Kürdistan topraklarında manzara-yı umumiye

Şengal bölgesinin IŞİD’in eline bu kadar kolayca geçmesi, orada Ezidi halkın binlercesinin dağlara kaçması, bir yerlere kaçamayıp kaçırılan ve tecavüze uğrayan kadınlar, işkence edilerek öldürülen Ezidiler ve Türkmenler, açlıktan ölen yüzlerce insan..

Kürdistan topraklarında, yarı bağımsız diyebileceğimiz bir federal statünün yirmi yıldır Kürtler’in yegane umudu haline gelmiş olmasına rağmen, manzarayı umumiye özetle bu.

IŞİD’in bölgede yarattığı büyük göç dalgası Erbil ve Türkiye’nin kapısına gelip dayanırken, Obama IŞİD mevzilerinin bombalanmasına karar verdi.

Olan olduktan sonra tabi.

Amerika IŞİD’i Musul’u ele geçirmeden, Sincar ve Mahmur’a girmeden önce durduramaz mıydı?

Elbette durdurabilirdi. Ama Amerika hem Bağdat hem Erbil yönetimine ‘Ben olmadan Irak’ta rahatça yaşayamazsınız’ mesajı verdi önce ve IŞİD’in ilerleyişine seyirci kaldı. Erbil’den dahi göç başlayınca, düğmeye bastı.

***

Irak’ın daha düne kadar en güvenli bölgesi sayılan Kürt bilgesinin IŞİD’in eline geçmesi demek, Batı’nın iki yüzyıl boyunca inşa ettiği Kürt politikasının iflas etmesi demektir.

Ama en çok da, Kürtler’in yaşananlardan ders çıkarması beklenir.

Batı Kürtler’e balık tutmayı değil, açlıkla karşı karşıya kaldıklarında konserve balık vermeyi tercih ediyor.

Erbil’de yaklaşık yirmi yıldır Amerika’nın desteğiyle kurulmuş, Türkiye’nin de inşasına büyük katkı yaptığı federal bir statünün kendisini değil bir düzenli orduya karşı, dünyanın dört bir yanından toplanmış, kimin imalatı olduğu şüpheli bir grubun saldırılarına karşı bile koruyamaması bütün Kürtleri ve dostlarını düşündürmelidir.

Daha bir iki ay önce bağımsız Kürdistan için referandumu konuşan, bu fikre ihtiyat payıyla yaklaşan herkesi hain veya Kürdistan’ın düşmanlarıyla işbirliği içinde olan hainler gibi görenlerin şapkayı ellerine alıp düşünmeleri gerekir.

Ellerine geçen büyük fırsatlara ve körfez savaşından bu yana fiili olarak federal bir yapıda olmalarına rağmen, Kürt Partileri ‘Milli Bir ordu’ veya ‘Milli Bir Savunma Gücü’ inşa edemediler.

Dört büyük Kürt Partisinin kendine ait silahlı gücü var ama hala ulusal bir ordudan söz edilemiyor. Eldeki tek silahlı güç olan Peşmergeler , KDP ve YNK’ye bağlı peşmergeler olarak bölünmüş durumda.

PKK’nin gerillaları ise şu manzaraya baktığınızda, Kürtlerin Ortadoğu’da yegane dostu olan ülkenin dağlarında mevsimlerin gelip geçmesini bekliyor..

PKK; Türkiye’den geri çekilmek için hala ne bekliyor anlamak mümkün değil.

***

Kürdistan’dan kaçanlar Türkiye’ye sığınıyor, Midyat, İdil, Beşiri gibi ilçelerde yer alan Ezidi köyleri Irak Kürdistanı’ndan kaçıp gelen Kürd-Ezidilerle doluyor.

Kürdistan’dan gelenlerin güvenli görüp sığındığı yegane ülke Türkiye. Ama bu ülkenin dağlarında hala silahlı Kürtler var. Ve bu silahlı Kürtler’in Türkiye’ye karşı yeni bir savaş başlatmaları hala bir ihtimal olarak masada duruyor.

Ne yaman bir çelişki..

***

Yeni yüzyılın en büyük trajedilerinden biri Suriye’deki iç savaşsa, kuşku yok ki, ikincisi IŞİD’in yol açtığı katliamlar ve IŞİD’in saldırılarından kaçan on binlerce insanın yaşadığı trajedidir.

IŞİD’in Irak’taki varlığı Kürdistan Federal Bölgesinin varlığını tehdit eder hale geldi.

Bağdat’ın çaresizliği her geçen gün biraz daha artıyor.

Bütün bunlara rağmen Ortadoğu’daki Kürt kamuoyu, bu zor zamanlarda, Kürdistan topraklarında savaşa tutuşmuş IŞİD benzeri gruplara karşı Kürt partilerinin ulusal bir cephede bir araya gelmelerini istiyor ve destekliyor.

Bir musibetten bir ders çıkaracak mı Kürtler, bekleyip göreceğiz.

Not:  BM gözetiminde olan Mahmur kampı, boşaltıldı. Çözüm süreci bağlamında geriye dönüşler olacaksa bunun Mahmur’dan başlaması gerektiğini hep yazdım ve söyledim. IŞİD’in Mahmur’da girişebileceği bir katliamın, sürecin sonu anlamına geleceğini ifade ettim. Mahmur şimdi boşaltıldı ama çözüm sürecinin bir adımı olarak değil, Mahmur’da yaşayan Türkiyelileri IŞİD’ten korumak için.. Şengal Ezidileri Türkiye’ye sığınıyor da, peki bu insanlar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmalarına rağmen neden bir kamptan bir diğer kampa sığınmayı tercih ediyorlar? Türkiye’ye neden hala dönmüyor veya dönmek istemiyorlar? Mahmurluların geri dönüşünü çeşitli sebeplerle bloke etmeye çalışmak ne kadar doğru?