Kültür-Sanat Politikalarında Sinema

Geçen hafta Istanbul’da yapılan ‘Yerel Yönetimler Kültür-Sanat Politikaları Çalıştayı’, birçok konuyu ana hatlarıyla da olsa gündeme taşımış oldu. Siyasetin kültür ve sanata ilgisinin ilklerinden olan bu bir günlük toplantıda, belediyelerin kültür endüstrisiyle olan ilişkileri kimi zaman sınırın dışına da taşarak ülkedeki kültür ve sanat politikalarının işleyişine ilişkin de değinilerde bulunuldu. Kültür ve sanatın elde edilen siyasi ve iktisadi başarıların ve olumlu performansın aslında vitrini olduğu ancak bu ikisine göre ihmal edildiği maalesef bir gerçektir. Bazı belediyelerin bu konuda bayağı bir yol aldığı bir vakıadır, genel siyasetse belki bazı kaygılardan ötürü kültürden gereği gibi verim alınamamıştır. Bu konuların ilgili toplantılarda ele alınması ve zaman zaman tekrarlanması farkedileceği üzere çok yararlı olacaktır.

Belediyelerin kültür-sanat politikalarında sinemaya baktığımızda, artık sayıları oldukça çoğalan ve hemen her belediyenin sahibi olduğu kültür merkezlerinde çeşitli kültür faaliyetlerinin yanında film gösterileri başta olmak üzere özel etkinlikler görülmektedir. Yerli ve yabancı filmlerin gösterildiği kültür merkezlerinde, periyodik olarak sinema kültürüyle ilişkili söyleşiler düzenlenmekte, paneller yapılmakta, sergiler açılmaktadır. Bazen konukların da katılımıyla anma programları yapılmakta, bir film gösteriminin ardından filmle ilgili değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Mesela Istanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığına bağlı kültür merkezlerinde, son yıllarda yeni bir yönelimle sadece Türk sineması ürünlerine yer verilmekte, böylece seyirci karşısına çıkmakta, salon bulmakta güçlük çeken filmlerimize önemli bir imkan tanınmaktadır. İlçe belediyeleri de karma gösterim programlarıyla kültür faaliyetlerini sinema yönünden çeşitlendirmektedirler.

Belediyeler mevcut film çalışmalarının yanında özel haftalar düzenleyebilir, kısa süreli kurslar açabilir, özellikle kısa film hususunda belirleyici adımlar atabilir. İran’da ülke sathında 400 civarında kısa film derneğinin bugünkü İran sinemasının şekillenmesindeki payını yadsıyamayız. Kültür merkezlerindeki sinema salonlarının daha rantabl çalışmaları için sürekli yeni programlar üretilmeli, dünya sineması seçkilerinin yanısıra Türk sinemasından toplu programlar, retrospektifler düzenlenebilmelidir. Sinemaya emek veren önemli şahsiyetlerin katıldığı konuşmalar gençlerin sinema tarihine ve kültürüne ilişkin birikimlerinde ufuklar açacaktır. Ayrıca belediyeler dışındaki genel sinema işleyişi de bütün bu girişimleri destekler nitelikte olmalıdır; ortaya konan filmlerin estetik ve etik vasıflarının yanında festival düzenlemelerinin de insan ruhunu rencide etmeyecek mesabede olmalıdır. Kültür merkezleri gençlerin hatta her yaşta insanın uğrak yeri olmalı, bir de ortaya konan faaliyetin önemi kadar bu faaliyetlerin duyurulmasının da önemli olduğundan hareketle, duyurum ve tanıtıma da son derece ehemmiyet verilmelidir. Belediyeler kendi aralarında bir koordinasyon mekanizması da kurabilmeli, yaptıkları çalışmaların benzerlikleri ve farklılıkları bu faaliyetleri ancak zenginleştirici birer unsur olmalıdır.