Bugün mübarek Kurban Bayramý’nýn ilk günü..
Müslüman okuyucularýma tebriklerimi, bu mübarek günlerin bereketine hepimizin eriþmesi dileðimi sunuyorum.
Bu bayram günlerinde farz namazlardan hemen sonra okunmasý gereken, ‘teþrîq tekbîrleri’nin, Allah’a inanan insanlarý ayný potada eritip bütünleþtirmede nasýl bir muazzam tesiri olduðunu derunî olarak hissetmeye de bilhassa dikkat etmeliyiz. (Bu vesileyle ‘teþrik tekbîri’ deðil, ‘teþrîq tekbîri’ ifadesine bilhassa dikkat çekelim. Bu ikisi arasýndan derin farký, bugün ülkemizde 90 yýlý aþkýn bir zamandýr kullandýrýlan lâtin alfabesiyle seslendirmek mümkün olamamakta.. ‘Teþrik tekbirleri’ denilirse, ‘þirkle birlikte tekbir’ gibi çok aykýrý bir mânâ ortaya çýkýyor. ‘Teþrîq tekbîri’ ifadesinden ise, ‘mu’min’in iç dünyasýndaki aydýnlanma’yý daha bir güçlendiren ‘tekbîr’ler anlaþýlýr.)
Kur’an-ý Kerîm’de, Hacc Sûresi’nin 34-37’nci âyetlerinde, (meâlen) ‘Allah’a ulaþacak olanýn, kesilen kurbanlarýn etleri veya kanlar deðil; belki sizin taqvânýzdýr..’ buyrularak bu konuya dikkat çekilmektedir. ‘Kurban’ terimi, Allah’u Teâlâ için, mu’minin, en yüksek deðer bildiklerini fedâ etmeyi göze almasý þeklindeki eylem kararlýlýðýdýr. Günlük hayatta, insanlar birilerine, ‘Kurban olayým..’ derken de; uðrunda büyük fedakârlýklarda bulunabileceklerini ifade etmiþ olurlar.
Kurban /Qurban, ‘qurb’ /yakýnlýk kelimesinden gelmekte.. Kurban kesenler, ‘qurbe-t-en lillah’ (Allah’a yakýn olmak) niyetiyle kesiyorlar kurbanlarýný..
Kurban ibâdetinin derin mânâsýný idrâk edebilmek için, Hacc ve Kurban’ýn, Ýbrahîm aleyhisselâm’dan kalma bir sünnet ve vecibe olduðunu hatýrdan çýkarmamamýz gerekir.
Hz. Ýbrahîm, ‘putkýranlarýn pîri’ olarak anýlýr, Ýslâmî kültürümüzde.. Ve o ‘put kýrma’ eyleminin, sadece dýþardaki ‘cismanî putlar’ý deðil, insanýn kendi zihnindeki, duygularýndaki ‘putlaþtýrma’ eðilimlerini gösteren baðlýlýk veya muhabbetleri de ihtiva ettiði anlaþýlmaktadýr.
Hz. Ýbrahîm’in mücadelesi ve imtihaný, -özü itibariyle- ‘vahy-i ilâhî’ kaynaklý Yahudilik ve Hristiyanlýk gibi dinlerde de benzer þekilde anlatýlýr. Hattâ biraz farklý ve amma, özü itibarýyle benzer bir menkýbe, beþerî kaynaklý dinlerden kabul edilen Brahmanlýk’ta da vardýr. (Merhûm Muhammed Hamidullah’ýn 1972’lerde Ýstanbul Edebiyat Fakültesi’ndeki derslerine ‘fakir’ de katýlýrdý. Hamidullah Hoca, Brahman’la Ýbrahîm ismi arasýnda bir bað olabileceðini; ‘Brahman’ýn, ‘Brahm’ýn yolundan giden..’ mânâsýnda olduðunu; bu yüzden, ‘ibranice’de Avram, latin dillerinde Abraham, kuzey Afrika’daki telaffuz þeklinin de ‘Brahimî’ye dönüþtüðünü hatýrlatarak, ‘Brahm isminin de Hz. Ýbrahîm’le ilgisi olamaz mý?’ der; ayrýca, Brahmanlýk’ta, ‘Seylan adasýnda bir kralýn, oðlunu Tanrý’sýna kurban etmek üzereyken, bir koç gönderildiði’ þeklindeki menkýbenin bize bir þeyleri hatýrlatýp hatýrlatmadýðýný sorardý.)
Hz. Ýbrahîm’in imtihaný, Ahd-i Atîq’in / (Tevrat’ýn) ‘Tekvîn / Yaratýlýþ’ bölümünde de anlatýlýr. (Ancak, orada anlatýlan, Ýsmail deðil, Ýshak’dýr. Çünkü Yahudiler Hz. Ýbrahîm’in, hür olan Sara’dan doðan oðlu Ýshak’ý, köle statüsündeki Hacer’den olan oðlu Ýsmail’den daha üstün görürler.)
Ahd-i Atiq’de, ‘Tekvîn’in 22. Bölümü’nde þöyle anlatýlýr: ‘…Rab, Ýbrahîm’i denedi. (…)Ýshak’ý, (…) yakmalýk sunu olarak sun.. (…) Ýbrahim (…)oðlu Ýshak’ý baðlayýp (…) boðazlamak için uzanýp býçaðý aldý. ‘Ama, Rabb’in meleði göklerden, ‘Ýbrahim!’ diye seslendi: ‘Çocuða dokunma!.. (…) Ýbrahim, çevresine bakýnca bir koç gördü.. (…) oðlunun yerine, yakmalýk sunu olarak onu sundu. (…) Rabb’in meleði (…) seslendi: ‘Rab diyor ki: (…)oðlunu esirgemediðin, sözümü dinlediðin için seni fazlasýyla kutsayacaðým (…)’
Evet, Hz. Ýbrahîm, 100 yaþýna ulaþtýðý bir sýrada, kendisine verilen oðul nimetine derin bir muhabbetle baðlandýðýndan, böyle bir imtihana tâbi tutuldu.
Allah’ýn emrine aykýrý veya sýnýrsýz olarak beslenilen bütün duygu, düþünce ve eylemlerimizden dolayý çetin bir imtihana tâbi tutulmak.. Kurban ibadetinin asýl mesajý bu..