“Kur'an alfabesini istiyoruz!”

Avrupa Milli Görüş Teşkilatları'nın genel kurulları çok coşkulu toplantılardı.

Genel kurula sadece Avrupa teşkilatları değil ABD'den Avustralya'ya kadar dünyanın dört bir yanından teşkilat temsilcileri ve Müslüman liderler ve temsilciler katılırdı.

Merhum Erbakan hoca o toplantılarda İslam dünyasının birleştirici şahsiyeti olarak tebarüz ederdi.

1991 yılındaki genel kurul o görkemli heyecanlı ve coşkulu genel kurullardan biriydi.

Kurula 1990-2000 yılları arasında yayınladığım Haftalık Yörünge Dergisi yayın yönetmeni olarak ben de davetliydim.

Teşkilat mensupları dışında İslam dünyasının dört bir yanından temsilciler de katılmıştı. Özellikle SSCB'den ayrılan Türk cumhuriyetlerinin temsilcileri büyük ilgi görüyordu.

Teşkilat mensupları dışında İslam dünyasının dört bir yanından temsilciler de katılmıştı. Özellikle SSCB'den ayrılan Türk Cumhuriyetleri'nin temsilcileri büyük ilgi görüyordu.

Ben de Türk Cumhuriyetleri'nden gelen temsilcilerle teker teker bizzat görüşüp bu konuda fikirlerini almış ve meseleyi 2 Haziran 1991 tarihli 30. sayının kapak dosyası olarak yayınlamış, Türk Cumhuriyetleri temsilcilerinin 'Kur'an Alfabesini istiyoruz!' taleplerini kapağa taşımıştım.

Balkanlardan Kırım'a Azerbaycan'dan Doğu Türkistan'a kadar Müslümanların ortak alfabesi yüzyıllar boyunca Kur'an Alfabesi olduğu için yeni ortak alfabenin de Kuran Alfabesi olması gerektiğini temsilcilerin beyanlarıyla destekleyerek yazmıştık.

Kiril alfabesini terk ederken eski alfabeye dönmek kadar normal bir şey olamazdı.

Olması gerekeni yazmıştık ama olmadı!

Geçen hafta Anadolu Ajansı, "Merkezi, Kazakistan'ın başkenti Astana'da bulunan Türk Akademisi'nden yapılan açıklamada, Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu işbirliğinde 9-11 Eylül tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de toplanan Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu, 34 harften oluşan Ortak Türk Alfabesi önerisi üzerinde uzlaştı." haberini verince aklıma bunlar geldi.

İdeal olanı, asırlardır kullanılan alfabeye dönmekti ama Latin temelli alfabe tercih edildi.

Artık buna itiraz edecek halimiz yok.

Aksine Türk dünyasının tek alfabede birleşmesi sevinilecek bir gelişmedir. Tarihi arka planında verilen ciddi bir mücadele ve emeğin neticesidir. Birlik olmanın en mühim adımlarındandır.

Birlikte de hayır vardır!

Emeği geçenlere teşekkür etmemiz gerekir.

Ancak Türk dünyasının kendi milli tarihiyle ve kültürüyle de kolay irtibat kurabilmesi için okullarda tıpkı yabancı dil öğretildiği gibi kendi eski dili ve yazısı da öğretilmelidir.

Harf inkılabının zararı faydasından çok olmuştur.

Ancak yeni bir harf inkılabının da kuşaklar üzerinde zararı büyük olacaktır.

O yüzden yeniyi muhafaza ederken eskiyi korumaya almamızın faydası sayılamayacak kadar çoktur.

Yazıyı Türk Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem beyin şu cümlesiyle bitiriyorum: "Osmanlı Türkçesi orta öğretimde mutlaka ve acilen mecburi ders olarak müfredatta yerini almalıdır. Köklerimizle gençlerimizi buluşturmanın başka yolu yoktur. Hatıraları olmayan milletlerin hayali olamaz!"