Londra’nýn meþhur müzesi British Museum’a geçen yüzyýlda ilk gittiðimizde, müze kütüphanesinin de en az kendisi kadar tarihi olduðunu biliyorduk. O zaman kütüphanede okuyup yazmýþ ünlülerden seçmeler de sergileniyordu, ama mesela o salonun kýdemlilerinden Karl Marx’a dair birþey sergilenmiyordu. Marx Londra’da sürgünde memleketi Almanya’dan uzak yaþarken, British Museum kütüphanesinde açýlýþtan-kapanýþa çalýþmýþtý. Tek göz oda eve yaþýyordu, çoluk çocuktan uzaklaþmak için kütüphaneye giderdi... Kütüphanede görevliye -Marx’tan hatýra birþeyler yok mu?- diye sorduk, -özel izinle bakabilirsiniz- dedi... Bizimkisi meraktý, sadece bir iki el yazýsý, mektubu defteri falan var mý, diye merak etmiþtik. O zaman sergide yoktu. Zaten zaman Soðuk Savaþ zamanýydý, Marx uðruna millet birbirine giriyordu...
Sonra zaman geçti, Marx’tan ilham alan -diðer taraf- Soðuk Savaþý kaybetti... Kapitalizm hesapta kazanmýþtý... Sonra 21. yüzyýla geldik, Kapitalizm, tam da Marx’ýn dediði gibi kendi iç sorunlarýndan ötürü aðýr bir krize girdi... Marxistler sýranýn yeniden kendilerine geldiðini düþünmeye baþladýlar, ama Kapitalizm çökmedi. Hatta teoride olduðu gibi dünya savaþý da çýkmadý... Hâlâ Marx’ýn haklý olduðu - olmadýðý arada konuþulur, ama bu iþler Marx’a pek sorulmuyor.
Geçenlerde buralarda bir Karl Marx biyografisi çýktý. Missouri Üniversitesi’nden tarih profesörü Jonathan Sperber yazmýþ, neredeyse 600 sayfa. Marx üzerine zaten ince birþey yazýlýrsa, kabul görmez... Ancak kitap ilginç, çünkü önce insani bir Marx portresi çiziyor. Sonra da Marx’ýn 19. yüzyýl düþünürü olduðunu vurguluyor.
Bu son gözlem Marxistleri kýzdýrýyor, çünkü Marx’ý 19. yüzyýla býraktýðýnýz zaman, -evrensel ve bütün zamanlara yayýlan bir ilham kaynaðý- olmuyor. Zaten her ölümlü düþünür gibi Marx’ýn sýkýntýsý da bu: Hayýr 19. yüzyýlda kalamaz, o günümüze ve geleceðe de ýþýk tutuyor- diye ýsrar edince, o zaman -dediklerini deðil- demek istediklerini tefsire ve yoruma baþlýyorlar. O zaman da dogmanýn, tefsirli ve hisseli rüya tabirinden farký kalmýyor.
Mesela yeni kitap gayet insani tarafýndan Marx’ý incelemiþ: Marx on yýllarca evli kalmýþ, karýsýndan yedi çocuðu olmuþ. Ama bu arada Londra’da evin hizmetçisinin de Marx’tan bebeði oluyor ve Marx vukuatý karýsýndan gizleyebiliyor. Hatta kankasý Engels, bebeðin babasý olduðunu söylüyor. Engels’in de o zaman iki kýzkardeþle ayný anda samimi iliþkisi var. Ve bunlar 19. yüzyýl için olaðan hikayeler... Sonra Marx’ýn aðýr geçim sýkýntýsý var. Gelir olsun diye bir Amerikan gazetesine Avrupa muhabirliði yapýyor. Olay gazetecilik, ama yazdýklarýna baþka vesileyle bakmýþtýk, haberden çok, aðýr yorum yazmýþ. Yine bu gazeteye yazýlarýnda -Osmanlý Ýmparatorluðu’na deðinir, ama Osmanlý’yý tam anladýðýndan emin deðiliz.
Sonuçta, yeni kitap diyor ki, 19. yüzyýlda dünya ikinci ve üçüncü el kaynaklardan nasýl ve ne kadar izlenebilirse, Marx da dünyayý o kadar izledi ve birþeyler yazdý. Tarihi bir kiþiliktir, ama tarihte kalmasýnda fayda vardýr. Marx’ýn asýl tamamlayýcýsý Engels’dir.
Marx’ýn ‘isabet oraný’ da tartýþmalýdýr. Örneðin 1858’de Avrupa’da devrim bekler. Hesaplamalarýna göre kýta Avrupasý’nda bütün ülkelerde devrim olacak, sosyalizm gelecektir. Ancak Marx, ABD ve Ýngiltere’nin kapitalist kalacaðýna inanýr. O noktada en büyük sorunu þudur: ABD ve Ýngiltere kapitalist kalýp dünya hakimiyetini sürdürecekler, peki Avrupa’daki bu sosyalist hükümetlere ne olacak? 1858’de Avrupa devrimi olmaz... Marx 1883’te ölür.
Kitapta Marx’ýn gördüðü ve tanýmladýðý kapitalizmle bugünün alakasý olmadýðý uzun uzun anlatýlýyor, ki doðru. Kapitalizmin ilk düþünürleri de bugünü görseler tanýyamazlardý. Hatta 1940’larýn kapitalisti Keynes ve 1980’lerin Friedman’ý da bugünü tanýyamazdý. Kapitalizmin bir faydalý huyu varsa, o da þu: Kapitalizm öyle tabu, put, ilah yaratmaz, hepsini aþýndýrýp çöpe atar, yeni ve eskisinden daha ileri birþey bulur.
Küllerinden yeniden doðmak lafý Marxizm’den çok, kapitalizm için geçerli. Teoride hayatýn akýþý Marxizm’i doðru çýkaracaktý, ama olmadý. Ýnsanlara canlýyken birþeyler vermek gerekiyor. Marxizm’in yorumunun yorumuyla 20. yüzyýlda geldiði nokta, yoksulluðun zorla eþit paylaþýmý oldu. Öte yanda kapitalizm çok üretti ama refahý herkese yayamadý... Artýk 21. yüzyýldayýz. Daha insancýl, refahý yayacak, paylaþýmcý, güler yüzlü bir ekonomi ve bu ekonomiyi yaratacak demokratik siyasetin arayýþý sürüyor. Gelecek 10 yýlda gerçekten teknoloji sayesinde kaya gazý-petrolü yayýlýr ve ham petrol fiyatý kalýcý biçimde düþerse, dünya çapýnda en büyük ekonomik devrim olur. Marx ise kömür ve Prusya devleti ile uðraþýrdý. Gelecekten umutlu olmak zorundayýz.