Küfürbaz general arada kaynamasın!

Müjdeli haberi, 28 Şubat tutuklusu emekli orgeneral Çevik Bir’den alıyoruz:

“Karadayı da yargılanmalı...”

Karadayı kim?

Kenan İmirzalıoğlu’ndan söz etmiyorum muhterem... İnternetin cahil Maocu yazarının dolduruşuna gelip hemen kâğıda kaleme klavyeye sarılma... Karadayı diye biri yaşadı, halen yaşıyor.

İsmail Hakkı Karadayı.

Dilerim çok yaşar, çok görür...

Dönemin Genelkurmay Başkanıydı.

Sık sık medyada arzı endam ederdi.

İçinde “İran” ve “çiçek” sözcüklerinin geçtiği son derece “metaforlu” açıklamalar yapardı.

Bu metaforlu açıklamalar, “Karadayı irtica tehlikesine dikkat çekti” başlığıyla gazetelere manşet olurdu.

Bu manşetler, hususen, sevgili Özkök’ümüzün damadı sevgili Fatih Çekirge’miz tarafından kotarılırdı.

Karadayı, aynı zamanda “meşrulaştırıcı” bir Genelkurmay Başkanıydı.

Siyasete müdahaleyi meşrulaştırırdı.

Darbeleri meşrulaştırırdı.

Küfürleri meşrulaştırırdı.

Dönemin Jandarma Bölge Komutanı Osman Özbek, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan için “pezevenk” dediğinde, dönemin Cumhurbaşkanı muhterem Süleyman Demirel “Paşamız boşalma hakkını kullandı” demişti.

Karadayı da, bu meşrulaştırıcı açıklamayı fırsat bilerek, “Sırada daha ağırları var” buyurmuştu... Bir anlamda, Özbek’in küfrüne “kurumsal destek” vermişti.

Daha ağırı ne olabilirdi?

Bunu söylemedi. Söyleyemedi. Ama darbenin tedvirinden de geri durmadı.

Şimdi öğreniyoruz ki, özenle 28 Şubat soruşturmasının dışında tutulan Karadayı bizzat silah arkadaşlarının marifetiyle, soruşturmaya dahil edilmek isteniyor.

İsterseniz önce konuyla ilgili müjdeli haberi okuyalım: “Halen Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan Bir, ‘İsmail Hakkı Karadayı da yargılansın’ dedi. Avukatı aracılığıyla eski komutanı hakkında suç duyurusunda bulundu. Çevik Bir dilekçesinde görevini ‘emir komuta zinciri içerisinde yaptığını’ belirtti. Genelkurmay İkinci Başkanı olarak o dönemde sadece karargâhtan sorumlu olduğunu, diğer Kuvvet Komutanlıklarına emir yetkisinin bulunmadığına dikkat çekti. İsmail Hakkı Karadayı’nın bilgisi olmadan bir şey yapılabilmesinin mümkün olmadığını öne süren Bir, savcılığa verdiği ifadede dönemin Refahyol hükümetini devirmeye çalışmadıklarını savundu. Çevik Bir ayrıca, MGK kararları doğrultusunda görevini yaptığını iddia etti; o dönemde yapılan bütün çalışmalardan Karadayı’nın da haberdar olduğunu tekrarladı.”

Bu haberi nasıl yorumlamalı? “Karadayı silah arkadaşları tarafından satışa geldi” şeklinde mi?

Bence hayır.

Bir başka Sincan tutuklusu (emekli tümgeneral Erol Özkasnak) “Bu bir postmodern darbedir” demişti, 28 Şubat’ın “mahiyetine” dikkat çekmişti ama “Biz bu işi kendi kafamıza göre yaptık” dememişti.

Her darbede olduğu gibi, 28 Şubat’ta da “emir-komuta mekanizması” yürürlükteydi.

Hilmi Özkök müsaade etmediği için, Sarıkız, Ayışığı ve Yakamoz girişimleri hayata geçmedi.

Karadayı da aynı yolu izleyebilirdi.

İzlemedi.

Bilakis darbenin içinde yer aldı.

MGK toplantılarındaki tavrı ve Demirel’e verdiği “özel brifingler”, bu işin emir-komuta zinciri içinde yapıldığının en önemli göstergesidir.

Dolayısıyla, “Karadayı masuniyeti” diye bir şey yoktur ve Çevik Bir itirazında sonuna kadar haklıdır.

Hülasa, Karadayı 28 Şubat soruşturmasına dahil edilmelidir.

Ki, “başkomutan” edasıyla ortalarda dolanan muhterem Süleyman Demirel’e de sıra gelebilsin... Küfürbaz general Osman Özbek de arada kaynamasın...