Yýllarýn yapý ustasýnýn emeklilik çaðý gelmiþtir.
Patronuna iþinden ayrýlmak, eþiyle ve büyümekte olan ailesiyle birlikte zaman geçirmek istediðinden bahseder. Elbette aldýðý ücreti özleyecektir ama artýk bedeni de emekliliðe ihtiyaç duymaktadýr.
Müteahhit, tecrübeli bir ustasýnýn ayrýlmasýna çok üzülür. Ondan kendisine son bir iyilik daha yapmasýný ister.
Bu son iyilik “son bir ev”dir.
“Bu son evi de yap, sonra emekli ol” diye rica eder.
Usta biraz gönülsüz, “peki” deyiverdi. Pek enerjisi, heyecaný kalmamýþtýr.
Evi de gönülsüz yaptý, baþtansavma bir iþçilikle, kalitesiz malzemeyle inþa eder.
Yýllarýný verdiði bir iþe böyle bir veda ne büyük talihsizliktir.
Ýþini bitirdiðinde müteahhit evi gözden geçirmek için geldi. Evde kýsa bir tur attýktan sonra ustaya dönüp “Evin anahtarý nerede?” Sorar. Usta biraz þaþkýn, cebinden çýkarýr ve “Burada” der.
Müteahhit, “Ýyi ya, hayýrlý olsun, bu evi sana hediye ediyorum” deyiverir.
Usta þoka girer, “keþke bilseydim” der, “keþke bu evin benim olacaðýný bilseydim”.
* * *
Aslýnda kendi hayatýmýzý inþa ederiz aldýðýmýz her kararda, attýðýmýz her adýmda.
Mesela gönülsüz, keyifsiz ve düþük performansla çalýþan bir çalýþana sorarsýnýz “neden?” diye. Cevabý basittir; “Aldýðým maaþ kadar çalýþýyorum, yanýmdaki arkadaþ da bu kadar çalýþýyor ayný maaþa, neden daha fazla çalýþayým ki?”.
Matematiksel olarak evet, kurduðu mantýk itibariyle haklý. Ama daha az çalýþmanýn kendisini de daha az geliþtirmek anlamýna geldiðini düþünmez nedense.
Hep þaþýrarak bakmýþýmdýr mesela þirket aracý kullananlara, vurur, çarpar, hor kullanýr ve sorduðunuzda da “N’olucak abi, þirket aracý bu, KASKO’su var bir þey olunca yenisini gönderiyorlar ve benden bir þey çýkmýyor”.
“Peki ya milli servet deðil mi o araba? KASKO karþýlasa da hepimizin vergileriyle alýnmýyor mu yedek parçasý?” diye soramýyorsun, sadece cebinden bir þey çýkýp çýkmadýðýna bakýyor çünkü.
Düþünsenize, iþten ayrýldýðýnýz gün bir sürpriz yapsa patronunuz, “Kullandýðýn otomobili sana hediye ediyorum” dese, mutlu olur musunuz? Yoksa “Bilseydim güzel kullanýrdým” mý derdiniz?
Ne fena deðil mi? Kendimize bir dünya kurmuþuz ve sadece o çizdiðimiz sýnýrlarla ilgileniyoruz, ötesiyle deðil.
Iþýklarda duruyor birisi, açýyor camýný ve kül tablasýný boca ediveriyor yere.
Þimdi temiz, titiz adam mý diyeceðiz bu adama?
Be adam, bu nasýl temizlik oldu þimdi? Araban senin de, yerler kimin?
Ya da otele gidiyor bir baþkasý, saatlerce su akýtýyor, küveti doldurup doldurup boþaltýyor. Evinde birkaç dakikada aldýðý duþ için tonlarca su harcýyor. “Niye böyle yapýyorsun?” Diye sorarsan da cevabý basit; “Odaya XXX lira vermiþim, neden kullanmayayým?”
Ah be güzel kardeþim, dünyanýn su kaynaklarý zaten kýt deðil mi? Temiz suya ulaþamayan yüz binlerce çocuk hastalýktan kýrýlýyor.
Niye?
Sen otelde keyifle 5 ton suyla yýkanýyorsun diye.
Fil olsa bu kadar suya ihtiyaç duymaz yýkanmak için, insansýn bir de üstelik!
* * *
Örnekler çoðaltýlabilir.
Ama bir dengesi var bu dünyanýn.
Hile yaparsan, hile görüyorsun.
Düþmanlýk edersen de düþmanlýk.
Nefret ekip de sevgi bulan olmamýþ yeryüzünde.
Ýnsanlýk eden de görmüþ insanlýk…
Emanet aldýðýn bir þeye en az kendi malýn kadar kýymet vermiyorsan;
Þirket arabasýna, kendi arabanmýþ gibi özenmiyorsan;
Çalýþtýðýn þirketine, kendi þirketinmiþ gibi çalýþmýyorsan;
Ne iþinin hakkýný veriyorsun demektir, ne de kendinin..!
* * *
PAKÝSTAN
Pakistan’da lunaparkta patladý bu kez de bombalar.
8 kilo patlayýcý…
Bir canlý bomba...
65 ölü…
300 üzeri yaralý…
Diyordu ki Pir Sultan Abdal; “Cehennemde ateþ yoktur, her insan kendi ateþini bu dünyadan götürür.”
Ýnsanlýktan nasibini almamýþ varlýklar dünyayý gitmeyi hak ettikleri yere, cehenneme çevirmeye devam ediyor.
Sadece Türkiye deðil, dünyanýn her yaný tehdit altýnda.
Dikkat edelim, dua edelim, sabredelim…
Hayýrlý haftalar.
Not: Dost ve kardeþ Pakistan’ýn yaralarýný biz Türk kardeþleri saracak elbet. Tüm Pakistan halkýnýn baþý saðolsun, yaralýlara acil þifalar diliyorum.