Bir arkadaþým, “Senin bir sorunun var” dedi, “Bugün yazman gereken yazýyý bir hafta önce, bir hafta önce yazmýþ olman gereken yazýyý da bugün yazýyorsun...”
Örnek istedim.
Hemen “Selman nasýl kurtulur?” baþlýklý olanýný ve dün bu köþede yayýmlanan “Bu ayrýntý mahkemenin gözünden kaçmadý”yý hatýrlattý.
Dün yayýmlanan yazým, evet, yeni bir geliþmeyi, yani Ýstinaf Mahkemesi’nin gerekçeli kararýný yorumluyordu. Çünkü Ýstinaf Mahkemesi, Nazlý Ilýcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ýn da aralarýnda bulunduðu 6 sanýðýn itirazýný deðerlendirmiþ, aldýklarý müebbet hapis cezalarýný onaylamýþtý; “terör örgütünün gizlilik ve tedbir stratejisi doðrultusunda hareket ettikleri” gerekçesiyle...
Gündemi “Kaþýkçý” olayý iþgal ettiði için, kamuoyu bu geliþmeyle fazla ilgilenemedi.
Hatta hiç ilgilenemedi.
Mahkeme önemli bir “ayrýntý”yý yakalamýþtý.
Daha doðrusu, davaya mihver teþkil edecek en önemli detayý es geçmemiþti.
Sanýklardan birinin, darbeden bir gün önce, hiç de yeri ve zamaný deðilken canlý yayýnda “kýrýtarak” okuduðu “Yine Yeþillendi Fýndýk Dallarý” türküsünü “darbenin müjdesi” diye yorumlamýþtý.
Kimse yazmadý, ben yazdým...
Prens Selman meselesine gelince...
Burada bir “zamanlama hatasý” yaptýðýmý kabul ediyorum...
Biraz acul davranmýþým.
Keþke o gün (yani geçen hafta) vardýðým sonuçlarý muhafaza etseymiþim de, bugün (elde edilen bilgiler ýþýðýnda) yeniden deðerlendirseymiþim.
Söylemesi ayýptýr, Kaþýkçý cinayetinde bütün parmaklar onu gösterdiði/göstereceði için, Kaþýkçý olayýndan çok Veliaht Prens Selman’ý tartýþacaðýmýzý, Amerika’nýn bundan sonraki gayretlerinin de Prens’i kurtarmaya dönük olacaðýný yazmýþtým.
Öyle oldu...
Kaþýkçý cinayetinin takipçisi rolleri kesen Amerika, “Küre Ýttifaký”nýn en önemli ayaðýný oluþturan Veliaht Prens’i nasýl kurtarýrým derdine düþtü.
O gün (yani geçen hafta) þöyle yazmýþtým:
Batý dünyasýnýn (özellikle Amerika’nýn), Kaþýkçý meselesini dert ediyormuþ görünmesi, sanýldýðý ve iddia edildiði gibi Selman için bir “prestij kaybý” deðildir.
Donald Trump’ýn atýp tutmalarý da öyle...
Bugüne kadar Suudi Arabistan ve Mýsýr’daki insan haklarý ihlallerini problem yapmamýþ Batý, istikbalde Selman’la “elde edeceklerine” bakýyor.
Daha doðrusu, parasýna bakýyor.
Bazý iyi niyetli ve saf arkadaþlarýn “muhtar bile olamaz” dedikleri Selman da, Sisi’nin yaptýðýný yapacak (Çünkü “Adeviye katliamcýsý” Sisi, darbeden hemen sonra cebinde milyar dolarlýk teklifle Avrupa’ya uçmuþ, “diktatör” ve “katil” yaftalarýndan kurtulmuþtu), parasýný verip hak ettiði yaftalardan kurtulacaktýr.
Kurtulacak mýdýr?
Hemen ABD Dýþiþleri Bakaný Pompeo’nun temaslarýný hatýrlayalým. Pompeo önce Riyad’a uçtu, Prens’le görüþtü ve “bu þartlarda Kral olmasýnýn zor olacaðýný” söyledi. Ardýndan Türkiye’ye geldi ve Cumhurbaþkaný Erdoðan’la görüþtü. Daha doðrusu, Prens’in kurtarýlmasý fikrine Türkiye’nin nasýl baktýðýný anlamaya çalýþtý.
Galiba Prens, parasýyla da kurtulamayacak.
Gerçi Trump, ikide bir, “Suudi Arabistan’ýn daha çok silaha çok ihtiyacý var” diye açýklama yapýyor, almayý umduklarý paranýn miktarýna iliþkin imalarda bulunuyor ama eline kan bulaþmýþ biriyle Küre Ýttifaký’ný sürdüremeyeceðini o da çok iyi biliyor.
Paranýn miktarý (büyüklüðü) belirleyici olabilir mi?
Olabilir ama bu, zaten ölü doðmuþ “Küre Ýttifaký”nýn sonu anlamýna gelir ki, ABD mutlaka bir risk deðerlendirmesi yapacaktýr!