En baþa alalým ki arada kaynamasýn:
Aslý Çakýr ve Gamze Bulut adlý atlet kýzlarýmýzýn baþarýsý ilaç gibi geldi!
Kendilerini candan kutlarým!
Meðer müjdeli habere ne kadar susamýþýz...
***
Dönelim günlük hayâtýmýzýn monoton akýþýna...
Sâhi, Kürdler olmasaymýþ acabâ ne konuþacakmýþýz?
Keþke kýrk elli yýl önce akýl edip enine boyuna konuþsaymýþýz da bugün konuþacak baþka mevzûlarýmýz “bile” olsaymýþ.
Sâhi, Kürdler bizim neyimiz olur?
Bundan bir süre önce “Ermeniler bizim neyimiz olur?” sualine, sâdece “candüþmanlarýmýz” olmaz ayný zamanda teyzelerimiz, dayýlarýmýz, gelinlerimiz, dâmadlarýmýz, eniþtelerimiz de olur cevâbýný vermiþdim.
Tabii ayný cümleyi Kürdler için kurmak da mümkündür ve buna meselâ “silaharkadaþlarýmýz” kelimelerini eklemek de kaabildir. Yâhut “din kardeþlerimiz”i de ekleyebiliriz.
Fakat bana öyle geliyor ki bütün bunlar ve þu anda belki aklýma gelmeyen diðer bâzý ortak özellikler meselenin candamarýný oluþturmuyor.
Ne Kürdler için ne de Ermeniler, Rumlar vs. için...
Bence soruyu þöyle sorsak cevâbý da daha akýllýca olur:
Kürdler olmazsa biz ne oluruz?
Eðer buna “Aaah, nerde o günler? Kürdler olmasa þöyle rahat bir nefes alýrýz!” cevâbýný veriyorsanýz iþin özünü kavramamýþsýnýz demekdir! Bu sözüm Ermeniler ve diðerleri için de geçerlidir. Nitekim Ermeniler olmayýnca ne kadar “rahat” etdiðimizi 97 yýldýr “doya doya” idrâk ediyoruz! Rumlardan “kurtulunca” nasýl dünyâlarýn bizim olduðunu da!!!
O bilge Köylü ne demiþdi:
“Beyim, Müslüman bu memleketin bulguruysa gâvur da tuzu biberidir!”
Biz evelallah tuzu biberi “çöpe” atdýk sýra þimdi bulguru “ayýklamaya” geldi!
Tabii Kürdler yetmez!
Sonra sýrasýyla Lazlarý, Çerkesleri, Abazalarý, Arablarý da “temizledik” mi
gel keyfim gel!
Öyle bir bulgur pilavý ki tadýndan yenmeyecek!
Þimdi denilebilir ki PKK’yý ne yapmalý?
Buna karþýlýk þu sual sorulabilir ama:
Peki, bu PKK denen cenâbet gökden zembille mi indi?
Evet, dýþarýdan destek aldýklarý muhakkak ama bir ülkede bir PKK yaratmak o kadar kolay ise bunu bir Ýngiltere’de, bir Almanya’da bir Fransa’da da denesenize!
Bakýnýz, 25 yýlda otuzbinden fazlasýný “etkisiz” hâle getirmiþiz yerine bir otuzbin daha gelmiþ!
Üstelik “uzmanlarýmýz” (sevsinler!) doðru dürüst muhârebe etmeyi de bilmiyorlar!
1985’den beri sýnýra doðru dürüst 200 karakol inþâ etmeyi yüzlerine gözlerine bulaþtýranlar, gerçi her 30 Aðustos’da zart-zurt ötmeyi pek iyi beceriyorlar ama o da þehidleri geri getirmiyor.
Önümüzdeki 30 Aðustos’a da yine pek bir þey kalmadý. O nutuk için sevâbýna bu sefer de ben bir “tuyau” vereyim:
“Ölmez bu vatan, farz-ý muhâl ölse de hattâ,
Çekmez kürenin sýrtý bu tâbût-u cesîmi!”
Beðenmediyseniz Anýtkabir yerine Sultan Hamîd’in Türbesi önünde toplaþarak koro hâlinde þu dörtlüðü de okuyabilirsiniz:
“Pâdiþâhým, bir dýrahta döndü kim gûyâ vatan
Dâimâ bir baltadan bir þâhý hâlî kalmýyor.
Gam deðil ammâ bu mülkün böyle elden çýkmasý,
Gitgide zulmetmeðe elde ahâlî almýyor.”
Dýraht aðaç, þâh dal demek.
Sâhi, Kürdler bizim neyimiz olur?