Telif Haklarý Derneði, yaþayan 50 edebiyatçýyla konuþarak bir sözlü tarih çalýþmasý gerçekleþtirdi. Kültür ve Turizm Bakanlýðý’nýn da desteklediði bu nehir mülakatlar, klasik hatlarýyla söyleyecek olursak, hem saðdan hem soldan sanatçýlarla yapýlmýþtý. Hüseyin Su ve Ömer Lekesiz üzerinden gelen teklifi hemen kabul etmiþtim. Benim mülakatýma eþlik eden Hatice Ebrar Akbulut'a da çok teþekkür ederim. Emek Sinemasý'nýn restore edilmiþ görkemli mimarisi eþliðinde ''Yüz Yüze Konuþmalar- Yaþayan Edebiyat'' çalýþmasý davetlilere sunuldu. Cafer Vayni, yazarlarla yazarlarý buluþturmanýn ne kadar zor olduðunun hikayesini anlattý. Niyazi Özdemir'in ömrü vefa etmemiþti mesela. Mustafa Kutlu ve Adalet Aðaoðlu katýlmayý arzu etmelerine raðmen müsait deðillerdi. Mehlika Gider ve Kaan Can Bircan'ýn omuzladýðý söyleþiler hem kamera hafýzasýna kaydedilmiþ, hem de kitaplaþtýrýlmýþ. Ne güzel!
***
Kültür ve Turizm Bakan Yardýmcýlýðýna geçen Ömer Arýsoy, Yaþayan Edebiyat gecesinde yazarlarla buluþtu. Kültürel tartýþmalarýn ''kültürel iktidar'' minvalinde deðil de ''kültürün iktidarý'' mahiyetinde gitmesi gerektiðini söyledi. Kültür insanlarýnýn toplumda etkinlik kazanmasý veya toplumun her kademesindeki iliþki biçiminin kültürel ahenk çerçevesinde yürümesi þeklinde anlayabilir miyiz bunu... Prof. Numan Kurtulmuþ'un, kütüphaneler hakkýnda baþlatýlan modernizasyon tartýþmasýný ''kültürel muhitler'' baþlýðýna taþýmasý durumunu hatýrlattý bu vurgu bana... Kültürel muhitler dendiðinde, sanat ve sanatçýyý yetiþtiren çevreler mahiyetiyle düþünüldüðünde, çok zengin sayýlmayýz. Ýster saðdan ister soldan olsun, kaç muhitimiz var...
''Yüz Yüze Edebiyat'' projesi uzun zamandýr bir araya gelemeyen farklý düþünsel kesimleri bir araya getirmesi baðlamýnda da bir ümit olmalýdýr diyorum. Zira ülkemizin atlattýðý zor zamanlarýn ardýndan kesimler arasýndaki mesafeler giderek arttý hatta buz tuttu. Sol görüþlü yazar, sanatçý ve akademisyenlerle birlikte kurduðumuz iki önemli okuma grubumuz bu aðýr süreçte kopmuþ daðýlmýþtý sözgelimi. Bu memleketin, ayný dili konuþan sanatçýlarý olarak zaman zaman da olsa, bir araya gelemez miyiz... Sanat toplumsal barýþýn usaresi deðil midir? Ve sanatçýlar, kalbin ve vicdanýn sesini herkesten önce iþitenler deðil mi...
***
Prof. Ahmet Yörük Beyefendi'nin engin (zenginden öte) kütüphanesinde Ahmet Muhip Dýranas'ýn þiirlerini buldum, bir defineyi keþfeder gibi. 1974, Ýþ Bankasý yayýnlarýndan. Kültürel muhitlerin kuruluþunda yayýnevlerinin büyük rolü var kuþkusuz. Özellikle bankalarýn yayýmcýlýk seçkisi üzerinden kurduklarý okuma listeleri, yüksek lisans tezlerine konu olabilecek mahiyette bir harita çýkaracaktýr önümüze.
Ahmet Muhip Dýranas'ý siyasi olarak hangi kanada yazacaðýz... Nazým Hikmet de deðil, Necip Fazýl da. Ama onun yazdýðý, ‘Kar’ þiirini okurken mesela, kalbimizin içinden geçtiði o ‘tek ve tenha’ hüzün, o ‘büyük yalnýzlýk’ hissi, hepimizi avuçlarýnýn içine alýr. Dýranas'ýn, Ýslamcý kesimi de çok etkilediðini gayet iyi biliyorum. Kültürel muhitini þiiriyle kurmuþ bir ustadýr o.
Ahmet Yörük Hoca, kitabýn içine Dýranas'ýn vefat ettiði gün gazeteden kestiði vefat ilanýný da koymuþ... ‘21 Haziran, Yazýn ilk günü’ dedikten sonra kocaman bir ünlem iþareti yapmýþ. Gözlerim doldu bu itinaya. Ve o ünlem büyüdü, büyüdü bir mýzraða dönüþtü... Þairin ölümü, büyük bir kederle saplanýyordu hepimizin yüreðine.