Kudüs’ü düþünürken yeniden Zeytindaðý’ný okumak

Ýyi olur...

Maceramýzýn bir veçhesini anlamamýz bakýmýndan isabetli bir seçim olabilir.

Hiç kuþkusuz, yenilgimizle sonuçlanan birinci büyük savaþýn travmasýný dile getiren (bence) en baþarýlý kitaplardan biridir; cephenin bir yönünü, Suriye-Filistin cephesini anlatmaktadýr ve çok deðerli tanýklýklar sunmaktadýr.

Hemen aklýmýza, “Kanal Fatihi” olmak için hesapsýz bir taarruza kalkýþan Büyük Cemal Paþa’nýn haris halleri geliyor.

Kanal Fatihi olacaktýr.

Belki Suriye’ye Kral olacaktýr. (Bunun provasýný Ýstanbul Muhafýzý iken yapmýþtý. Suriye’ye Kral olabilseydi, Batýlý hayat tarzýný orada ikame edecekti.)

Bugün bu durumda oluþumuzun mesul isimlerinden biridir Büyük Cemal Paþa ve Suriye’de giriþtiði kýtal (daraðacý, yargýsýz infaz, vs...) hâlâ konuþulmaktadýr.

Filistin’in (Kudüs’ün) kaybýyla sonuçlanan ahmakça hesaplarýn da mesul ismidir.

Bu tanýklýklarý ve daha fazlasýný “Zeytindaðý”nda bulabilirsiniz.

Harikulade bir kitaptýr.

Falih Rýfký’yý “Falih Rýfký” yapan eserlerin baþýnda geliyor dense yeridir.

Bu kitabý okuyalým ama iðvasýna da kapýlmayalým.

Falih Rýfký’ya “Zeytindaðý”ný yazdýran temel motivasyon, “Ne iþimiz var bu topraklarda? Niçin mütemadiyen kýrýlýp duruyoruz?” duygusudur.

Bu duygu, en kuvvetli biçimde, CHP’de bazý “aydýnlanmýþ” aydýnlarýmýzda yaþýyor

Macera hazin sonuçlandýðý ve en aðýr yenilgilerden biriyle döndüðümüz için, Falih Rýfký’nýn iðvasý zihnimizi çelebilir.

Bugün böyle bakmayýz artýk.

Kudüs, sadece onurumuz deðil, savunmamýzýn da en deðerli sýnýr çizgilerinden biridir.

Kudüs’ü kaybettiðimiz için Þam’ý, Halep’i, Baðdat’ý kaybettik.

Kudüs’ü öksüz býraktýðýmýz/býrakmak zorunda kaldýðýmýz için bugün müstevlinin bölgede yaratmak istediði oldubittiye mukavemet etmekte zorluk çekiyoruz.

Belki de Kudüs’ü kaybettiðimiz için bugün DEAÞ’ý, PYD’si, PKK’sý ve çapul taifesiyle meþgul ediliyoruz.

Ýstanbul’un, Ankara’nýn, Diyarbakýr’ýn savunmasý Kudüs’te baþlýyor.

Bunu artýk böyle bilelim!

Kasetle geldi, dekontla mý gidecek?

Kudüs gerilimi en çok ona yaradý...

Elindeki dekontlarla kaldý...

Bir anlamda “unutuldu...”

Cumhurbaþkaný Erdoðan ve çevresini, birtakým muhayyel þirketler üzerinden yurtdýþýna para kaçýrmakla itham ediyordu, elinde belgeler vardý, vs...

Erdoðan, bu iddiasýný kanýtlamasýný söyledi.

Kanýtlarsa, Cumhurbaþkanlýðý dâhil, bütün görevlerinden istifa edecekti.

Kanýtlayamazsa, kendisi CHP genel baþkanlýðýný býrakacak mýydý?

Kanýtlayamazsa, ayrýca þerefsiz, müfteri, yalancý, þuydu buydu.

Peki, büyük müddei Kýlýçdaroðlu ne yaptý?

Belge olarak, göstere göstere, birtakým banka dekontlarý gösterdi.

Bu dekontlara göre para gitmiyor, geliyordu. Ayrýca, o belgelerin hiçbir yerinde Erdoðan’ýn ismi geçmiyordu.

Gerçek sonradan anlaþýldý:

Kýlýdaroðlu, o dekontlarý, “Fuat Avni” mahlasýný kullanan Said Sefa adlý FETÖ’cü sahtekârýn sosyal medya hesabýndan araklamýþtý. O günlerde Amerika’da baþlayan Zarrab davasýna mütevazý bir katkýda bulunmak istemiþti.

Kýlýçdaroðlu istifa etmelidir.

Ýstifa etmediði sürece, hakkýndaki ithamlarýn tümünü kabul etmiþ sayýlacaktýr!