Mustafa Sabri Beþer
Mustafa Sabri Beþer
Tüm Yazýlarý

Kültür nasýl ekilir nasýl biçilir?

"Kültür" kavramýnýn yüzden fazlý tarifi yapýlmýþ olsa da üzerinde uzlaþýlabilecek anlamýyla 'kültür, bir millete ait maddi ve manevi unsurlarýn toplamýdýr'.

Tanzimat'tan beridir dalga dalga kültür þoklarý yaþýyoruz. Gemimizi selamet sahillerine ulaþtýrabilecek rotayý kültür köklerimizde aramak, aklýn gereði olduðu gibi ayný zamanda kestirme olan yoldur.

Kültür, bir toplumda bulunan bireyleri ayný çatý altýnda toplama iþlevine sahipken ülkemizde bu iþlevin çok uzaðýnda kalmýþ durumda. Hayati konularda bile yeri geldiðinde sanatçýlar, toplumu birleþtirmek þöyle dursun, kutuplaþtýrýcý bir pozisyonda durabiliyorlar.

Bütün dünyada kültür ve sanat birleþtirici bir etki oluþtururken bizde niye tam tersi bir durum söz konusu?

Bu durumun ortaya çýkardýðý rahatsýzlýðý uzun yýllardýr kelama ve yazýya dökmeye çalýþýyorum. Toplum içinde de rahatsýzlýklarýn olduðu görüldüðünden, kurumsal bir çalýþma yapýlma ihtiyacý doðmuþ olacak ki ÝLKE Vakfý "Geleceðin Türkiye'sinde Kültür Politikalarý" isimli bir rapor yayýnladý. Bu çizgide, rapordan mülhem bir muhtasar yapmaya çalýþalým.

Çok eskilere gitmek gerekmiyor. Ülkemizdeki bu garip durumu, yüz yýl öncesinde yapýlan ve tepeden inme þekilde topluma dayatýlan devrimler ortaya çýkardý maalesef.

Toplumsal düzeyde bir deðiþim tabandan tavana doðru geliþir. Halktan gelen arzu ve istekler o kadar genelleþir ki devleti yönetenler yasa ve kanunlarla halkýn isteklerini kalýcý hale getirirler.

Sosyolojinin bu deðiþmez kuralý bütün dünyada asýrlar boyunca böyle iþlemiþtir ve kalýcý sonuçlar doðurmuþtur.

Cumhuriyet kurulduðunda ise bu sosyolojik gerçeðin tam tersi bir sahne sergilendi. Devletin baþýnda bulunanlar bir gecede aldýklarý kararlarý halka silah zoruyla dayatarak kabul ettirmek istediler.

Batý kültürünün yaþanýlabilmesi için toplumsal yapýnýn köklü bir deðiþime ihtiyaç duyduðunu düþünen Cumhuriyeti kuranlar, birçok alanda olduðu gibi kültürel yapýda da devrimler gerçekleþtirdiler. Devlet ideolojisiyle sýnýrlý kalmaksýzýn Batý kültürüne entegre olmak adýna toplumun da dönüþmesi için yoðun çalýþmalar yapýldý.

Bu çalýþmalar; harf devrimi, tevhidi tedrisat kanunu, eðitim müfredatýnýn deðiþtirilmesi, Türk Ocaklarý, Köy Enstitüleri, opera ve bale gibi Batý tarzý sanatlarýn icra edildiði kurumlarýn açýlmasý gibi köklü deðiþikliklerden oluþuyordu.

Fark edileceði üzere bu devrimler, biçimsel olarak toplumun gündelik yaþantýsýný deðiþtirmeye yönelikti.

Devletin ideolojisini benimseyen elit tabaka bu yeni yaþam biçimini kabul etmiþ ve hýzla hayatýna tatbik etmiþtir. Toplumun kahir ekseriyetini oluþturan "muhafazakâr" halk ise devrimleri benimsememiþ ve hayatýna tatbik etmemek için direnç göstermiþtir.

Birinci grupta yer alanlar, ikinci grupta yer alanlarý; modernleþmeye, geliþmeye, ilerlemeye karþý direnen gericiler olarak sýnýflandýrmýþ; "dinci, Ýslamcý, gerici, yobaz" ve benzeri sýfatlarla nitelendirmiþ, her fýrsatta ötekileþtirmiþ, dýþlamýþtýr.

Bunu ise kültürün bir kolu olan sanatla yapmýþtýr. Tiyatro, roman, sinema gibi sanat öðeleri kullanýlarak yapýlan aþaðýlama ve küçümsemeler sanatýn birleþtirici gücünü yok etmiþ ve sanat faaliyetleri ayrýþtýrmanýn bir enstrümaný haline gelmiþtir.

Yapýlmak istenen toplumun genetiðini deðiþtirmekti. Yapýlan bütün aþaðýlamalara, ötekileþtirmelere raðmen muhafazakâr kesim kimliðini korumak adýna büyük mücadele verdi.

Geldiðimiz noktada iki kesim arasýnda mücadele devam etmektedir. Ýþte bu sebepledir ki bütün dünyada birleþtirici bir iþleve sahip olan kültür ve sanat bizim ülkemizde maalesef tam tersi bir fonksiyon icra ediyor.

Ortak ve muteber bir istikbal için, üzerinde en geniþ mutabakatý saðlayabileceðimiz, 'kendi gök kubbemiz' sayabileceðimiz, parçalanmýþ medeniyet coðrafyamýza muþtu olabilecek çözümler üretmeliyiz.

Bu minvalde sivil toplum kuruluþlarý tarafýndan oluþturulacak platformlar, deðiþimin tetikleyicisi olmalýdýr.