Kültür ve Turizm Bakaný, baþta Fatih Altaylý olmak üzere bazý "gazetecilerle" buluþmuþ!
Haberi görünce irkildim!
Gözlerim doldu! Öfkelendim, üzüldüm!
"Ne var bunda, Bakan Bey istediði gazetecilerle buluþamaz mý?" diyebilirsiniz. Haklýsýnýz. Ancak Bakan Bey'in buluþtuðu kiþilerden bazýlarýnýn kimlikleri, bizim kültürümüzün bireylerinin irkilmesine yeterli derecede sebep teþkil ediyor.
Önceki yazýmýzda: "Eðer bir gün topraðýmýn iþgal edilmesiyle kültürümün iþgal edilmesi arasýnda bir seçim yapmak zorunda býrakýlsam kesinlikle toprak iþgalini tercih ederim." demiþtik.
Ýþte, Bakan Bey'in birlikte oturduðu gazetecilerden bazýlarý silahsýz þekilde mütemadiyen bizim kültürümüzle savaþanlardýr.
Ýnanç deðerlerimize savaþ açmýþ, milli deðerlerimizle alay eden, Ýslam'ýn azýlý düþmanlýðýný yapan, sabah akþam hakaretamiz üslupla Müslümaný aþaðýlayan, 28 Þubat'ýn soðukluðunu iliklerimize kadar hissettiren, terör devleti Ýsrail'in Gazze'de yaptýðý katliamý masum gösterebilecek kadar bizden olmayanlarla bir araya gelmek!..
Bu bir tenakuz deðil mi?
Bu haberle karþýlaþýnca suyun suya benzediði gibi bugünümüze benzeyen tarihe bir göz atalým dedik.
Bakanlýk 1957 tarihinde Basýn-Yayýn ve Turizm Bakanlýðý olarak kurulmuþ.
1963'te Turizm ve Tanýtma Bakanlýðý adýný almýþ. 1971'de Kültür Bakanlýðý kurulmuþ. 1981'de darbe sonrasý iki bakanlýk birleþtirilerek Kültür ve Turizm Bakanlýðý kurulmuþ.
1989'da Kültür Bakanlýðý ve Turizm Bakanlýðý olarak ayrýlmýþ. 2003'te yeniden birleþtirilmiþ.
"Tavuk mu yumurtadan, yumurta mý tavuktan çýkar?" diye bir demagoji vardýr. Teþbihte hata olmaz; "Kültür mü turizmden, turizm mi kültürden çýkar?" ironisini yaþýyoruz!
Turizm Bakanlýðý'nýn baþýna bir turizm iþletmecisini getirmek anlaþýlabilir, hatta mantýklýdýr. Yani "ehliyet ve liyakat" baðlamýnda kendisine görev tevdi edilen kiþi isabetli olabilir. Bakan Bey alanýnda baþarýlýdýr da.
Ancak "kültür" ve "turizmi" yan yana getirmek Romen rakamlarýyla Latin rakamlarýný toplamaya çalýþmak gibi bir þey.
Ýnançlar, gelenekler, normlar, deðerler, düþünce biçimleri þeklinde öðeleri olan manevi bir hassasiyettir ve tarihsel sürece ait bir olgu ve birçok soyut unsuru barýndýran bir kimlik yapýcýdýr kültür.
Turizm ise ziyaret, eðlence, spor, dinlenme, tatil, boþ zamaný deðerlendirme, gezi gibi faaliyetlerin bütünüdür.
Turizm çeþitleri olarak listelenen baþlýklara bakýldýðýnda "tarihi eser, müze gezileri" haricinde kültürle alakalý konu baþlýðý dahi bulamazsýnýz. Mesela saðlýk, spor, politik, sosyal turizm vb.
Yine ironi penceresinden "Saðlýk ve Turizm Bakanlýðý" desek doðru olur mu?
Turizm ayný zamanda ticari bir hareket, parasal getirileri olan, milli servete katkýlarý bulunan bir faaliyet. Bu bakýþ açýsýyla da Bakan Bey'i takdir edip milli servete katkýlarýndan dolayý hakkýný vermek gerekir.
Ancak dile, gelenek ve göreneklere, sanata, tarihe ve kültürün öðelerini oluþturan birçok soyut kavrama bir turizmci gözüyle yaklaþamayýz, yaklaþmamalýyýz.
"Kültür mü turizmden, turizm mi kültürden çýkar?" sorusuna vereceðimiz cevap þudur: "Bunlar birbirinden baðýmsýz, aralarýnda farklar olan iki olgu ve kavramdýr. Bir arada düþünülmeleri bir araya gelebilmeleri sadece eserleri tanýtmaktan (geziler) ibaret kalýr. Bu da farklý yollarla rahatça yapýlabilir."
Mevcut haliyle turizm konusunda bir þeyler yapýlabilir, ama kültür konusu öteden beri karýnca kararýnca yol alamadýðýmýz bir alandýr!
Týpký Cumhurbaþkanýmýzýn gençlere yönelik yaptýðý bir konuþmasýnda: "Siyasi olarak iktidar olmak baþka bir þeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise baþka bir þeydir. Hâlâ sosyal ve kültürel iktidarýmýz konusunda sýkýntýlarýmýz var. Safýný belirlemek her bir gencimizin kendi elindedir. Bizden öncekiler tek parti CHP'sinin zulmüne göðüs germiþlerdi. 1960 darbesi bir silindir gibi geçti. Biz 1980 darbesine maruz kalan neslin içindeydik. 28 Þubat zulmünü yaþayanlardan dinlemiþsinizdir. 15 Temmuz'u hep birlikte yaþadýk. O gece oraya gelenler Gezi Parký'nýn gençleri deðildi. O gece oraya gelenler vatanýný seven, milletini seven, bayraðý için, ezaný için yola koyulan gençlerdi." þeklinde ifade buyurduðu gibi.
Kültür ve Turizm Bakanlýðýnýn tarihsel serencamý ve anlatmaya çalýþtýðýmýz tam da Sn. Erdoðan'ýn zikrettiði tarihlerle, olaylarla ve o günlerin etkinleriyle uyuþuyor!
Ne dersiniz, yeni bir çalýþmayla "kültür", üvey evlat muamelesi görmekten kurtarýlabilir mi?