‘Kullanıldı, atıldı’

Taraf gazetesindeki istifalar hakkında benim de bir çift söz söylemem gerekir, değil mi?

Haber internete düşer düşmez, birilerinin (özellikle “kuyruk acısı” taşıyan birilerinin) olayı “kullanıldı, atıldı” biçiminde yorumlayacağını biliyordum...

Böyledir bu işler.

Hesap görülürken, yancılar “bize de bir şey düşer mi?” diye beklerler.

Düşer...

Size de bir şey düşer.

Düştü.

Hikmet Çetinkaya, Mustafa Mutlu, Rıza Zelyut, Yalçın Doğan, Cüneyt Özdemir, hatta Ahmet Hakan Coşkun gibi, ortadaki demokrasi kavgasında “yancı” bile olamamış ve hangi değeri, hangi endişeyi, hangi gelecek ülküsünü temellük ettikleri belirsiz arkadaşlar hemen alakadar oldular konuyla: “Kullanıldı, atıldı.”

Hiç kaçırırlar mı?

Müstafi gazetecilerin kim tarafından kullanıldığı, iddia sahibinin meşrebine ve siyasi duruşuna göre değişiyor.

Meselelere acıklı gözlerle bakmayı itiyat edinmiş Mustafa Mutlu’ya göre, Ahmet Altan cemaat tarafından kullanıldı ve atıldı. Cemaatin görevi, laik cumhuriyeti zaafa uğratmak, komuta kademesini çökertmek ve nihayetinde ordumuzu savaşamaz hale getirmekti.

Bu, Ahmet Altan ve kendisine bavulla belge gönderilen gazeteciler tarafından başarıldı.

Niye Londra’larda, Madrid’lerde, şurda burda süründüğünü (!) bilmediğimiz Cüneyt Özdemir’e göre Ahmet Altan, siyasi iktidar tarafından kullanılmış... İşi bitince de, atılmış...

Cüneyt’in iktidarın baskısından kaçtığı söyleniyor.

Doğru mu Aydın Bey?

Doğru mu Türker Bey?

Kim Cüneyt’e ne baskı uyguluyor? Bilmek istiyorum.

Londra’da harikulade “çaktı programları” yaptığına, yapabildiğine ve bunları bir Türk televizyon kanalında rahatça yayınlatabildiğine göre, onun da Londra tarafından kullanıldığını söyleyebilir miyiz, “Londra’da postmodern bir Jöntürk” diyebilir miyiz?

Hikmet Çetinkaya’nın yazdıkları ise daha acımasız: “Artık sen misyonunu bir demokrasi ve özgürlük (!) masalına kanarak yaptın ve bir kenara itildin kardeşim.”

Madem öyle, “bir kenara itilenlere” kulak verelim bir...

Bakalım, öyle miymiş?

Bakalım “pis bir mendil gibi” kullanılıp atılmışlar mı? (Bu “pis bir mendil” ifadesi hangi yaratıcı Kemalist yazarımıza ait, şu an çıkaramayacağım.)

Müstafi yazarların tavrına ve patronaj beyanatına bakıyoruz, “kullanıldı, atıldı” iddialarının doğru olmadığını görüyoruz.

Kaldı ki, “iddialar doğru değil” türünden serinkanlı ifadelerle geçiştirilecek bir konu değil bu... “Dayanışma ve empati” adı altında büyük bir terbiyesizlik yapılıyor, müstafilere (yani mağdurlara) gadrediliyor...

Müstafi gazeteciler aptal.

Bir tek kendileri akıllı...

Müstafi gazeteciler iktidar ve cemaat tarafından kullanılıyor.

Bir tek kendileri uyanık...

Müstafi gazeteciler iş bitince bir mendil gibi buruşturulup atılıyor.

Bir tek kendileri bundan azade...

Hangi gazetecinin hangi netameli dönemde ne tür güçlere servis yaptığını, kendilerini hangi odağın “emir ve görüşlerine” hazır tuttuğunu anlattırmasınlar şimdi... “Kullanıldı, atıldı” dedikleri gazetecilerin tırnağı olabilirler mi, önce ondan haber versinler.

HAMİŞ:

Bu satırların yazarı Ahmet Altan’la çok dalaşmıştır, hakkında çok acıtıcı yazılar yazmıştır ama hakkını teslim etmeyi de ödev bilmiştir. Bu dalaşmaların esbabını (görüşlerimi muhafaza ettiğimi belirtmeliyim) daha ayrıntılı biçimde yazacağım.

Evet, Ahmet Altan’ın tırnağı olsunlar, ondan sonra “kullanıldı, atıldı” mavrası yapsınlar.