Baþtan söyleyeyim; bu yazý bu tezi ele aldýðým yazýlarýn bir sentezidir... Tekrarýdýr ve BÜYÜYEBÝLME GERÇEÐÝMÝZÝN son viraja girerken çok iyi anlatýlmasý gerekir...
Son konuþmalarýnýn tamamýnda Sayýn Cumhurbaþkanýmýz çok net ortaya koydu; “Yeni Sistem ile Türkiye ekonomik olarak en az 3 kat daha büyüyecek”...
2003-2017 arasýnda nasýl 3 kattan fazla büyüdüyse, yine yapacak...
“Yapamaz” diyenler... Lütfen iyi okuyun...
Sevgili dostlarým, sistem deðiþiyor ve YENÝ DENKLEMÝN merkezinde “SEÇÝLMÝÞ CUMHURBAÞKANLIÐI SÝSTEMÝ VE HALK ÝKTÝDARI” gerçeði var. Geliþmeleri eski anlayýþ ve alýþkanlýk ile analiz edip de “sonuca” varamayanlar, deðiþen denklem ve gerçeði idrak edemedikleri için zorlanýyorlar...
SÝSTEMSEL OLARAK BÝR ÜST SEVÝYEYE GEÇÝÞ gerçeði idrak edilip denklemler buna göre sorgulanýnca baþta güç merkezleri dahil birçok tanýmlama deðiþiyor... Bu tespitler eþliðinde varýlan sonuç net; deðiþimi doðru gözlemleyip, taþlarý yerine oturtabilenler, doðru sebep-sonuç iliþkisini kurabilirler...
Sonuç 1:Eski denklem ile “elde edilmesi imkansýz” ekonomik baþarýlarýn da önü açýldý ve Türkiye yeni bir “ekonomik model’i” sorgularken, denklemin ve modelin de “özü” deðiþiyor... BU OLURKEN AYNI ZAMANDA KANIMIZI EMEN, CANIMIZI ALAN “YERLEÞÝK DÜZEN-ESTABLISHMENT” ÇÖKERTÝLÝYOR!
Bu noktada gelelim yeni modeli daha doðrusu “üretim-vizyon” odaklý modeli tanýmlamaya...
Nasýl bir Türkiye modeline geçiyoruz?
Ýlk etapta nereden geldiðimizi anlayalým...
Sevgili dostlar, 1946 devalüasyonu ve ikinci dünya savaþý bunalýmýnda “yön arayýþý” ile iyice bunalan Türkiye, dýþarýdaki yerleþik yapýnýn içeride türetmeye baþladýðý “burjuva sýnýfýna” ve onlarýn uzantýsý olan siyaset adamlarýna maalesef teslim oldu... 1950-1960 arasýnda “kendini bu yapýdan” kurtarmayý deneyen Menderes ve ekibi, Türkiye’yi bu kalýptan çýkarmayý denese de “içerideki türetmelerin tahrikleri” ve dýþ odaklarýn “tezgahý” ile Türk Askeri tarafýndan linç edildiler... Ordu iyi niyetle (aklýnca) hareket ediyordu ama aslýnda Türkiye’nin geleceðini-baðýmsýzlýðýný ve potansiyelini biçiyordu... Ayný durum 1960’tan 1977’lere kadar devam etti. Yerleþik yapý palazlandý, Burjuva’nýn biti kanlandý, halkýn varlýklarý transfer edildi. 1977-1980 arasýnda “Türkiye’de baþlayan fikri ve maddi” kýpýrdanmaya izin verilemezdi, “NETEKÝM DE” verilmedi! 1980’de yine ayný çark çalýþtý ve 1960’da Türkiye’yi “asker süngüsüyle” tuzaða yeniden çeken DÜZEN, bu sefer yine ayný yola baþvurdu. 1980-2003 arasý yöntemin “sadeleþtiðini” fakat 28 Þubat ve elektronik darbe denemeleri dahil yapýnýn aynen çalýþtýðýný gördük. Sistemin özü hep aynýydý; “dýþarýdaki düzen-içerideki türetme taþeronlar-planlanan medya-sanal kamuoyu” gibi unsurlar el ele vererek, askeri de sahaya çekerek, Türkiye’yi istedikleri kalýba döktüler.
Sonuç 2: 1946-2003 arasýnda Türkiye ekonomisi asla “üretim-bilgi-vizyon temelli” olmadý. Montaj endüstrisine dayanan sanal üretim ve arkasýnda “dað gibi faiz ile” halkýn varlýklarýný emen bir yapý sürekli çalýþtý... Bizler “ülkenin bir þey yaptýðýný” düþünürken, yapar gibi görünenler “faaliyet dýþý kar” þapkasý altýnda halkýn 2 trilyon dolardan fazla bir varlýðýný “faiz+anapara” olarak emdiler. O dönemdeki Siyasi Ýrade’nin bu süreçte “o sýnýfa aktardýðý” varlýk ve rant bu paranýn dýþýnda...
Sonuç 3:2008 sonrasý, Sayýn Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn, BAÞBAKAN olarak aldýðý, “IMF’siz devam kararý” ve ekonomideki yönetime damgasýný vurmaya baþlamasý ile Türk ekonomisi “Bilgi Temelli Modele” doðru hýzla ilerlemeye baþladý...
Sonuç 4:Türkiye deðiþecek, deðiþiyor, büyüyecek, büyüyor ve en önemlisi üretiyor ama ÇOK DAHA FAZLA ÜRETECEK...
Sonuç 5:Ýstanbul bölgenin finans merkezi olurken, Türkiye “yeni tasarlayacaðý” özellikle “faizsiz” enstrümanlar ile yeni bir potansiyele ulaþacak.
SON SÖZ:SAYIN CUMHURBAÞKANIMIZIN SÖYLEDÝÐÝ GÝBÝ ÖNÜMÜZDEKÝ 12-13 YILLIK DÖNEMDE 3 KAT DAHA BÜYÜYECEÐÝMÝZ YENÝ BÝR DÖNEM BAÞLIYOR... HAYIRLI OLSUN…