acaba gerçekten öyle mi?

Keþke bu kadar basit olsaydý... 

Teþhis samimi tespitlere dayanmýyorsa tedavi hayaldir. 

***

Bu toplumsal problemin altýnda da samimiyetsizliðin yattýðýný, kamplaþmadan þikâyet edenlerin aslýnda kamplaþmanýn müsebbibi olduðunu görüyoruz. 

 

15 Temmuz ölçüsü

Bizi “ayrýþtýrmakla” itham edip sürekli “toplumsal buluþma”dan bahseden bu samimiyetsizler, önce durduklarý yere bakmalýdýr. 

Milleti, PKK ve FETÖ hainlerinin yanýnda buluþmaya çaðýrmak barýþ deðil, þehitlere ihanettir. 

15 Temmuz, satýlmýþ bir güruhun; Haçlý-Siyonist emperyalistler adýna iþgal teþebbüsüdür.

O gece hedef, iktidarý ele geçirmek deðil, Türkiye’yi iç savaþa sürüklemekti. 

15 Temmuz’a “darbe” demek, hýyanetin üstünü örtmektir. 

Bu hýyaneti, kahvesini yudumlayarak Hollywood filmi gibi ekrandan izlediði için “tiyatro” zanneden bir anlayýþýn Türk milleti ile ilgisi olamaz. 

Zaten bu zavallýlar onun için, o hainleri deðil de onlardan hesap soranlarý hedef alýyorlar. 

Bu FETÖseverleri kucaklamak, birlik-beraberlik adýna bir fedakârlýk deðil, millete ihanettir. 

*** 

15 Temmuz Türkiye için yeni kriterdir.

Bu kritere göre milliyetçiliðin ve vatanseverliðin tarifi yeniden yapýlmalý. Bu yeni tanýmýn dýþýnda kalanlarýn, çok merak ettikleri (!) “FETÖ’nün siyasi ayaðý”nýn ta kendisi olduðu millete ifþa edilmelidir.