Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Necat Birecik, kendisine hakaret eden oyuncu Fýrat Tanýþ’a karþý açtýðý tazminat davasýný kazandý.
Sahnedeki tek kiþilik gösterisinde elinde sazý, ‘Gelin tanýþ olalým’ türküleri söyleyen oyuncu, klavye baþýna geçtiðindeyse ‘görevimiz muhalefet’ bilinciyle ‘Ülkene bir tekme de sen vur, vur ki ekonomi inlesin’ manileri yazýyordu.
Ayný Tanýþ, insanlara aleni hakaret etmeyi de ihmal etmiyor, sýrf Cumhurbaþkaný’nýn sanatçýlar için verdiði iftara katýldý diye Devlet Tiyatrosu (DT) Genel Müdürü Necat Birecik’e hitaben, ‘Memuriyeti kendine hak gören bir sanatçý, tasmasý aðzýnda dolaþan köpekten farksýzdýr’ vecizesini kayýtlara geçiyordu.
Fakat, bu kez Tanýþ’ýn son hakareti cezasýz kalmadý. Nejat Birecik, kiþilik haklarýna saldýran ‘klavye küfürbazý’na karþý açtýðý davayý kazandý. Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi, bu aleni küfrü 1500 TL adli para cezasý ile cezalandýrdý.
Eleþtiri elbette bir haktýr. Lakin eleþtiri yapýlacaksa bile hakký verilerek yapýlmalýdýr. ‘Sanatçýyým’ diyen birinden küfür ile eleþtiri arasýndaki farký anlayabilecek kapasitede olmasý beklenir.
Fakat nerdeee…
Mesela, bir camiayý karalamanýn hazzýyla ‘Gübre beyinli, tezek týynetli’ gibisinden döktürmelerde bulunan DT oyuncusu Devrim Evin küfür mü ediyor, eleþtiri mi yapýyor? DT Genel Müdürlüðü Evin’in paylaþýmlarý hakkýnda soruþturma baþlattýðýna göre pek de ‘eleþtiri’ sayýlmaz. Aleni küfür ve hakaret…
Umulur ki soruþturma sürecinde Evin, týpký Fýrat Tanýþ gibi eleþtiri hakký ile küfür ve hakaret arasýndaki farký öðrenir.
Ektiðin Buðday bereketli olsun
Uluslararasý sinema çevrelerinin de odaðýnda olan bir yönetmen Semih Kaplanoðlu.
‘Bal’ filmiyle 2010 yýlýnda Berlin’den Altýn Ayý kazanmýþtý.
Kaplanoðlu, son filmi ‘Buðday’ýn çekimlerini tamamladý ve ilk görüntüler sosyal mecralarda dönmeye baþladý. Siyah beyaz film, görüntülerden anlaþýldýðý kadarýyla sinemamýzda benzersiz bir yapým olacak. Sinema çevrelerinde fragmaný izleyen hemen herkes duyduðu heyecaný dile getiriyor. Aðustos ayýnda Saraybosna Film Festivali’nin uluslararasý yarýþma bölümünde prömiyer yapacak olan Buðday, distopik bir film. Farklý ülkelerde ve Ýngilizce çekilen filmde, bir bilim adamý ile tohum genetiði uzmaný bir profesörün girilmesi yasak olan ‘ölü topraklar’daki hikayesini izleme fýrsatý bulacaðýz. Konusu heyecan verici, sýra dýþý… Bir de Semih Kaplanoðlu’nun gelenekle bað kurmaya çalýþan ender yönetmenlerden biri olduðu göz önüne alýnýrsa beklenti daha da artýyor.
Hazýr Kaplanoðlu demiþken, merak ettiðim bir konu daha var. Bundan birkaç yýl önce Semih Kaplanoðlu, Sultan 2. Abdülhamid’in son üç gününü anlatacak bir sinema filmi üzerinde çalýþtýðýný söylemiþti. Umarým o konu bir taraftan yürüyordur. Zira Türk sinemasýna soluk aldýracak, farklý projeler bunlar. Bu tip yapýmlar artmazsa, hepsi birbirine benzeyen filmler yüzünden, gelecekte Recep Ývedik’e dahi gülecek hali kalmayacak sinemamýzýn.